Tavşanlı Linyit maçının ardından yazdığım yazının sonunda Konyaspor’un başlattığı SMS kampanyasından hafta içinde bahsedeceğimi belirtmiştim. Öncelikle bu kampanyaya pazartesi gününe kadar neden katılmadığımı ve neden herkese katılmamalarını söylediğimi açıklamam gerekiyor.
Biraz geriye gidelim. Gazeteciler olarak Konyaspor’u milli takım gibi görmemiz ve yapılan her faaliyetine destek vermemiz gerektiği söylenir. Yöneticiler de, taraftarlar da genel olarak böyle düşünmüştür. Hatta sert eleştirilerde bulunduğumuzda sanki yöneticileri ya da futbolcuları değil Konyaspor’u hedef alıyormuşuz gibi “e yeter artık bu takım Konya’nın takımı” deyip bize saldırırlar. Bu yüzden de bu tip kampanyalara genellikle destek veririz. Fakat size iki örnek vereceğim. Birincisi; Konyalılara sahip çıkmakla ilgili. İki yıl önce takım yine Bank Asya 1. Lig’deyken Hüsnü Özkara’nın gönderilmesinin ardından Konyaspor iki maça Mehmet Yıldırım ile çıktı. Yıldırım’a yakın olan yönetimin önemli isimleri, birçok gazeteciyi olduğu gibi beni de arayıp Konyalı antrenörün göreve devam etmesi için kamuoyu oluşturmamı istediler. Ben de Mehmet Yıldırım’ı da sevdiğim için bu minvalde bir yazı yazdım. Yazının altına utanç verici yorumlar atıldı. Yıldırım’dan para aldığımı bile söyleyenler oldu. Bunlara alışkındım ancak hemen iki gün sonra Yıldırım’a destek isteyen yöneticilerin bu sırada Fuat Yaman ile görüşüp anlaştığını ve sözleşme imzalandığını öğrenince yediğim kazığın ne kadar büyük olduğunu anladım. Tabi Yıldırım’ın yediği daha büyüktü.
İkinci olay ise Bahattin Karapınar döneminde yaşandı. Geçtiğimiz yaz Konyaspor’a yardım kampanyası başlatıldığında kendisi basın kuruluşlarını arayarak destek istedi. Hem kendim maddi olarak destek verdim hem de yazılarımızı ve programlarımızı takip edenlere tavsiyelerde bulundum. Çünkü konu Konyaspor’du. Ama maalesef birkaç ay sonra yardım kampanyasında toplanan yaklaşık 150 bin Lira’nın Erdal Kılıçaslan tarafından haciz edildiğini öğrendim. Yaşadığım kızgınlığı anlatamam.
Yine iki yıl önce bayrak kampanyasına destek verdik. Bir süre sonra bizim vasıtamızla katılan esnafın, paranın bir bölümünün birilerine gittiğini duyup bize “sitem” etmeleriyle yeni bir şok daha yaşadık.
İşte bu sebeplerle Konyaspor’un şu an büyük bir borç yükü altına giren yönetiminin başlattığı kampanyaya uzak durdum. Çünkü Ziya Doğan gibi, Konyaspor’un futbol toplarını haciz etmeye kalkan futbol adamlarına(!) taraftarın verdiği paraların gitmesini istemiyordum. Uğur Özteke ile birlikte bu kampanyaya destek olmayacağımızı beyan ettik. Bu para takımın şu an kadrosunda özveriyle mücadele eden genç oyunculara gitmeyecekse “Bir kuruş vermeyin” dedik. Çok tepki aldık. Son olarak gazetede yazınca Konyaspor Başkan Vekili Zeki Çimen ulaştı. Paranın eski alacakların hacizlerine gitmeyeceğini söyledi. Israrla sordum “nasıl olacak?” diye; o da anlattı. Nasıl olacağını buradan anlatamam ancak Zeki Çimen SMS kampanyasından toplanacak paranın eski yönetimlerin kazığı olan isimlerin hacizlerine gitmeyeceğine yönelik garanti verdi. Ben de inandım. Bir spor yöneticisine artık inanmak zor ama birilerine de güvenmek gerek. Bu kez Zeki Çimen’e güvendim. Umarım öncekilerde olduğu gibi bizim vasıtamızla Konyaspor’a para veren taraftarın küfürlerine muhatap olmayız.
SMS kampanyasına katılıyorum ve bizi okuyanlara da katılmalarını tavsiye ediyorum. Çünkü bu paralar şu an kadroda bulunan oyuncuların ödemeleri için harcanacak.
Not: Bu arada hatırlatalım. Tüm operatörlerden KONYASPOR yazıp 7979’a göndererek kampanyaya 5 TL ile katılabilirsiniz.