Konya olarak geri kafalı, bağnaz bir şehir olarak algılanmaktan çok çektik. Birebir de sürekli sanıldığının aksine “Konya geri değil, çok modern bir şehirdir” cümlesini kullanmışızdır. Sonra da Konya’ya gelen insanların “Aaa ben Konya’yı hiç böyle düşünmemiştim. Ne güzel şehirmiş” diyerek gitmesine şahit olmuşuzdur.
Konya eskiden entelektüel bir şehirmiş. Geri algısı da yokmuş. Cumhuriyetin ilk yıllarında modern Türkiye’nin gelişiminde etken şehirlerden biriymiş. Herkes bunu böyle bilirmiş. Sonraki yıllarda birileri Konya’nın algısıyla fena oynamış ve Konya farklı bir şehir olarak algılanır olmuş.
En son Prof. Dr. Orhan Çeker’in -farklı yönlere çekilen- açıklamaları ile Konya yine yönetemediği imajından yara aldı. Orhan hocanın açıklamalarından sonra Konya’ya gelen insanlara “tecavüze uğramaması için ne giyeceği” soruluyorsa yönetilmesi gereken bir durum olduğu anlaşılıyor.
Şehirdeki herkes nasıl davranacağını, ne söyleyeceğini iyi hesaplamalı. Bu bir şehrin algılanmasını tamamen olumlu ya da olumsuz etkileyebiliyor çünkü. Konya hepimizin. Orhan hocanın açıklaması da maalesef ki Konya’nın açık giyinenlere olumsuz bakıldığı, bağnaz bir şehir olduğu zannını pekiştirmiştir.
Şimdi üniversite eğitimi için çocuğunu Konya’ya gönderecek veliler ne düşünecekler? Konya’da okuyan öğrenciler kendi memleketlerinde Konya’da okuyorum dediklerinde ne tür tepkilerle karşılaşacaklar. Tüm bunların düşünülmesi lazımdır.
Entelektüel algıya sahip Konya bunları düşünmeyenler tarafından yönetildiği için olumsuz imaja sahip bir şehir olmuştur. Artık bu imaj yönetilmelidir. Şehrin yöneticileri bunu fark etmelidir.
Orhan hocanın açıklamasına sadece rektör bey tepki vermemeliydi. Diğer yöneticiler de bu tepkiye katılmalıydı. Vali, Belediye başkanları, şehrin kanaat önderleri… Hatta Orhan hocayla birlikte kameralar karşısına geçip kastedilenin ne olduğu anlatılabilirdi. Orhan hocanın yanlışı yok mu? Tabiî ki var. Hoca da seçeceğe kelimelere dikkat etmeliydi. İletişim artık çok daha hassas. İletişimi yönetmek lazım.
Ama bu olay fırsata çevrilerek Konya’nın artık bir şehir pazarlama anlayışına geçmesi sağlanmalıdır. Bunu kim yapar bilmiyorum.
Vali mi yapar, belediye başkanı mı yapar, iş adamları mı yapar. Ama şehrin imajını yönetmek gerektiğini anlamamız lazımdır.
Sessiz kalan yöneticilerimize şehrin böyle yönetilmemesi gerektiğini birileri zamanı geldiğinde hatırlatır herhalde.
Demirkıran Yorulma Tesisleri
1- 24 saat açık
2- Demirkıran
3- Dinlenme tesisleri
4- Köfte olduğu anlaşılmayan köfte görseli
5- Tekirdağ Mutfağını
6- Ustasıyla beraber Konya’ya taşıdık
7- Telefon görseli
8- 342 08 21
9- Adres
10- Gülen aşçı görseli
11- 1 küfte 1 pide
12- Tekirdağ Köftesi
13- Salata
14- Acılı Ezme
15- Piyaz
16- Yoğurt
17- Turşu
18- Hepsi Sadece
19- 10 TL
20- Vee küçük kalpçikler
Bir reklam bu kadar yorucu olabilir. Ne söylediği anlaşılmıyor. Böyle reklam yapacaksanız reklam falan yapmayın. Düzgün reklam ajanslarından, kendini geliştiren reklam ajanslarından hizmet alın. Yazık olmuş!
Dershaneler aman reklam yapmasın!
Böyle reklam anlayışı olmaz. Düz yazı şeklinde yaz. Açıkhavaya koy. Reklam yaptım de. Yok ya! Şu iki reklama bakın Allah aşkına. Sınav evrakı gibi aklına geleni yazmışlar. Bastırmışlar ve insanları ikna edeceklerini zannediyorlar. Dershanelere tavsiyem bunları gidin kendi camlarınıza asın. Reklam mecralarına asmayın. Reklam için ayrı bir yaratıcı destek alın. Reklam ajanslarından hizmet almayı öğrenin. Bilgisayar bilene reklamımızı yaptırırız düşüncesinden uzaklaşın.