Şimdilerde ‘KOZ’ adlı bir film var sinemalarda...
Geçen haftalarda Karatay Belediyesi ‘ihtiyarları’ toplayıp götürmüş filme...
Mahalle muhtarları da unutulmamış...
Başkan Mehmet Hançerli “Yaşlıların stres atmalarını sağlayacak organizasyonlara imza attıklarını” bu kapsamda “ilk günden beri tüm Türkiye’nin ilgiyle izlediği “KOD ADI KOZ” filmini izlemek üzere” emeklileri sinemada bir araya getirdiklerini ifade ediyor.
***
‘Koz’un ne demek olduğunu Türk Dil Kurumu Sözlüğü’ne sorduğunuzda ilk anlamının ‘ele geçen fırsat, saldırış ve savunma fırsatı’ olmadığını görüp şaşırabilirsiniz.
Çünkü ‘koz’un ilk anlamı cevizdir...
Bildiğiniz ceviz.
Bunun bizde deyimleşmiş birkaç hali var:
-Koz kırmak, koz vermek, kozu kaybetmek...
Ceviz kırmak, ceviz vermek ve cevizi kaybetmek...
***
Şöyle devam edeyim...
Yunus Emre’nin günümüz dünyasında belki de çok az kişinin anlayabileceği bir şiiri var.
“Çıktım erik dalına,
Anda yedim üzümü,
Bostan ıssı kakıyıp,
Der ne yersin kozumu.”
***
Günümüz diline alelade bir şekilde şöyle çevirebiliriz:
-Yunus erik dalına çıkmış, orada üzüm yerken bostancı çıkagelmiş ve “Cevizimi niye yiyorsun” diye çıkışmış...
Şaşırdınız değil mi? Elbette şaşırırsınız:
Erik dalında, üzüm yerken, ceviz de nereden çıkıyor?
***
Tabi Türkçeye çevirmekle anlaşılır bir hale getirmek arasında fark var...
Günümüz dünyası bütün derinliğini kaybetmiş...
Değerlerin ‘kıymetsizleştiği’ bir dünyadan bahsediyoruz...
Emeklerin değere, değerin kıymete dönüşmediği bir dünyadan...
***
Niyazi Mısri, Yunus’un bu şiirindeki erik, üzüm ve kozu (cevizi); şeriat, tarikat ve hakikat’e işaret olarak idrakimize sunmasa, muhtemelen biz de fark edemezdik bu yüksek söyleyişi...
Niyazi Mısri şöyle anlatıyor:
-Bostan sahibi ile kastedilen mürşid-i kâmil’dir. “Niçin yersin cevizimi” diye azarlaması, tembihtir.
***
Bir de ‘kozunu paylaşmak’ deyimi var...
Belki bunu da ilk defa bu vesile ile öğrenenler olabilir...
Kastamonu’da 186 bin 750 ceviz ağacı bulunuyor...
Ceviz üretimi ise yıllık 4 bin 713 ton.
Kastamonu, bu üretimle 81 il arasında 14’üncü sırada yer alıyor.
***
Eskiden Kastamonu’nun iki köyü arasında ortak olarak kullanılan bir cevizlik varmış...
Mevsimi gelince bir gün belirlenir ve iki köy halkı cevizlikte buluşarak cevizleri paylaşırlarmış.
Tabi her seferinde haksızlık olduğu ileri sürülerek kavga çıkarmış...
Hatta olay öyle bir seviyeye gelmiş ki, köylerde kavgaya müsait eli sopa tutan delikanlılar “koz paylaşma günü”nden önce günlerce hazırlık yaparlarmış...
‘Kozumuzu paylaşalım’ deyiminin hikâyesi budur.
***
En iyisi koz kırıp, gönül kırmamak!