Selçuk Üniversitesi ve “köylülük/şehirlilik” meselesi…
Türkiye son zamanlarda sürekli seçimle yatıyor seçimle kalkıyor.
Geçtiğimiz haftaki referandumla birlikte seçim mevsimi sona erdi artık diyorduk ki, Konya yeni bir seçim atmosferine çoktan girmiş.
Bunu da nereden çıkardın diyecek olursanız hemen söyleyeyim.
Birkaç günlüğüne Konya’daydım. Çok eskiden tanıdığım bazı akademisyen arkadaşlarla bir araya gelip hasret giderdik.
Onların gündeminde de aslında tüm ülkede olduğu gibi terör, referandum vardı ancak yaklaşan rektörlük seçimi tartışmaları da hararetlenmiş durumda.
Hangi rektörü destekleyelim meselesi onları epey meşgul ediyor diyebilirim.
Pek çok isim dolaşıyor dillerde.
Prof. Dr. Süleyman Okudan, Prof. Dr. Mehmet Nizamlıoğlu, Prof. Dr. Ferruh Yıldız, Prof. Dr. Sefa Kapıcıoğlu aday listesinden bazı isimler.
O kadar isim arasında ittifak edilen hocalardan biri de Prof. Dr. Giray Karalezli.
Karalezli ismini pek yakından tanımıyorum.
Ancak dostlarla konuşurken, onun gayet çalışkan, kentli, akademik ortamda sevilen ve saygı duyulan bir hoca olduğunu öğrendim.
Anlaşılan o ki, Giray Hoca’nın adaylığı bizim arkadaşlarımızda farklı bir heyecan yaratmış durumda.
Giray Hocayı destekleyenlerin söyledikleri bazı konular çok önemli.
Diğer hocalarımızı destekleyen akademisyenlerin onları hangi saikle desteklediklerini bilmiyorum, ancak Giray Hoca’yı destekleyen dostlar, üniversiteler özgür birer bilim yuvası olmalıdır ve bunu gerçekleştirecek olan da Giray Hoca diyorlar.
Üniversiteler “ben yaptım oldu” mantığı ile idare edilmemelidir, yönetim şeffaf ve herkesimi kucaklayan bir anlayışa sahip olmalıdır diyenler Karalezli Hoca’yı işaret ediyorlar.
Karalezli’yi destekleyenlerin başka gerekçeleri de var. “Her gruba ve düşünceye saygılı olan ve her görüşe eşit mesafede duran kişidir Giray hoca” diyorlar.
Pek çok üniversite bugün liseden farksız, üniversiteler “köylü” mantığıyla idare ediliyor ve bilim yerine dedikodu üretilen yerler haline geldi deniliyor.
Akademisyenlerin en çok rahatsız olduğu konu bu.
Bu mantığın Türkiye’yi hiçbir yere götüremeyeceğini savunan arkadaşlar, “Yıllarca ‘Köylü’ bir Başbakanla idare edilen Türkiye (şu fötr şapkası ile tanınan ya da “baba” lakabı ile) bu zihniyet ile maalesef bu günlere geldi.” diyerek en azından üniversiteleri bu yönetim tarzından kurtarmalıyız şeklinde görüş bildiriyorlar.
Eski dostlarla konuşurken konu hep bu “köylülük” ve “şehirlilik” meselelerinde dolandı durdu aslında.
Görünen o ki, Giray Hoca şucuların bucuların adayı değil, üniversitedeki “şehirli” olabilmiş akademisyenlerin adayı.
Diğer adaylar hakkında söyleyeceğiniz yok mu diyenler olabilir. Diğer adaylar hakkında menfi ya da müspet bir şey söyleyemem, onları destekleyenlerin de önemli doneleri vardır muhakkak. Bunları bizimle paylaşırlarsa, tabii ki bu sayfalarda yer vermek isteriz. Çünkü bize ayrılan bu sütunlarda biz, halkı doğru bir şekilde aydınlatmak için çaba sarf ediyoruz. Yeterince objektif davranmak ve yeterince kamuoyunu aydınlatıcı bilgiler sunmak bizim için önemli.
Ancak dostlarla yaptığımız bu sohbet bana, diğer adayları bilmem ama, şimdiki rektör Okudan’ın avantajlı olduğunu, Karalezli Hoca’nın şansının da yüksek olduğunu düşündürdü nedense.
Anlaşılan o ki, Selçuk Üniversitesi önümüzdeki dönemde yalnızca bir rektör seçmeyecek, “Şehirli” bir üniversite mi “Köylü” bir üniversite mi olacağına karar verecek.
Bütün bu kadar sözden sonra işin özünü söyleyelim. Temennimiz odur ki, bilim adına, ülke adına, millet ve hakkaniyet adına kim güzel ve faydalı işler yapacaksa o seçilsin.