Köşe yazarları "kayyum" kararını değerlendirdi

HDP'li Diyarbakır, Van ve Mardin Belediyelerine kayyım atanması gündemin ilk sırasına yerleşti. Köşe yazarlarının da gündeminde bu konu vardı. Peki kim ne yazdı? İşte köşe yazarlarından alıntılar

 

SİZE PKK YAKIŞIR!

“Süreci şöyle bir hatırlayalım.

Cumhurbaşkanı Erdoğan daha seçimler öncesi, "PKK'yı belediyeler üzerinden desteklemeye devam ederseniz gerekeni yaparız" diye uyardı mı?

Uyardı...
Sonracıma...
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu çıkıp, "Siz oy aldınız diye teröristleri lojistik olarak destekleyecek ve besleyeceksiniz ve biz bunu seyredeceğiz öyle mi? Siz devleti tanımamışsınız, milleti tanımamışsınız. Biz size devleti de milleti de tanıtmasını biliriz" diye uyardı mı?
Uyardı.

Peki görevden alınan belediye başkanları ne yaptı? Bu uyarılara rağmen sonlarını getirecek yola adım atmaktan geri durmadı.
Ne yaptıklarını da hatırlayalım.
Biri, PKK'ya destek verdikleri için Kanun Hükmünde Kararname ile ihraç edilen KCK'lı teröristleri yeniden belediyelere doldurdu. 
Diğeri, Mehmetçik ile girdiği çatışmada yaralanan teröristleri özel bir hastanenin özel olarak hazırlanmış bölümünde gizlice tedavi etti ve ettirdi. O teröristleri, Mehmetçiğe yeniden kurşun sıksın diye iyileştirip dağlara geri gönderdi. 

Bir diğeri, PKK'lı teröristlerin taziyelerine katıldı. Yetmedi, teröristlerle birlikte katıldığı anma törenlerinde "PKK marşı"na eşlik etti!..

Öteki, teröristlerle girdiği çatışmada hayatını kaybeden şehitlerin belediyede görevlendirilen yakınlarını göreve gelir gelmez kapının dışına attı. 

Bir başkası, makam odasındaki Atatürk resmini tuvalete attı, belediyenin internet sayfasındaki Türk bayraklarını kaldırdı. 

Kısacası savunduğunuz kişiler, bu sonu, bu sonucu hak edecek her şeyi yaptılar. E, koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devleti, ülkemize ve yüreğimize karşı işlenen bu suçları görmezden mi gelecekti?”

Süleyman Özışık-Türkiye

 

KAYYIM KARARININ ALTINDA NE VAR?

“Kayyım kararı için çok şey söylenecek ama benim kulağıma gelen öncelikle üç büyükşehir belediyesinin Kandil’in kontrolüne girdiği yönünde. Bir yetkili, “Dağa adam göndermeye başladılar” dedi. Belediyeler HDP’nin yerelde iktidar alanı. Adamlarını yerleştiriyorlar, ihaleler yapıyorlar. Bunun anlaşılabilir tarafı var. Ama belediye ile terör ilişkisi kabul edilemez. Belediyenin görevi Kandil’e adam göndermek değildir. Bir dönem PKK’nın yollara yerleştirdiği patlayıcıların belediye araçları tarafından kazılan çukurlara konulduğu, belli olmaması için üstünün yine belediye tarafından asfaltlandığı tespit edilmişti. Bunu hiçbir demokrasi kabul etmez. New York Belediyesi tarafından El Kaide’ye eleman temin edildiği ya da Madrid Belediyesi’nin ETA militanlarının yola patlayıcı yerleştirmesine destek verdiği düşünülebilir mi? Seçilmişlerin terör ve şiddetle işi olamaz. Benim en büyük kırmızı çizgim budur.”

Abdülkadir Selvi-Hürriyet

 

 

İSPANYA KADAR DEMOKRATİK OLSAK YETER

“İspanya'da Katalanlar şiddete başvurmamış olmalarına rağmen bağımsızlık referandumu yapmaya kalktılar diye devletin nasıl daldığını iyi hatırlayın:

İspanyol polisi, sabahın erken saatlerinden itibaren referandumun sandıklarının bulunduğu yerlere baskın yaptı, hatta bazı sandık bulunan okulların camlarını kırdı, göstericilere karşı plastik mermiyle müdahale etti ve kelepçeleyerek tutukladı.
Katalan Bakanlar tutuklandı.
Eski Katalonya Özerk Yönetimi Başkanı Carles Puigdemont Belçika'ya kaçtı.
Avukatları, Bakanların arkadan kelepçelendiğini, aç bırakıldıklarını ve onlara sürekli İspanyol marşının dinletildiğini iddia etti.
Ayrıca referanduma destek veren Katalonya'daki 712 belediye başkanı hakkında da soruşturma açıldı.
Ne var ki Avrupa Konseyi'nde geçen sene yapılan "Baskı altındaki belediye başkanları" toplantısında onların hiçbirinden söz edilmedi. Kim konuşuldu dersiniz?
Elbette Türkiye'de yargılanan HDP'li ve BDP'li belediye başkanları.
Dün kayyım atamaları hakkında endişelerini bildiren Avrupa'da İspanya'nın Katalonya hakkındaki tutumu üzerine ya destek açıklanıyor ya da susuluyor. Bence İspanya kadar demokratik olsak yeter.”

Hilal Kaplan-Sabah

 

 

BU İKİ BEY’İN DERDİ NE?

“Biri (Ahmet Davutoğlu), PKK rezaleti ortadayken coşmuş, (aslında sık sık coşuyor), “Yeniden çözüm süreci” demişti. Hem de PKK’nın masayı devirip kaçtığı ve terör destekçisi Amerika’nın dümen suyuna girdiği dönemde...  

Medyadan adamları şu sıra sık sık dile getiriyor “yeniden çözüm süreci”ni... Diğeri de (Gül), tepkisiz görünüp sırıtarak onaylıyor. 

Bir tarihte böyle şeyler vardı, hatırlayacaksınız. Bir “çözüm masası” kurulmuştu. 

PKK silah bırakacak, “sorunlar” müzakere yoluyla halledilecekti.  

Devlet buna hazırdı. Daha doğrusu inandırılmıştı. İş, büyük ölçüde kamuoyunu buna ikna etmeye kalıyordu.  

Devlet, “Akil adamlar heyeti” eliyle ikna seferberliğine girişmişken, bir şey oldu.  

PKK masayı devirip kaçtı. (Davutoğlu o sırada Başbakandı.)

…Bu iki Bey, kayyım kararını eleştiriyor ve “yeniden çözüm sürecine” yatıyor. 

Ben de şunu merak ediyorum: 

Türkiye’nin aleyhine olan konularda bu iki Bey’i neden hep senkronize halde görüyoruz? 

Nedir dertleri?”

Ahmet Kekeç-Star

 

 

KAYYIM ATAMAK

Diyarbakır, Mardin ve Van büyükşehir belediye başkanları, dört buçuk ay önce yüzde 50’nin üzerinde oyla seçildiler, mazbatalarını alarak göreve başladılar. İki gün önce İçişleri Bakanlığı tarafından görevden alındılar, yerlerine valiler kayyım olarak atandı.

Olaya iki kutuptan bakılıyor:

Milli iradenin üstünlüğü, seçilmişlerin ancak seçimle gitmeleri... Bu açıdan kayyım atamalarının demokrasi ve hukuk devleti ilkelerine aykırı olduğu…

Gerçekten seçme ve seçilme hakkı, demokrasi ve hukuk devletinin en temel ilkesidir; diğer siyasi haklar bu ilkeye dayalıdır.

 İkinci bakış açısı, Türkiye’nin terörle mücadelesidir. Bu terör konjonktürel değildir. Coğrafi ve etnik kaynakları olduğu için yaklaşık kırk yıldır devam eden bir terördür! Belediyelerin teröre kaynak aktaran kurumlar haline gelmesine kesinlikle göz yumulamaz.

Bu iki bakış açısından birini gözetip diğerini ihmal etmek bizi vahim yanlışlara götürür.” Taha Akyol-Karar

 

 

SEÇİMLE GELEN KAYYUMLA GİDER!

“Öncelikle bir noktanın altını çizelim: Terör insanlık suçudur. Öyle ya da böyle teröre destek veren ya da terör karşısında sessiz kalan bu suça ortaktır. 

Anlaştık mı bu konuda? 

Anlaştıksa eğer, bu homurdanmalar neyin nesi? Uzatıp sündürmeye, konuyu çarpıtmaya gerek yok. Diyarbakır, Van ve Mardin belediye başkanları teröre destek verdiler ve görevlerinden alındılar. Seçimle gelmeleri bu çarpıcı gerçeği değiştirir mi? Terörün, masum insanların en temel hakkı olan “yaşama hakkına” kastettiği olgusunun üzerini örter mi? 

Bırakın kanuni düzenlemeleri. Vazgeçtik Anayasa’nın emredici hükümlerinden. Terörün önünü kesmek, mazlumun hakkını korumak en temel insanlık görevidir.”

Emin Pazarcı-Akşam

 

ŞEHİT YAKINLARINA ANLATIN!

“Belediyeleri terör örgütünün lojistik üssüne çeviren başkanların görevden alınması birilerini fena halde üzmüş gibi görünüyor. Mesela Ekrem İmamoğlu hemen tavır koydu. Neden? Çünkü terör örgütünün şehir yapılanması sayesinde geldi oturdu o koltuğa. Onlara borçlu. Bunu CHP için sahada çalışan eski milletvekilleri Barış Yarkadaş televizyonda, ilçe ilçe rakam vererek anlattı. Ekrem İmamoğlu tepki göstermeyecek de HDP’li belediyelere kayyum atanmasına kim ses verecek.

…Şimdi asker polis şehit eden teröristlere kol/kanat geren, imkan sağlayan bu adamların görevden alınmasına veryansın ediyorlar.  “Kayyum atanması milletin iradesini yok saymak” demekmiş. Vay arkadaş. 10 Ekim 2007’de Diyarbakır’daki alçak kalleş terör saldırısında kahraman polisimiz Hüseyin Özdemir’i şehit verdik. Diyarbakır Belediye Başkanı Selçuk Mızraklı, bu aslan parçasını katleden terörist Zülküf Gezen’in cenazesinde en ön sıradaydı. Millet iradesi, demokrasi, seçilmişler falan gibi süslü laflarınızı şehidimizin yakınlarına da söyleyin yüreğiniz yetiyorsa. Yani 80 milyona… “ Ersoy Dede-Star

 

 

MİLLET İRADESİNE SAYGISIZLIK

Kılıçdaroğlu’ndan kayyum tepkisi: Diyarbakır, Van ve Mardin büyükşehir belediye başkanları görevden alınarak yerlerine valiler “kayyum” atandı.
Yeni bir seçim yapılmadığı sürece, ki mevzuata göre yeni bir seçim mümkün görünmüyor, bu üç ilin valileri 5 yıl boyunca hem valilik hem belediye başkanlığı yapacak. Bu üç ilin belediyelerini Mart 2024’e kadar “seçilmişler” değil, “atanmışlar” yönetecek.
Hükümet kanadıyla yaptığım görüşmelerde, HDP’li başkanların PKK terör örgütü ile bağlarını koparmadıklarına dair iddiaları dinledim. Başkanların haklarındaki terör soruşturmaları, işe aldıkları bazı isimlerin terör örgütü ile bağlantılı olduğu, belediyenin imkanlarının PKK’nın hizmetine sunulduğu gibi iddialar da mevcut. Ancak bu iddialara ilişkin süren soruşturmalar dışında somut bir yargı kararı bulamadım. “Başkanlar suçluysa, görevden alınıp yerlerine belediye meclislerinde neden seçim yapılmadı” soruma da ikna edici bir yanıt bulamadım.

Deniz Zeyrek -Sözcü

 

İHANETE “NEŞTER” VURULDU…

“HDPKK’lı başkanların görevden alınmaları ve yerlerine kayyum atanması üzerine, anında “Seçimle gelenler, seçimle gitmiyor” itirazları yükseldi.

En başta CHP’nin sözcüleri, işbu gerekçeyle HDPKK’ya koltuk çıktı. Her zamanki gibi…

Seçilmiş olmak; terör örgütünün şubesi gibi çalışmayı ve de aziz vatanımıza ihaneti asla meşrulaştırmaz!

Kimi HDP’li belediyelerin PKK’lıların cirit attığı mekânlar haline getirilmesine; dahası, cephaneliğe dönüştürülmesine asla müsaade edilemez…

Ne, yani? “Seçimle geldiler” diye; HDP’li belediyelerin “Kandil’in birer şubesi gibi faaliyet göstermesine” göz mü yumulacaktı?”

Tamer Korkmaz-Yeni Şafak

 

DAVUTOĞLU VE GÜL

 “PKK desteği nedeniyle görevden alınan belediye başkanlarına sahip çıkan diğer isimler..

Hayır.. Hayır.. Hiç şaşırtıcı değil..

Bekleyin daha neler göreceğiz..

Demeçleri FT, The Independent, DW’nin manşetlerini süslüyor..

Türkiye karşıtı Batı basınının gözdelerine dönüştüler..

Belli ki bayrak sallıyorlar..

Sallasınlar bakalım..”

Batuhan Yaşar-Türkiye

 

 

BUNLARI TARTIŞMAKTAN KORKMAMALIYIZ

“Venedik Kriterleri bellidir.
Bir partinin bırakın terör örgütüyle maddi ilişki içinde olmasını, şiddeti sistematik olarak övmesi kapatılma gerekçesidir.
Ama biz, "resmi hizmete mahsus" belediye kepçeleriyle PKK'ya mayın kuyusu açmaları mahkemelerde dava konusu olan bir partinin kendisini bırakmış, yerel yönetimlerini konuşuyoruz.
Örnekleri çoğaltmaya gerek yok. İçlerinden biri, çıkıp da "Kandil'e rağmen seçildim" desin, tüm bu sözlerimi geri alacağım söz.
Bu arada kimse sokağa çıkıp tomalardan su yiyen HDP seçmenine kızmasın.
Devletin oy pusulasında yer verdiği partiye oy vermek suç değil. Dolayısıyla iradelerinin takipçisi olmaları da çok normal.
Daha fazla mağduriyetler üretmeden bu sorunumuzu açıkça masaya yatırmanın, tartışmaya açmanın, gerekirse halka sormanın sizce zamanı gelmedi mi?” Melih Altınok-Sabah

 

Medya Haberleri

Ölünce Beni Kim Yıkayacak? Afişlerinin Gizemi Çözüldü
Ebru Şallı’nın eşi Uğur Akkuş’a uzaklaştırma kararı
Diyarbakır'da Çekilen 'Cintihar' Filmi Vizyona Giriyor
Konya'da Şubesi Olan Selin Ciğerci'ye Yurtdışı Yasağı
Mahsun Kırmızıgül’ün annesi son yolculuğuna uğurlandı