Okuyucularımız hatırlayacaktır; 2 ay önce “Bylock sonrası Konyaspor” başlıklı yazımızda bu köşeden yazmıştık…
“Süreçten Konyaspor’un zarar görmeden çıkması imkansız.
Süreçten teknik heyetin, futbolcuların da etkilenmemesi mümkün değil!
Değil Konyaspor; Galatasaray, Beşiktaş, Juventus, Barcelona olsa zarar görür!
Daha önce hem Türkiye’de hem Avrupa’da yaşanan örnekleri göstermiştir ki böyle süreçlerden takımlar zarar görmüştür!” demiştik.
Konyaspor’un süreçten en az zararla çıkması için acilen olağanüstü kongreye gidilmesi gerektiğini belirtmiştik.
Hiçbir şey olmamış gibi devam kararı alan Konyaspor yönetimi için, “Olayın vahametinin farkında değiller ya da farkındalar da işlerine gelmiyor” demiştik.
“Bu yönetimin durduğu her gün, her saat Konyaspor’a zarardır.
Bunu yaşayarak görmenin bedeli ağır olabilir.
İşin sonu küme düşmeye kadar varabilir.
Zaman Konyaspor’un aleyhine işliyor!”
diye 2 ay öncesinden iyi niyetle yöneticileri uyarmıştık
***
Bylock skandalı patlar patlamaz kamuoyunun beklentisi acil olağanüstü kongre kararıydı.
Konyaspor’la FETÖ’nün isminin yan yana gelmesine neden olan kulüp başkanı istifa etti.
Ama yönetim yola hiç birşey olmamış gibi devam etti.
Böyle skandal durumlarda “kurum zarar görmesin” ve “yargı ve kolluk soruşturmayı sağlıklı yürütebilsin” diye yönetim topluca görevi bırakır.
Konyaspor gibi bir kurumu yönetiyor olmak bunu bilmeyi gerektirir.
Konyaspor gibi bir kurumu yönetiyor olmak basiretli olmayı ve “Konyaspor’un menfaatlerini her şeyin üzerinde” tutmayı gerektirir.
Ahlaki olanı, etik olan neyse, işin gereği neyse o yapmayı gerektirir.
En hafif deyimle teamülün gereğini yapmayı gerektirir.
Konyaspor yönetimi, olağanüstü kongre kararın alıp takımın önünü açmak yerine;
şehrin en önemli marka değeri Konyaspor’u kaosa onun ötesinde yalnızlığa itti.
Konyaspor’la halkın gönül bağlarını kopardılar.
FETÖ gibi bu toprakların gördüğü en adi, en alçak ihanet şebekesiyle yan yana getirilen Konyaspor isminin bu skandaldan, bu lekeden hızla arındırılmasının önüne ket vurdular.
***
Bir grup insanın basiretsizliği ve egoları yüzünden Konyaspor yalnızlığa itildi.
Bugün;
Konyaspor yalnızdır.
Hakemler nezdinde yalnızdır.
TFF nezdinde yalnızdır.
Tahkim nezdinde yalnızdır.
Siyasiler nezdinde yalnızdır.
Başbakan nezdinde yalnızdır.
Halk nezdinde yalnızdır.
Hatta kendi şehrinde bile yalnızdır.
İnanınız yaşananları gururuna yediremeyen çok sayıda taraftar maça gitmemektedir.
Maça gidenlerin çoğu da yarasına tuz basarak takım eriyip gitmesin diye Konyasporuna sahip çıkmak için gidenlerdir.
***
Şehirde, FETÖ deyince sözde taş üstünde taş bırakmayanların Konyaspor’un adının FETÖ ile yan yana getiren vahim skandal sonrası takındığı sessizlik de düşündürücüdür.
***
Sportif başarısızlık bu işin kaçınılmaz sonucudur ama;
Mesele; Konyaspor’un başarısı meselesinden de ötedir…
Mesele; Konyaspor’un adının FETÖ ile yan yana getirilmesi meselesidir.
Mesele; Konyaspor’un isminin alaşağı edilme meselesidir.
Mesele; Konyaspor’un kullanılması meselesidir.
Mesele; Konyaspor’un itibarsızlaştırılması meselesidir.
Mevcut yönetim gitmediği sürece; Konyaspor ikinci yarıda fırtına gibi esse, hatta Türkiye Kupasını da alsa bu yazdıklarımızın hepsi aynen geçerlidir.
Çünkü mesele; Konyaspor’un kimliğini, kişiliğini, karakterini ve duruşunu gösterme meselesidir.
En nihayetinde mesele;
Sahibi Konya halkı olan Konyaspor’un; her türlü ahlaki ve etik değere sahip, erdemli bir kulüp olduğunu gösterme meselesidir.