Usta gazeteci Hakkı Devrim, köşe yazarlarına “Köşe Kadıları” der. Bu deyim benim de hoşuma gider. Öyle ya nerdeyse her gazetemizde beş on köşe kadısı var ve gazeteyi her elimize aldığımızda bunların fetvalarını okuyup durmaktayız.
Allah sayısını eksik etmesin bizim yerli gazetelerimizde de bolca var bu köşe kadılarından. Bunlardan biri de benim. Haftada bir de olsa karşınıza çıkıyorum köşe kadısı olarak.
Bazı günler şehrimizde yayımlanan bütün gazeteleri alarak kim ne yazmış, neyi yazmış takip ederim. Bunlarla ilgili farklı gözlemlerim oluştu. Bir grup gazete ile bilim dergisini karıştırıyor. Upuzun makaleler döşeniyorlar. Bu tür yazıların okunduğunu hiç sanmıyorum. Bir gazete yazısının daha güncel ve okuyucunun seviyesi düşünülerek yazılması gerektiğine inanıyorum. Ayrıca bu tür yazıların çoğu vaaz havasında.
Başka bir grup köşe kadısı köşesinde ağır oturaklı yazıp ağırlığını koruyacağı yerde kendini genç bir muhabir yerine koyarak basın toplantılarına bile katılıyor. En yalaka, en çanak sorular da bu tiplerden çıkıyor. Hal böyle olunca genç arkadaşlarımızın tepkisini çekiyor bu durum. Bir tarih Yadigar Güneş cemiyetin dergisinde güzel bir yazıyla tepkisini ortaya koymuştu, ama onun da yapacağı bir şey yoktu.
Bu köşe kadıları yazdıkları yazının bir emek ürünü olduğunu bilmedikleri için bedava yazarlar. Tabii onlara bedava yazdırmak patronların da işine gelir. Maalesef uzun yıllar ben de emeğimin karşılığını almadan yazdım. Yazdığım gazetenin birinde onca yıllık emeğe karşılık yalnızca bir kere patronun çayını içmek kısmet oldu. Rahmetli Yalçın Dikilitaş’ın hatırına yazdığım bir başka gazete ise kuruluş yıldönümünde zayi ilanı verenlere bile plaket verirken yazarlarını görmezden gelmişti.
Bazı köşe kadıları ağır olacağız derken ağır bir üslup tutturuyorlar, bu yüzden okunmaları zor oluyor, haliyle es geçiliyorlar. Bazıları ise Türkçe’nin kafasını gözünü yara yara yazdıkları için. Bazıları ise her cümlede vıcık vıcık yağ kokuyorlar.
Çoğunda bu şehrin sorunları yok, güncellik yok. Bu yazarların, gazeteler neden fazla satamıyor diye dertlendiklerini hiç sanmıyorum. Böyle bir dertleri olduğunu da. İşte gazetelerimizin hali ortada.
Kolay gelsin köşe kadıları.