Ramazan ayının son haftası.. Hem Mescid-i Aksa’da itikâfa girmek ve hem de Kadir gecesini ve Ramazan Bayramını Filistinli kardeşlerimizle birlikte idrak etmek için bir grup arkadaşımızla İsrail işgali altında bulanan Kudüs’ün yolunu tutuyoruz.
Uçağımız İstanbul Sabiha Gökçen havaalanından havalandıktan yaklaşık bir saat kırk beş dakika sonra Tel Aviv Ben Gurion Uluslararası Hava alanına iniyor. Pasaport kontrolü için sıraya giriyoruz. Görevli memurlar tarafından niçin, ne amaçla Kudüs’e geldiğimiz sorgulandıktan sonra özel bir araçla Kudüs’ün yolunu tutuyoruz.
Öğleden sonra Kudüs’e varıyoruz. Hz. Ömer meydanından taş döşeli dar Kudüs sokaklarından Mescid-i Aksa alanına adım atıyoruz. Sanki Aksa yitiğini bulmuş bir anne coşkusuyla kucaklıyor, bizi, biz de onu.. Bu arada her köşede nöbet tutan İsrail askerlerinin kontrol noktasından kısa bir sorgulamadan sonra geçiyoruz. Tam bir masallar şehrine giriyoruz, adeta. Sanki tarih geriye sarıyor. İsrail bu sene Kadir gecesi için yasağı kaldırmış. İşgal edilmiş Filistin topraklarının her yerinden; başta Gazze, Ramallah, Batı Şeria, Nablus kentleri olmak üzere Halil ve Eriha’dan yüzlerce Müslüman bu mukaddes mekâna akıyor. Kudüs Gazetesi’nin yazdığına göre 400.000 Filistinli gelmiş. 144 dönümlük alanın her tarafı dolu, iğne atsan yere düşmez.
Mescid-i Aksa’da akşam ezanıyla birlikte iftar sofraları açılıyor. Arkasından akşam namazı.. Sonra tanışma ve kaynaşma muhabbetleri. Yatsı ezanıyla birlikte yatsı namazı, arkasından 20 rekat hatimle kılınan teravih namazı.. Aralarda salâtü selamlar. Bir saat sonra başlayan Qıyâmu’l-Leyl namazı üçe kadar sürüyor. Sahur yeniyor, sonra ezanla birlikte sabah namazı eda ediliyor.
İsra ve Mi’raç durağı, Kudüs… Osmanlı eserleriyle dopdolu. Sanki Burak az ötede halkasına bağlanmış gibi duruyor. Burak Mescidi o muhteşem anın hatırasını taşıyor. Aksa’nın 10 kapısında İsrail askerleri nöbet tutuyor. Sevinç ve hüzün birlikte harmanlanıyor bu topraklarda. Kudüs’ün ortasından yüksek duvarlar çekilmiş bu çağda.. Aksa’ya 10 dakika mesafede bulunan kardeşlerimiz duvar bariyeri sebebiyle yıllardır gelemiyor bu mukaddes mekana.. Berlin duvarı yıkılıyor ama hala İsrail’in çektiği kin duvarları ayakta duruyor.
Mescid-i Aksa’nın duvarlarında bir grup genç resmi görüyorum. Mescid-i Aksa’yı Siyonist saldırılardan koruma esnasında esir edilen, tutuklanan ve şehit edilen gençlerin resimleri bunlar.. Az ötede Sabra ve Şatilla şehitleri anıtı.. Bir başka yerde Aksa gençleri hepimiz Mursî’yiz, hepimiz Gazzeliyiz sloganları atıyor. Bir esir babası gençlere konuşuyor moral veriyor. Korkmayın, metin olun, diyor. Gözü pek İslam’ın yiğit evlatları, sizi çok seviyoruz diye boynumuza sarılıyor.
Gazze’nin, Halil’in gençleri bizleri iftar ve sahur sofralarına davet ediyor. Sofraların baş menüsü; hurma, su ve biraz ekmek.. Sonra ellerinde Kur’an, derinlere derinlere dalıp gitmiş gözler dua anında.. Bir Filistinli haykırıyor öteden.. Kardeşlerim, Yahudilere ev ve arazilerinizi satarak bu davaya ihanet etmeyin, diyor. Ötekisi, Türk kardeşlerim, buralar taşıyla toprağıyla sizin. Buraları yalnız bırakmayın, bize destek olun, güç verin tavsiyesinde bulunuyor. Gerçekten de her köşesi tarih kokan şehir burası.. Onlar, ne kadar da biz. Biz, ne kadar da onlarız.
Filistinli kardeşlerimiz evlerini ve sofralarını açıyor bize.. Kanuni Sultan Süleyman, Sultan Abdülhamid Han ve Recep Tayyip Erdoğan isimleri hayır ve gururla telaffuz ediliyor, dillerde. Bu isimler sanki duanın baş nakaratı.. Türkiye’deki sıcak siyaseti yakından izliyor, kardeşlerimiz.. Kudüs’te Osmanlı Eserleri üzerine doktora yapmış Dr. Nâcih Davud Bey, bize rehberlik yaparak Osmanlı eserlerini tanıtmak istiyor. Bir de ne görelim, 40-50 kişilik bir gurubun arasına alıyorlar, bizi.. Osmanlının bu mukaddes şehre yaptıklarını anlattıktan sonra, işte aranızda Osmanlı’nın torunları deyince tarihçimiz, bir duygu seli kaplıyor yürekleri ve hep bir ağızdan kalabalıklar tekbir sesleriyle yeri göğü inletiyor. Türkiye Müslümanlarının kredisi çok yüksek Filistin’de..
Beş gün ne kadar da çabuk geçti İsra ve Mi’raç üssünde.. Gelin İslam’ın ilk kıblesini yalnız, boynu bükük olarak İsrail’in insafına bırakmayalım. Kudüs, bütün bir ümmetin ortak mirasıdır. Bizim o topraklarda varlığımız yeniden Filistin davasına güç verecek.. Onuru zedelenen Aziz Kudüs’ümüzün yiğit bekçileri bizden güç alacak ve daha bir bu toprakların özgürleştirilmesine çalışacaklar..
Bir gün özgür Kudüs’te buluşmak niyet ve dileğiyle…