TÜİK ’in yaptığı araştırmayı duymuşunuzdur. 1925 yılında yapılan sayımında Türkiye’nin nüfusunun %75 Köylerde %25 Şehirlerde yaşıyormuş. Bu istatistik son yapılan sayımla tersine dönmüş şimdi ise Türkiye’nin nüfusunun %75 Şehirlerde %25 ise Köylerde yaşıyormuş.
Bu haberi okuyunca şaşırmadım; Sürekli olarak köyden şehre insanların akması sonucu bu oran 85 yıl gibi uzun bir sürede gerçekleşmiş. Şu an itibari ile şehirlere akan nüfus oranı gelecek seksen beş yılda tersine dönme ihtimali çok yüksek.
Şunu peşin söyleyeyim ben bir köylü çocuğuyum ve köyümü çok seviyorum. Neresi olduğunu bilmeyeniniz olabilir bu vesile ile onu da söylemiş olalım eskiden Bozkır’a bağlı, şimdilerde 1000 küsür nüfuslu Ahırlı ilçesine bağlı 60 nüfuslu Erdoğan Köyü, eski adı da bu yeni adı da bu. Atalarımız horasandan İslamı yaymak için yola çıkan ve Bozkıra gelen üç kişiden biri olan mübarek bir zat köyün girişinde de türbesi var. Bu köyde doğdum ve ilkokulu bu köyde okudum, okul numaram 60 idi en az seksen öğrenci okula giderdi nüfusu ise 270 kişi civarındaydı. Şimdiki nüfusu yazın maksimum 120, kışın ise 50 civarında. Köyün ortalama on katı nüfus Seydişehir, Konya, İstanbul ve Dünyanın dört bir yanına dağılmış.
Çocukluğumda köyün gelir kaynağı elma üretimi ,suğladan kaldırdığımız nohut ağırlıklı hububattı.. Çiftçiliğin insan gücüyle yapıldığı o dönemde köyde; bir öküz sürüsü, bir inek sürüsü ve birde küçükbaş hayvanlardan oluşan sürü vardı. Her birine ayrı ayrı çobanlar istihdam edilir bunun yanında, üç bekçi olur bir tanesi bağları, birisi köy arazisini bir tanesi suğla arazisini beklerdi.
Ekonomik olarak çok fazla bir beklentisi olmayan bir yaşam şeklini benimseyen köylülerin çok fazla geliri olmadığı, fazla harcamaları yoktu diyebiliriz. Mesela un ,çay ,şeker, pekmez ve hayvanların samanı yemi olduğu zaman birde borcun yoksa senden iyisi yok.
Gelecek hesabın olmadığı için sigortan yok, Bağkurun yok, araban olmadığı için yakıt ihtiyacın yok, okuyan çocuğun yok, pazarın yok, marketin yok, iletişim masrafın yok ,kontur masrafın yok..vs daha bu örnekleri çoğaltabilirsiniz. Kısaca bir köy hayatı ve tüm köylerin hayatı da böyle diyebiliriz bazı istisnalar hariç.
Yeni yetişen nesili bu yaşam tarzı memnun etmedi haklı olarak medeni yaşam tarzını tercih eden yeni nesil aklını başına aldığı gün köyden kaçtı. İstanbul, Konya gibi büyük şehirlere gidip oralarda daha iyi çalışma ortamları buldu. Zamanla evini aldı arabasını aldı çocuğunu okuttu ve belirli bir dönem sonra emekli oldu.. Köyde karnını doyurmakta zorlanan yeni nesil geleceğin okumakta ve ticarette olduğunu gördü. Bu ve bunun gibi nedenlerle Sürekli azalan köylü nüfusunda belli bir yaştaki 60 ile seksen yaşındaki insanlar kaldı bunlarda her geçen gün bir bir tükeniyor.
Zamanla köyden çıkıp şehirde karnını doyurmaya çalışan genç neslin işi o kadar kolay değil. Ticaret şartları her geçen gün daralıyor çok büyük paraların varsa ancak ticaret yapabiliyorsun sokaklar boşta gezen, iş arayan üniversite mezunları ile dolu, devlet işi desen o kadar kolay değil. Son istatisklere göre işsizlik rakamları sürekli artmakta.
Şehir yerinde işsiz güçsüz yaşama şansın yok, her adım attığın yer para, parasızlık ve işsizlik şehirde insanı değirmen gibi öğütür. Şehir hayatı medeni olduğu kadarı ile suçlu üretmeye müsait ortam.
Şehirde hayatın eskisi kadar cazibesi kalmadı hele hele Okuyup meslek sahibi olamazsan işin zor.. Askeri ücretle çalışılan yerlerin şartları çok ağır insanın ömrünü bitirir.. Bazı şehirlerde asgari ücretle yaşanmaz olduğunu yeni nesil görmeye başladı. Bu şekilde çalışan insanlar zamanla sorunlar yaşar olduğunu cümle alem görüyor.. Uzun sürede bu yaşam tarzı insanlara cazip gelmeyecek ..
Bir gün diyeceki bu şartlarda bu performansla çalışsam köyde daha çok kazanırım diyecek. Şehir mi köy mü noktasında bir karar verme noktasına gelen bu insanların tercihini köyden yana kullanacağını düşünüyorum.
İşsizlik sorunun önüne geçemeyen devlet Köyde yaşayanlar için devlet destekli projeler sunmak zorunda olduğunu gördü. Bunlar hayvancılık desteği, ağaçlandırma desteği gibi projeler. Yakın zamanda bu projeleri uygulayan köyler ve bölgeler var.
Seydişehir bölgesinde ki köylerde kendi çabaları ile iş imkânı oluşturup yeni iş fırsatları oluşturan köylüler sürekli çoğalıyor. Bunlar ne derseniz organik tarım, hayvancılık, süt üretimi, bodur elma üretimi, seracılık olarak şimdilik göze çarpıyor. Bunları bilinçli olarak yapanlar kendi işinin patronu olarak şehri aratmayacak imkânlar oluşturuyor.
Köylü yeni projelerle desteklenirse ve karnını doyuracak para kazanmaya başlayınca inanın insanı değirmen gibi öğüten şehir hayatını tercih etmeyecektir.