Konya'nın meşhur ve meçhul yüzleri

Seyyar satıcılıktan fabrikatörlüğe uzanan isim: Karapınar. Bu haftaki konuğumuz kendisinin deyimi ile ‘Bu çilede yine de en şanslı benim’ diyen genç işadamı PINAR Kuruyemişlerinin en genç veliahdı Bahri Karapınar…

Diyanette imam olan bir babanın dört evladı da en güzel çocukluk ve okul çağlarını hep sokak aralarında, seyyar satıcılık yaparak tezgâh başlarında geçirmiş. Yazımıza konu Karapınar ailesinin dört erkek evladı içinde çocukluk, gençlik yılları denilince, onların gözlerinin önüne sadece kitapları ve tezgâhları geliyordu. Ama o çile dolu yıllarda, yağmur ve kar altında soğuktan morarmış eller, güneşin sıcağında kavrulan kulaklar ile sadece harçlık peşinde koşan Karapınar kardeşler bugün ise artık Konya siyasetinin de, ticaretinin de, kent kültüründen sporuna kadar şehre yön veren bir marka olmanın da haklı gururunu yaşıyorlar.


KARAPINAR AİLESİ’NİN UZUN HİKAYESİ


Konya’da para kazanıp sermaye sahibi olmanın ne kadar zor şartlar altında gerçekleştiğini, ancak bunu yaşayan insanlar bilir. Aşağıda çizmeye çalışacağımız ‘Gerçek hayat hikayesi’nde de ancak bu çileyi yaşayan insanlar anlam bulacaklar. Çünkü acımasız yaşam öykülerinde hep ızdırap, gözyaşı, emek, ömür törpüsü denilen kahır dolu yollar vardır. Ama öyle çok eskilere gitmeye, tarih okumaya da gerek yok. Çünkü bugün KARAPINAR soyadı denildiği zaman kentin siyasetinden ticaretine, sanatından imarına, dahası sporuna kadar pek çok alanda altın harflerle nakşedilen imzalarda böylesine zor bir geçmiş karşımızda duruyor.


Bu haftaki konuğumuz kendisinin deyimi ile ‘Bu çilede yine de en şanslı benim’ diyen genç işadamı PINAR Kuruyemişlerinin en genç veliahdı Bahri Karapınar…


 


PINAR KURUYEMİŞLERİ DÜNYA MARKASI OLMA YOLUNDA


Karapınar ailesinin büyükleri PINAR Kuruyemişleri’nin tüm Avrupa Birliği ülkelerinde, Balkanlar’da ve de Türkiye’deki her şehirde tezgâhlarda bulunmasının çıkış noktasını 1983 yılında toptan ve perakende kuruyemiş sektöründeki zihinsel devrime bağlıyorlar.


Ama biz sadece hoş bir damak tadı olmaktan öte, alternatif tıpta bile örnek gösterilen müthiş bir besin kaynağı olan kuruyemişten önce ailenin bugün yaşayan insanlarına dönüyoruz…


 


DOĞMA BÜYÜME MERAMLI


Konuğumuz Bahri Karapınar Diyanet’te görevli bir imam olan baba Muammer ve anne Fatma Karapınar’dan 1968 yılında Meram’da dünyaya gelmiş. Doğma büyüme Meramlı olan ve halende Meram’da ikamet eden Bahri Karapınar ailesinin 4’ü erkek altı çocuğunun  en küçüğü. Ağabeyleri Ali, Hasan Hüseyin ve Bahattin Karapınar’a göre kendisini çok daha şanslı ve rahat hisseden Bahri Karapınar da hayata ağabeyleri gibi seyyar satıcılık ile başlamış.Abisi Hasan Hüseyin Karapınar’dan söz ederken, ‘Abim İmam Hatip öğrencisi iken sabah erkenden kalkar, fırından 50 simit alır, okul zili çalıncaya kadar onu satar ve derse yetişirmiş. Daha sonra Yüksek İslam Enstitüsü’ne giderken bile seyyarlığı bırakmamış. Biz hepimiz seyyarlıktan bugüne geldik. En şanslı benim, ama ben de beş sene seyyarlık yaptım’ derken sanki o yılları yeniden yaşıyordu.


Ama seyyarlık yıllarından ticarete, hatta toptancılığa geçiş ise Karapınar ailesi için 1980 yılında olmuş. Çıkrıkçılar içinde 16 metrekarelik bir kuruyemiş dükkanında başlayıp daha sonra 1983 yılında  Toptancılar Çarşısı’nda bir dükkan kiralamışlar. Burada toptan ve perakende satışı başlamış.


Aynı zamanda ürünü kendileri üretip kendileri pazarlıyorlarmış. Karapınar kardeşler yine bir ilke imza atıp mahsul sahiplerinin Konya’ya gelmesini beklemeyip bu kez kendileri bu insanların ayağına gitmeye başlamışlar.


Burada Bahri Karapınar şöyle bir cümle kullanıp “Biz ailece simit satarken de seyyar satıcılık yaparken de hep en iyisini yapabilmek için çalışırdık. Hep büyük hedefler ortaya koyardık. Herhalde bu bizim genlerimizde var. Hiçbir zaman kabımıza sığamadık” diyor. “1996’da kardeş kuruluşumuz Beşel firması ile ASPAK ambalaj işine girdik. Konbeton, Termobims gibi şirketlerle ortak çalıştık. Şu anda da son olarak ASPAK YAPI şirketimiz ile inşaat sektörüne girdik” diye de faaliyet alanlarını kısaca özetliyordu…


‘BABAMDAN KAÇARAK TOP OYNADIM


SPOR DÜNYASI İLE TANIŞTIM ‘


Bahri Karapınar, Meram Şükrü Doruk İlköğretim Okulu’nda başlayan eğitimini, sırası ile  Merkez İmam Hatip Lisesi orta kısmı, Ticaret Lisesi, Açık Öğretim Fakültesi İşletme Bölümü ve Selçuk Üniversitesi Beden Eğitimi bölümlerini başarı ile tamamlar. Spor adamı olarak şimdi üniversitede yüksek lisans yapma hazırlığında. Ama artık bugün hayatının vazgeçilmez bir parçası olan ‘spor’ dediğimiz zaman heyecanlanıyor, yerinde duramıyor ve başlıyor anlatmaya.


Çocukluk dönemlerinde babamdan ve ağabeylerimden kaçarak top oynardım. Ne zaman Ticaret Lisesi’nde iken okulun futbol takımı kaptanı oldum, işte o zaman ailede herkes top oynamamı kabul etti. Ama daha önce boks yaptım. Evet, kimse bunu bilmez, ama iyi bir boksör de olabilirdim. Bahattin abim çok iyi bir futbolcu idi. Ama güreş yaptı. O zaman 5 saniyede rakibini tuş ederek Türkiye rekoru kırdı. Abim aynı zamanda da iyi bir judocu idi.


Ben liseden sonra Yeni Meramspor genç takımının üç yıl ve Halil İbrahim Kaplan ve Halil Kaplan kardeşlerin kurmuş olduğu  Aziziye İdmanyurdu takımlarının formasını giydim Üniversitenin Beden Eğitimi bölümünde iken antrenörlüğe de başladım.(1990-92)  Selçukspor’u çalıştırdım. Genç takımı iki yıl süre ile şampiyon yaptık. 1998’de Ankara’da  asker iken Karagücü futbol takımını çalıştırdım ve  Beşiktaşlı Ali Gültiken ile birlikte Karagücü’nü önce Ankara’da, daha sonra da ordulararası şampiyonada iki kere şampiyon yaptık. Bu o yıl Cumhuriyetin kuruluşunun 75. yıl kutlamalarında çok büyük bir anlam taşımıştı.


Daha sonra 2001’de Ahmet Şan Başkanlığı’ndaki Konyaspor yönetiminde ilk kez profesyonel anlamda yöneticilik hayatım başladı. Konyaspor’un şampiyon olan kadrosunda yönetici olarak bulundum. Bu bizim için belki bir yerde de hayatımız boyunca unutamayacağımız bir mutluluk ve şans idi. Aynı dönemde alt yapı sorumlusu olarak görev yaptım ve Konyaspor  2003-2004 sezonunda PAF takımı ile Türkiye ikincisi, B genç takımımız da Türkiye dördüncüsü oldu.


‘ÖLÜMÜ HİSSETTİM, BUGÜN YAŞIYORSAM BU ALLAH’IN BİR LÜTFU ‘


Geçtiğimiz dönem KTO Yönetim Kurulu Üyesi olan Bahri Karapınar şimdi Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Üyesi olarak bu hızlı temposu içerisinde faaliyet gösteriyor. Sohbetimizin bu bölümünde ‘En korktuğumuz ya da sıkıntılı anınız’ diyoruz. Bahri Karapınar yutkunuyor, sessiz kalıyor. Fincanındaki kahveden bir yudum alıyor ve başlıyor anlatmaya: Yıl 1983.   Antalya’da bir arkadaşı ile tatildeyiz. Denizde şakalaşırken kıyıdan çok uzaklaşmışız. Bir ara ikimiz de yorulduğumuzu hissediyor ve kıyıya dönmek istiyoruz. Ama nafile, ikimiz birden panikleyip suyun dibine doğru gitmeye başlıyoruz. Dünyanın sonunun geldiğini hissettiğim anda gözümü açtığımda kıyıdayım. Arkadaşım da benim yanımda yatıyor. Bir kişi ikimizi birden tek başına kıyıya çekip getirmiş. Allah’ın lütfu bu olsa. Beş saat kıyıda yattık. İşte o an belki de hayatımın en korkunç saatleri idi.


Biz bu kara tablonun dağılması için ‘Peki en çok sevindiğimiz an?’ dediğimizde Bahri Karapınar’ın gözlerinin içi gülüyor ve hemen Beden Eğitimi Bölümü’nü kazandığı günü hatırlıyor.


‘Üç yıl arka arkaya çok istediğim bu bölümün sınavlarına girmiştim. Üçüncü yıldı. Yıl 1989. Sınav sonuçları açıklanmıştı. Yanımda İsmail Ölmez hocamla listelere bakıyorduk. Baktım yine ismim yoktu. İsmail Hocam ‘İşte Bahri’ diye bağırdı. Bakıyordum ama kendi ismimi göremiyordum. Bir daha baktım, yine yoktum. Ama İsmail Hoca ısrarla parmağı ile beni gösteriyordu. İşte o anda sevinçten ağlıyordum’ derken gerçekten de ağlıyordu.


Tabii kahvesinden bir fırt daha çektikten sonra Konyaspor’un şampiyon olduğu dönemler gibi pek çok anısını anlattı, sırlarını paylaştı bizlerle.


Ama gezmeyi çok seven genç başarılı iş adamı, spor adamı deyim yerinde ise masasında oturamayan bu insan, bunca yoğunluğunun arasında asıl işi Beden eğitimi olan eşi ve iki sporcu adayı oğlu ile kısa süreli birlikteliklerinde, mutlu, sıcak yuvasında yine durmaksızın çevresindeki dostlarına yardımcı olabilmek için adeta koşuyordu.