Konyalılara faizle ev satmak!
Geçtiğimiz hafta yerel gazetelerimizin hemen tamamında arka sayfa reklamı vardı, yüzde şu kadar faizle şu harika evleri alın deyiveriyordu kısaca...
Bizim gazetenin reklam müdürü arkadaşım da bu reklamla ilgili beni aradı yayından bir gün evvel, "Reklam içeriğinde 'şu kadar faizle' diye geçtiği için bu reklamı Memleket'e girmeyiz, faiz ibaresini kaldırırsanız ancak girebiliriz dedik, ancak 'kaldırmayız bu şekilde girerseniz girin' dediler karşı taraftan. Biz de reklamı gazetemize girmedik" dedi. Ben de kendisini tebrik ettim, çünkü daha evvel sehven benzer bir ilan girdiğinde uyarmıştım. Ekmek paramıza halel getirmeyin diye. Aynı duyarlılığı tüm gazeteler, televizyonlar gösterse, faiz kalesine bir gol atmış olacağız, ama maalesef ya farkında değiliz, ya duyarsızlaşmışız ya da Allah korusun 'bunda ne var' deyiveriyoruz!..
Ertesi gün de "yüzde sıfır faizle" şeklinde bir araba ilanıyla karşılaştık. Firmayı arıyor yine bizimkiler, "Yahu madem sıfır, o vakit 'faizsiz' deseniz olmaz mı?" diye. Olmaz, demişler yüzde sıfır denmeliymiş illâ! Hasbünallah...
Buradan hareketle, faizin son yıllarda hayatımıza ne kadar çok girdiğini ve giderek de normalleştiğine dair bu yazıyı yazmaya karar verdim. Hemen her birimizin cebinde kredi kartı hatta kartları var. Bunu, inanıyorum ki benim gibi pek çoğunuz sırf kolaylığından dolayı kullanıyor ya da yüklü ve zaruri alışverişlerde taksit imkanından dolayı. Ancak vade kazanmak maksadıyla asgari tutarı ödeyerek süreyi uzatmak, olmayan parayı harcamak suretiyle insanımız isteyerek veya istemeyerek faiz kullanmış oluyor! Bu şartlar altında faize bulaşmamak büyük maharet doğrusu. Kredi kartını dikkatli kullanmak, borcunu gününde kapatmak günümüz şartlarında fetva verilmiş bir uygulama, ancak...
Akşam evde televizyon karşısına oturduğunuzda sürekli faiz kelimesini duyuyorsunuz, gazeteler, radyolar, haber siteleri bangır bangır faiz oranları açıklıyor ve faiz kelimesini duymadığımız gün geçmiyor neredeyse. Ticaretimizden dolayı bankaya giriyoruz, yaşlı teyzeler, saçı sakalı ağarmış hacıemmiler banka kuyruğunda bekliyorlar ve sağında solunda her yerde faiz yazıyor, onlar da alışmışlar artık bir vakitler gölgesinden bile geçilmeyen bankalara...
Banka kredisiyle ev alanlar, yıl sonu kampanyasıyla düşük faizle arabasını yenileyenler, işletmesine sermaye olsun diye ipotekler vererek çekilen krediler, her yanımızı kuşatan bu faiz belasından kurtulmak için bizim yaptığımız gibi faizli diye reklamı nasıl almıyorsak herkesin tepki vermesi gerekmez mi?
Hele bir ayağı çukurda krediyle ev alan yaşlı birini gördüğümde çok üzülüyorum, yazık ediyor kendisine diye ama...
Netice itibariyle bahse konu ev satan firma veya benzerleri hiç korkmadan, ürkmeden, umursamadan yaptıkları evleri faizle sattıklarını ilan edebiliyorlarsa ve bu evleri muhterem Konyalı hemşerilerimiz peynir ekmek gibi tüketiyorlarsa aslında çok da diyecek bişey kalmamış!
Bari 'haram' olduğunu unutmayalım, büyük günah işlendiğine inanalım da hepten perişan olmayalım olmaz mı?!.
Bu yazı ancak "Rabbim sonumuzu hayreylesin" duasıyla biter. Amin.
...
Sorun mu çözülmeli sorunu dile getirenin ipi mi çekilmeli!
Bir sanayimizde orta halli bir esnafımız bir gün geçiyor bilgisayarın başına ve belediyeye bir mail yazıyor. Efendim ben falan sanayide falan esnafım. Türkiye yangın yerine dönmüş, esnaf kan ağlıyor, işlerimiz düşmüş, borçlarımızı nasıl ödeyeceğiz endişesiyle kavruluyor, sizin elemanlar gelmişler sanayide senin şuyun eksik, senin buyun fazla diye millete nizam veriyor. Cumhurbaşkanımızı seviyoruz, ona sövülmesini istemiyoruz, ancak sizin ekip gittikten sonra devlete, hükümete, Cumhurbaşkanımıza sallıyorlar. Hal böyle iken biraz daha toleranslı olsanız diye güzel ve kibar bir üslupla mektup yazmış yollamış...
Bir kaç gün sonra belediyeden bir bayan aramış ve niye yazdın derdin ne vesaire. Ertesi gün bulunduğu sanayi sitesinin başkanı aramış senin derdin ne, niye siyasete giriyon vesaire. Bir kaç gün sonra belediyeden başkaca birileri gelip senin ruhsatın da eksik, şuran şöyle buran böyle diye...
Adamın yazdığına hiç bakan yok. Niye yazdığına takılmışlar!
Yahu yakıt fırlamış, döviz uçmuş, enflasyon hortlamış, savaş kapımızda, adam iyi niyetle size bir ricada bulunmuş. Bu rica mektubunun içeriğine odaklanmak yerine niye yazdın derdin ne gibi saçma sorularla ne kadar vizyonsuz olduğunuzu sanayide ilkokul mezunu bir esnafa göstermek zorunda mısınız! Onun vizyonu sizden fersah fersah ileride sizin diplomalar sakızdan çıkmış sanırım.
Şimdi soruyorlar;
Aynı sanayide geçen kış iki ay boyunca belediye kar temizlemeye niye gelmedi diye...
Esnaf kendi arasında para toplayıp greyder kiralayarak yolları açtığında neredeydi belediye diyorlar bir de...
Her şey kitaba uyacaksa, evvela belediye uysun sonra bizden istesin...
Belediyelerimiz kimseye ayrıcalık yapmadan, adam kayırmadan, yolları, kaldırımları çiçek gibi yapsınlar, kurallara önce kendileri uysunlar sonra bizi zorlasınlar da diyorlar...
El hak doğru söylüyorlar.