Kitap fuarlarına çok önem veririm. Hatırı sayılır bir kitabım olmamasına rağmen bir okur olarak, İstanbul Kitap Fuarı ilk açıldığında bile gitmiştim. O yıllar Tepebaşında merkezi bir yerdeydi fuar. Ulaşımı çok kolaydı. Şimdi merkezden çok uzak bir noktada, geçen yıl gitmiştim ama bu yıl gitmedim. Yolun uzaklığı gözümü korkuttu.
Yıllar önce ilk kitap fuarı açıldığında fuar ile şehir merkezi arasındaki uzaklığı şehrimiz okuru da yaşamıştı. Aslında bu önemli bir sorun olmamalı kitaba ulaşmak için ama kitapla arası pek de iyi olmayan bizim gibi toplumlarda sorun oluyor maalesef.
Kitaplı günlerin ilki Büyükşehir Belediyesi’nin öncülüğünde Zindankale Kültür Merkezi’nde açılmıştı. İkincisi yine aynı yerde cuma günü açıldı. Ayın dokuzuna kadar kitaplar okuru ile buluşacak. Yazarlar okurları ile birebir tanışma, söyleşme imkanı bulacaklar. Konferans, söyleşi ve imza günleri olacak.
Açılış konuşmalarını Prof. Dr. Saim Sakaoğlu ile Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek yaptı. TYB Konya Şubesi Başkanı M. Ali Köseoğlu, Koyunoğlu Müzesi Müdürü Hasan Yaşar da açılışta bulundu.
Bu yıl ilk defa TYB Konya Şubesi’ne de ayrı bir stant verildi. Şehrimiz yazarları kendi yayınlarını burada sergilediler. Cuma ve cumartesi günleri şair Reyhan Sur ile ben kitaplarımızı imzaladık, meraklı okurlarla sohbet ettik. Reyhan Sur iyi şair, vefalı bir arkadaş olduğu kadar vefalı bir eş. 2006 yılında yitirdiğimiz, değerli gazeteci arkadaşımız İbrahim Sur’un defter yaprakları arasında kalan şiirlerini derleyip “Sis ve Ateş” adıyla yayınlamış. 1968 yılında tanıdığım ve iyi bir arkadaşım olarak değer verdiğim İbrahim’in duygulu şiirleri yıllar öncesine götürdü beni.
Zindankale Kültür Merkezinde, stantlar arasında gezinirken tuhaf duygulara kapılıyor, yüzlerce yıl öncesinin duvar kalıntılarına bakarken sanki o günlerin havasını solur gibi oluyor insan. Yönetici arkadaşlarla sohbet ederken bir de müjdeli haber aldım. Kültür Merkezi önümüzdeki yıllarda bir Selçuklu Müzesine dönüşecekmiş.
Kitaplı günlere 57 yayınevi katılmış. Onlarca söyleşi, imza günü var. Okurların kaçırmamalarını dilerim. Bu arada Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı, Atatürk Araştırma Merkezi, Türk Tarih Kurumunun stantlarında, çok değerli kitaplar sergileniyor ve fiyatları da akıl almaz derecede ucuz. Diğer yayınevleri de fuar boyunca önemli indirimler yapıyorlar.
ŞİMDİDEN İKİ YAZARLA TANIŞTIM
Kitap fuarlarında yeni okurlarımla tanışırken yeni yazar arkadaşlarla da tanışırım. Kitaplı günlerde de iki yazarla tanıştım. Şair Esra Derel ve romancı Fatma Polat. Bizim şehrin kadın yazarları Şems ile Mevlana’nın büyüsünden kurtulamıyorlar. Fatma Polat’ın şuan ikinci baskısı yapılan romanı da Şems ve Mevlana üzerine. Aslında bunu da önemsiyorum. Günlerde zaman öldüreceklerine okuyor, araştırıyor ve yazıyorlar.
Cumartesi günü İstanbul kitap fuarını aratmayan bir kalabalık ve iki önemli konuğu vardı fuarın. AK Parti İl Başkanı Ahmet Sorgun ve AK Parti Milletvekili Mustafa Kabakcı. İkisi de aileleriyle gelmişlerdi, ellerinde dolu dolu kitap poşetleriyle ayrıldılar fuardan.
YÖRÜKLERLE İLGİLİ SUNUMA BEKLERİM
Perşembe günü akşamı saat 18.00’de benim de bir söyleşim ve göçer Yörüklerle ilgili bir sunumum olacak. Okurlarıma kitaplarımı imzalayacağım.
Büyükşehir Belediyesinin Kültür Sanat Bülteninin ilk sayısını görmemiştim. İkinci sayısı cumartesi günü elime geçti. İki aylık güzel bir bülten olmuş. Emeği geçenleri kutluyor ve sürekli olmasını diliyorum.
Fuardaki yoğunluk ve ilgi gelecek açısından umut verici geldi bana. Önümüzdeki yıllar da kesintisiz devam etmeli kitaplı günler.
SON BİR NOT: Bir de açılış gününe dair bir şeyler söyleyeyim. Kitap günlerinin açılışı dolayısıyla heyecanla koşan pek çok yazar dostumuz vardı o gün. Hüzeyme Yeşim Koçak vardı, İsmail Detseli vardı, imzaya katılan Bülent Akyürek vardı, ben vardım, TYB Konya Şube Başkanı M. Ali Köseoğlu vardı, İl Halk Kütüphanesi Müdürü Hasan Coşar vardı, daha başkaları da vardı. Tahir Başkan, fuarın açılış kurdelesini TYB Şube Başkanı’yla ve diğer yazarlarla birlikte kesse daha anlamlı olurdu. Ama Türkiye Sakatlar Derneği Konya Şube Başkanı Ahmet Mıhçı’yla birlikte kesti. Basın ve Protokol Müdürü arkadaşımız oralarda mıydı bilmiyorum. AK Parti yönetiminden 3 arkadaş birden protokolün önüne oturdu mesela... Onlardan bir kişi önde oturup diğerleri yerlerinden feragat edebilirlerdi. Neyse ki Prof. Dr. Saim Sakaoğlu Hocamız vardı önde...