Yeşil-beyazlıların Başkent’te Gençlerbirliği karşısında sergilediği utandıran futboluyla sezonun en farklı yenilgisini aldığı karşılaşmadan sonra “Konyaspor ‘Sağlam’ mı?” sorusu akıllara kazındı.
Spor medyasından bir grup gazeteci ağabey ve arkadaşlarımızla 19 Mayıs Stadyumu’na girer girmez iki takımın kadrosuna baktık. Konyaspor’un Teknik Direktörü Nurullah Sağlam’ın yeşil çimlere çıkaracağı kadroyu merak ediyordum. Listede uzun süredir yedek kulübesinde veya tribünlerde oturtulmaktan küflenmeye başlayan Ozan’a ilk 11’de forma verildiğini görünce gözlerime inanamadım. Yordanov’un yerinde Erman Ergin, Eder’in harekât alanında ise Tayfun Türkmen formasını terletecekti.
Başkent’te pastırma yazının içimizi ısıtacağı bir güzellik vardı. 19 Mayıs Stadı’nın tartan pistindeki deformasyonunun dışında yeşil çimleri benim gibi engelli birine bile top oynatacak güzellikteydi. Sabah spor yazarı meslektaşlarımla birlikte yolculuk yaparken bu maçtan beraberlikle Konya’ya dönebileceğimi umut ettiğimi söylemiştim. Karşılaşmanın ilk yarısında Sedat’a yapılan sert faule penaltı verilmemesi, bu oyuncunun sakatlanarak sahayı terk etmesiyle defans yerine forvete adam alınması bizim açımızdan beş yıldızlı yanlıştı. 35. dakikada ceza alanımızda gelişen pozisyona Gençlerbirliği’nden Okan’ı bile şaşırtan penaltı çalınması avantajın ev sahibi ekibe geçeceğinin işareti oldu. Penaltının gole çevrilmesinden sonra Konyaspor üstün oynar gibi görünmeye başladı, ama ilk yarının sonunda Mehmet Nas’ın oyundan ihraç edilmesine rağmen soyunma odasına Gençlerbirliği 2-0’lık skor üstünlüğüyle gitti. İkinci yarı ise kadrolarda sayısal üstünlük bizdeydi. Yani Konyaspor “11”, Gençlerbirliği ise “10” kişi top koşturmaya başladı. Sizlere bu karşılaşmanın tüm ayrıntılarını en iyi şekilde aktarmaya çabalayan tüm meslektaşlarımız kadrolardaki sayısal üstünlüğün skor tabelasındaki sayısal üstünlüğü lehimize çevirmesi umudunun gülümsemesiyle müsabakaya yoğunlaştık. Bu yarı “2-2’yi buluruz” diye by-paslı yüreğimin basıncı göğsümü zorlamaya başladı. Ama, Rakip 10 kişi olmasına rağmen, boz-kır taktiği uyguluyordu. Ev sahibi Gençlerbirliği 2-0’ı korumak için birazcık defansa çekilince biz, yüklendik. Konyaspor yüklendikçe tribünlerdeki bir avuç taraftarın korkuları yüzlerini germeye başladı. Onlar önce “Konyaspor’un ‘Sağlam’ futbol oynadığını sandılar. Ama yeşil-beyazlıların sergilediği futbolun “Sağlam” olmadığını, filemize bıraktıkları üçüncü ve dördüncü gollerden sonra fark ettiler. Yeşil-beyazlılar hafta sonu sergilediği oyunu, futbolu ve garip taktiği ile Gençlerbirliği ile elli defa da oynasa, elli birini de kaybederdi. Hiçbir akıl sahibi “Eder, Batista, Yordanov”un forma giyememesine sığınmasın. Bu teknik kadroya herhalde birileri 45 dakika bir kişi eksik oynayan Gençlerbirliği’nin oyun düzenini bozulamamasını, taktiğinin çözülememesinin hesabını soracaktır. Biz, Gençlerbirliği’ne “Eder, Batista, Yordanov” yokluğundan yenilmedik. Konyaspor’un “Sağlam” futbolundan (!) bu rezaleti yaşadık.
Tolga Özkalfa’nın bitiş düdüğünü çalmasıyla soyunma odasının yolunu tuttuk. Konyaspor Teknik Direktörü Nurullah Sağlam, müsabaka boyunca iyi oynayan ve daha çok pozisyona giren takımın yeşil-beyazlılar olduğuna işaret etti, ağzından baklayı çıkarıverdi, “Takviyeye ihtiyacımız var.”
Hayda……..
Tamam, Tolga Özkalfa iyi bir maç yönetmedi.
Ama, rakip 45 dakika bir kişi eksik oynamadı mı?
Kadromuzdaki Erhan Albayrak’ı, Yasin Çelik’i, Okan Yılmaz’ı, Ümit Bozkurt’u ve Zafer Demir’i sudan bahanelerle göndertmedin mi?
Şimdi soruyorum. “Konyaspor ‘Sağlam’ mı?”