Hükümetin ÖTV’yi düşürmesinin ardından millet akın akın otomotiv satıcılarına koşturdu, koşturmaya devam ediyorlar. Birçok firma iki-iki buçuk aylık siparişleri doldurduklarını söylüyor. Bu nasıl kriz kardeşim! 35000 liralık araba, 31500 liraya ya da 30000 liraya düştü diye kuyruklar oluşuyor. Bizim vatandaşın 3500-5000 liralık krizi varmış. Bu miktar çözülünce bütün sıkıntılar bitti.
Üretici, imalatçı ve esnaf açısından sıkıntılar olduğu kesin. Hatta bu kesimden bazılarının sıkıntısının kriz boyutunda olduğu kanısındayım. Ancak genelinde kriz sayılabilecek bir sıkıntıdan söz edilemez. Esnafın sorunu iş olmadığından değil esnaf enflasyonundan. Özellikle bizim bölgemiz gibi, sanayisi gelişmemiş yerlerde çalışacak yeterli iş alanı olmadığı için imkânını bulan hemen bir dükkân açıyor. 50 konfeksiyoncu kaldırabilecek yerde 150 tane konfeksiyoncu olursa tabi ki kimse istediği ölçüde para kazanamaz.
İkinci bir sorun vatandaşın sıkıntısının dönüp dolaşıp esnafı bulması. Veresiye yapılan alış verişlerde borçlar ödenmiyor. En küçük esnafın veresiye defterine bakın birkaç bin TL alacaklı olduğunu görürsünüz. İşleri düşük olan esnafın sırtına kambur olarak bir de bu yük biniyor. Gerçekten ödeyemeyenlerin yanı sıra insan kalitesinin çok düştüğünden ödeme yapmayanlarda var. Doktor, avukat, işadamı kimliğinde birçok kaliteli! insanın esnafa borcu var. Bahane hazır; kriz var! Ulan sana da mı kriz var?
Herkes de bir kriz tellallığı ha bire maniler döktürüyor. Adam emekli, memur, mühendis, doktor kriz var, diyor. Kriz var da senin için ne değişiyor? Örneğin 1200 lira maaş alıyorsun da, devlet kriz var diye bu ay 750 lira maaş mı verdi? Mesaini, ek dersini mi kesti? Nereden dokunuyor bu kriz sana! Hatta işine yarıyor; beyaz eşya, otomobil fiyatları düşüyor, sen de kuyruğa geçiyorsun. Borcuna gelince; kriz var!
Hükümetten hangi sivri zekâlı düşündüyse; memura, emekliye 300 lira verecekmiş, onlarda alışveriş yapacakmış, piyasa hareketlenecekmiş. Ver abi ver sen! Onlarda eskimeyen beyaz eşyasını, otomobilini değiştirmek için kuyruğa geçsin! Ya da iki çeyrek alıp atsın sandığa ki piyasa coşsun.
Nedense bu kriz, yokluk vs. kelimeleri duyunca kurtuluş mücadelemizi veren; bebeği sırtında bağlı, yalınayak, kuru ekmekle gün geçiren kadınlar geliyor aklıma. Afrikalı çocuklar geliyor. Adına sahip çıktığımız (mirasına değil) Allah’ın Elçisi’nin, vefat ettiğinde ardında bıraktığı malı geliyor. Evet büyük kriz! var. Hem de çok büyük. Lakin keriz yok. Hele yukarıda hiç.
Bu arada küçük kızın kontörü bitmiş, ona kontör almalıyım. Malum kriz var, iletişimi devam ettirmek lazım.