KONYASPOR’UN ÇILGIN GİDİŞİ

Selman S. Akyüz

“Turkcell Süper Lig’in en ilginç, en hedefsiz, en şanssız ama en şanslı, en saçma sapan sonuçlar alan fakat en önemlisi istediği zaman istediği futbolu oynayıp istediği sonucu alan takımı Konyaspor'dur” dememek elde değil. Manisa deplasmanında alınan sonuç bunun en güzel örneği. Oynanan futbol ve alınan sonuç tam anlamıyla çılgınlığın göstergesi. Bir anlamda deli saçması. Konya’da beraberliğe razı olup Kayseri’ye iki puan kaptıracaksın. Ardından gidip Gençlerbirliği’nden gidip 4 gol yiyeceksin. Sonra da rakibin için müthiş önemli bir maçta Manisa deplasmanından 3 puan çıkaracaksın. Hem de çok iyi mücadele ederek, tabiri yerindeyse eksiklerin yerine koyduğun “çoluk çocukla” oynayarak, kalecini penaltı çıkaracak kadar motive ederek, Ersun Yanal’ın zor durumdaki takımını yeneceksin. Futbol çılgınlığı, futbol saçmalığı bunlar.

 

Ayaklarındaki titreme az da olsa hafifleyen Ozan’ın yaptığı ortanın Eren tarafından gol yapılmasında Tayfun’un büyük rolünün yanı sıra Manisa defansında birilerinin (Johanna ve Ümit) olmamasının da önemli etkisi vardı. Rakip eksikti ama Ersun Yanal, bu kez, 8 kişiyle hücum etmedi. Daha temkinliydi. Nitekim galibiyete de yakın taraftı. Fakat Yordanov, Sedat, Ceccon ve Batista’nın yerine oynayan, Erkan Sekman, Erman Ergin, Ozan ve Eren’le birlikte 18 oyuncunun tamamı birbirleri ve Konyaspor için adeta her şeyi yaptılar. Ömer’in yaptığı büyük hatayı Özden telafi etti. Ve sonrasında sahada, son dakikaya kadar hem defans güvenliğini bırakmayan hem de kontrataktan gol arayan özverili bir futbolcu grubu vardı.

 

Özden, El Saka, Ömer, Mustafa Er, performanslarının doruğuna ulaştı. Erkan Sekman da sahanın belki de istekli olmasına rağmen tek kötüsü Da Silva’nın açıklarını iyi kapattı. Konyaspor’un bir diğer çılgınlığı, Manisa’yı yenerken Gençlerbirliği’nin taktiğini kullanmasıydı. Nurullah Sağlam, “gol için her şeyi yapmak” değil, “gol için doğru şeyi yapma”nın farkına çok çabuk vardı. Onun bu yönünü takdir ediyorum. Rakibin üzerine gelmesine fırsat vermek, böyle bir deplasmanda doğru tercihti. Gençlerbirliği maçından sonra hakem ve takımdaki eksiklerle ilgili yaptığı açıklamanın yanlış olduğunu da, bu futbol ve sonucun ardından, umarım görmüştür. Futbolcunun istemesini sağlamak çok önemli. Bir teknik adam, takımı yenilince, öncelikle, o günkü dış etkenleri değil kendi futbolunu değerlendirmeli.

 

Konyasporun kadrosunda yetenekli futbolcular olduğuna, iyi mücadele edebileceğine, istediğinde iyi oynayacağına ve aldığı 3 puana inanın ama “Bu takım zaten böyleydi ve böyle olacak” iddiasına sakın inanmayın. Manisa karşısında alınan 3 puan, bazı gerçekleri hem Rize maçı öncesi hem de transfer dönemi için gizlememeli. Rize’den alınacak 3 puanın önemini bilerek hareket etmek gerekiyor. Stadı dolduracak Konyaspor taraftarına, üst üste iki maç kazanmanın keyfi yaşatılmalı. Devre arasında da, sağ kanat ve orta sahanın yanı sıra bu takıma biri yerli iki iyi golcü alınması için çalışmalara hız verilmeli. Eren Şen de bu takımda kalıcı olabileceğinin sinyallerini verdi. Ahmet Belal’in puan kazandırmasını beklemek çok akıllıca değil. Büyük Üstat Hikmet Karaman’ın Belal hasretine son verilmeli.

 

Manisa sonucu çıkış değil. Bu, Konyaspor’un ligde 15 haftadır sergilediği çılgın hatta deli saçması gidişin bir meyvesiydi. Baksanıza, kimsenin alışık olmadığı şekilde deplasmanda, iç sahadan daha fazla puan topladı. O yüzden “çılgın gidiş” diyorum. Keşke çılgın çıkış diyebilsek.