“Konya’nın geleceğine
vizyoner bir bakış”
Bir gazeteci, bir yazar olarak yerel siyaseti, özellikle seçimler öncesi dikkatle izlerim. “Ortaya çıkan adaylar bu şehrin kültürüne-sanatına dair ne diyorlar, yapacakları bir şeyler var mı, zenginlikleri arasında kültürün-sanatın kırıntısı ne kadardır?” diye.
Şimdiye kadar hep hayal kırıklığına uğradım, desem yalan olmaz.
Tanıdığım iki siyasetçi ise umutlarımın tümden yok olmasını önledi.
Biri Selçuklu Belediye Başkanı Adem Esen. Sağolsun, girişimleriyle Zazadınhanı yeniden eski görkemine kavuştu. Konya kültürüne çok güzel eserler kazandırdı. İki ciltlik “Anadolu Selçuklu Eserleri Fotoğraf Albümü” bile onun adını yaşatmaya yeter. Kaldı ki Adem Esen’in girişimleri ile Büyük Selçuklu Albümünü de göreceğiz ilerde.
Mustafa Kabakcı’yı kültüre-sanata destek veren, zaman bulabildiğince fotoğraf çeken bir siyasetçi olarak tanımıştım. Zamanla iyi bir fotoğrafçı olduğu kadar, doğayla iç içe olmayı seven, mütevazı, fırsat buldukça ülkesini kıyı bucak gezen bir gezgin olarak tanıdım.
Kendisiyle siyasi hiçbir yakınlığım yok fakat şunu görüyorum, iş kültür-sanat olunca, elimize fotoğraf makinelerini alınca hep aynı şeyleri söylüyoruz.
Beni çok az kitap heyecanlandırır. Çoğunun adını kısa zamanda unuturum. Milletvekili, fotoğraf sanatçısı, gezgin Mustafa Kabakcı’nın “Konya’nın Geleceğine Vizyoner bir Bakış” kitabını, ne yalan söyleyeyim çok da hevesli başlamadım okumaya. Ama daha on dokuzuncu sayfadan itibaren beni altüst etmeye başladı kitap.
“Türk Siyaseti için bir centilmenlik sözleşmesi.” bölümünü okuyun, ne demek istediğimi anlayacaksınız.
Beş bölümden oluşuyor kitap. Turizm ve Tanıtım-Enerji ve Fırsatlar-Sanayi ve Ticaret-Tarım ve Gıda-Ulaşım ve Lojistik.
Her bölümde çok güzel analizler, önermeler var.
Bizim köylümüz bir şeyi görmeden, yaşamadan yeni bir şey yapmaz. Yenilikler konusunda hep ürkektir ama yararını gördüğü zaman da en iyisini yapmaya çalışır. Bazı önderlikler sayesinde dağ köylerimizde organik tarıma yönelindi, aynı zamanda ihracata yönelik bir üretimdi bu. Başardılar, hem kendileri hem ülke kazanmaya başladı. Bunu yaygınlaştırmak çok önemli. Çiftçinin hayat standardını yükseltmesi bakımından ve köyden kente göçü önlemesi bakımından önemli.
“Ulaşım ve Lojistik”bölümü de güzel önermelerle dolu ama bu konularda ben hala umutlu değilim. Geçtiğimiz hafta G.Antep’e gidecek oldum, Adana’dan öteye tren yokmuş. Bırakın hızlı treni,var olan hatlar bile çalışmıyor demek ki.
Kitabın beni heyecanlandıran, umutlandıran bölümü “Turizm ve Tanıtım”bölümü oldu. Bu bölümde, gerçekleşmesi hiç de imkansız olmayan, çaba ve iyi niyete bakan dört önemli proje ortaya koyuyor Mustafa Kabakcı.
1-Balkan Ülkelerinde Yaşamış veya Halen Yaşayan Konya ve Karaman Kökenli Toplulukların Buluşması Projesi.
2-Konya Fotoğrafçılar Buluşması Projesi.
3-Konya Fotoğraf Müzesi Projesi.
4-Konya Tanıtım Merkezi Projesi.
Gerçekleştiği takdirde her biri başlı başına bir zenginlik Konya için.
Bu kitap aynı zamanda, talepleri sigara kâğıdına yazmayan siyasetçilerin de varolduğunu gösterdi bana. Bize düşen, bu projelerin takipçisi ve sonuna kadar destekçisi olmak. Bu şehri seven herkesin üzerine düşeni yapacağına inanıyorum ve yürekten kutluyorum Mustafa Kabakcı’yı.