İSTANBUL (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İsrail'in ezan yasağı yasa tasarısına ilişkin, "Bu yönde parlamentoda karar alınması bir yana böyle bir tartışmanın varlığı dahi akıl ve vicdan dışıdır. Ötekileştirmeyi derinleştirecek din ve inanç hürriyetini ayaklar altına alacak bu tartışmanın kimseye faydası yoktur. Bu tarz bir uygulamaya gidilmesi sadece Filistinlileri değil, onlarla birlikte tüm Müslümanları rencide etmektedir." dedi.
Erdoğan, Parlamentolararası Kudüs Platformu: Kudüs ve Sürecin Problemleri Sempozyumu'nun açılışındaki konuşmasında, 1948 yılından bu yana Filistinlilere yönelik bu baskı, tehcir ve ayrımcılık politikalarının artarak devam ettiğini anlatarak, Filistin meselesinin BM Güvenlik Konseyi için bir turnusal kağıdı işlevi gördüğüne inandığını söyledi.
Filistin gibi hayati bir konuda yıllardır aldığı kararları hayata geçirmekten aciz bir kurumun bugünün meselelerine çözüm bulma ihtimalinin olmadığını, bunu beklemediklerini vurgulayan Erdoğan, bu durumun, bilhassa Müslümanlar nezdinde uluslararası sisteme ve kuruluşlara karşı büyük bir güven kaybı oluşturduğuna dikkati çekti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "BM Güvenlik Konseyi gibi çatı kuruluşlara yönelik güven sorunu DEAŞ gibi sapkın akımlara istismar zemini sunuyor. Dünyanın birçok ülkesinde dini kavramları kendine maske yapan terör örgütlerinin en kullanışlı söylemleri, Filistinli kardeşlerimizin yaşadığı baskıdır, işgaldir, zulümdür. Ortadoğu'nun kalbindeki bu yara tedavi edilmeden bölgenin huzur ve sükuna kavuşması düşünülemez." diye konuştu.
Buna karşılık gerek İsrail yönetimi gerekse uluslararası kamuoyunun, işgali durduracak adımlar atmak yerine gerilimi tırmandıracak politikalara yöneldiğini anlatan Erdoğan, işgal ortamından cesaret alan yerleşimcilerin, Filistinlere yönelik giderek pervasızlaşan saldırılarının bunun en çarpıcı örneği olduğunu kaydetti.
Erdoğan, "Bizim beklentimiz, bırakın Filistinlilere bu tür baskılar yapılmasını, tarihi olarak kendilerine ait olan toprakların iadesi için gereken adımların derhal atılmasıdır. Müslümanların ibadetlerini kısıtlayan Harem-i Şerif'in kutsiyetine zarar veren mütecaviz eylemlere sessiz kalamayız. Kudüs'te 3 dinin kutsal mekanları vardır ama Mescid-i Aksa'nın Kubbet-üs Sahra'nın içinde yer aldığı Harem-i Şerif, sadece Müslümanlara aittir. İlanihaye öyle kalacaktır." ifadelerini kullandı.
- "Böyle bir tartışmanın varlığı dahi akıl ve vicdan dışıdır"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, özellikle yakın dönemde ezan konusunda yaşanan tartışmaları da son derece tehlikeli bulduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Bu yönde parlamentoda karar alınması bir yana böyle bir tartışmanın varlığı dahi akıl ve vicdan dışıdır. Ötekileştirmeyi derinleştirecek din ve inanç hürriyetini ayaklar altına alacak bu tartışmanın kimseye faydası yoktur. Bu tarz bir uygulamaya gidilmesi sadece Filistinlileri değil, onlarla birlikte tüm Müslümanları rencide etmektedir. Bölgemizin yeni gerilimlere, yeni provokasyonlara değil, barışa katkı sağlayacak hamlelere ihtiyaç var. Bu konuda endişelerimizi böyle bir tasarının yasalaşması halinde ne tür tepkilere, sonuçlara sebep olabileceğini çeşitli kanallardan İsrailli yetkililere ilettik. Önceki gün ülkesindeki yangınları söndürülmesi için yaptığımız yardımlara teşekkür etmek üzere şahsımı arayan İsrail Cumhurbaşkanı Rivlin'e de bu hususu açıkça ifade ettim. İsrail parlamentosunun aklıselimle hareket edeceğine inanıyorum. Ezan, bir çağrıdır, bu çağrıyı engellemeniz sıkıntılara neden olacaktır."
Erdoğan, İslam İşbirliği Teşkilatı'nın dönem başkanı olarak bu meselenin de yakın takipçisi olmaya devam edeceğini dile getirdi.
Ortadoğu'da kalıcı barış için tek yolun, 1967 sınırları temelinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve egemen bir Filistin devletinin kurulması olduğunu anlatan Erdoğan, "Bunun için Uluslararası toplumun Filistin'e verdiği desteği artırması şarttır. Filistin'i tanıyan devletlerin sayısını halihazırdaki 137'nin çok üzerine çıkarmamız gerekiyor." dedi.
- "Filistin'i tanıma her şeyden öte bir insanlık vazifesi"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM'deki 193 ülkenin tamamının 10 yıllardır işgale karşı onurlu bir mücadele veren Filistin'i tanımasının her şeyden öte bir insanlık vazifesi olduğunu anlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Filistin'in uluslararası kuruluşlarda İsrail'le aynı şekilde temsil edilmesi yönündeki çabaları da artırmalıyız. Buradan tüm dünyaya henüz Filistin devletini tanımamış tüm ülkelere, bir an önce bu adımı atmaları çağrısında bulunuyorum. Müslümanlar olarak uluslararası plandaki bu tür çalışmalar yanında Kudüs'teki binlerce yıllık kültürel ve tarihi mirasımızın da üzerine titremeliyiz. UNESCO Yürütme Kurulu ve başkanlığını yürüttüğümüz UNESCO Dünya Miras Komitesi'nin Harem-i Şerif'in İslami niteliğini vurgulayan kararlarını memnuniyetle karşılıyorum. TİKA'nın Kudüs'teki kardeşlerimizin evlerini ve dükkanlarını restore etmesini çok kıymetli bir adım olarak görüyorum. Aynı şekilde arşivlerimizdeki Kudüs tapularını Filistinli kardeşlerimize verdik. Bu suretle başta vakıflar olmak üzere mülkiyet konusundaki çalışmaları için ihtiyaç duyulan tarihi belgeleri kendilerine sağlamış olduk."
Filistinlilere yardımcı olmaya dönük çalışmaları artırmaları gerektiğini belirten Erdoğan, "Bu noktada bir üzüntümü ifade etmek istiyorum; Az önce değerli kardeşim İsra suresinin bir bölümünü okudu. Rabbim İsra suresinde Mescid-i Aksa'nın etrafını nurlandırdığını ve bereketlendirdiğini beyan ediyor. Hazreti Peygamber Efendimiz ise 'Yolculuk ancak şu üç mescitten biri için yapılır, benim mescidim Mescid-i Haram ve Mescid-i Aksa' diye buyurarak, Müslümanlara sarih, açık ve net bir bir hedef gösteriyor." şeklinde konuştu.
- "Mescid-i Aksa'ya gitmeyenleri yadırgıyorum"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Müslümanların Kudüs'ü ve Mescid-i Aksa'yı yeteri kadar ziyaret etmediklerini dile getirerek, şöyle devam etti:
"Kimi kardeşlerimiz İsrail'in sınırlamaları sebebiyle Mescid-i Aksa'yı ziyaret edemiyor olabilir ancak böyle bir manisi olmadığı halde Mescid-i Aksa'ya gitmeyenleri yadırgıyorum. Filistinli kardeşlerimizin çoğu zaman bizden beklentileri maddiyat değildir. Onların ihtiyacını hissettikleri en büyük husus tüm insanlığın elbette en başta Müslümanların kendileriyle dayanışma sergilemesidir. Filistinli kardeşlerimiz bize şunu diyor; 'Lütfen buralara gelin, zira siz gelince işgalciler yalnız olmadığımızı görüyor.' diyerek bizden onlara sahip çıkmamızı bekliyorlar. Özellikle Batı'da yaşayan Müslümanların ömürlerinde bir kez muhakkak, imkanı olanların ise her fırsatta Kudüs'ü ziyaret ederek, Filistinli kardeşlerimize yalnız olmadıklarını hissettirmelerini istirham ediyorum. Unutmayınız ki gitmediğiniz yer sizin değildir.
Mehmet Akif İnan ne diyor, bu gerçekten çok çok farklı, tam bir aşkın tecellisi. 'Mescid-i Aksa'yı gördüm düşümde/Bir çocuk gibiydi ve ağlıyordu/Varıp eşiğine alnımı koydum/Sanki bir yer altı nehr çağlıyordu/ Gözlerim yollarda bekler dururum/Nerde kardeşlerim diyordu bir ses/İlk kıblesi benim ulu Nebi'nin/Unuttu mu bunu acaba herkes/Mescidi Aksa'yı gördüm düşümde/Götür Müslüman'a selam diyordu/Dayanamıyorum bu ayrılığa/Kucaklasın beni İslam diyordu.' Kudüs'ü tek başına koymamalıyız. Merhum İnan'a özellikle Rabbimden rahmet niyaz ediyorum. Bizler, kardeşlerim işte Ona 'nerede kardeşlerim' dedirtmemeliyiz. Gerek maddi gerekse manevi olarak Kudüs'ü tek başına koymamalıyız. Barış ve adaletle 400 yıl boyunca Kudüs'e hizmet etme bahtiyarlığına nail olup şehre binlerce eser kazandıran ecdadın torunları olarak bizler, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Kudüs'e bütün desteğimizi bütün imkanlarımızla vermeye devam edeceğiz. İhtiyaç duydukları her zaman Filistinli kardeşlerimizin yanında olmayı sürdüreceğiz. Filistin'i ayağa kaldırmak için, Mescid-i Aksa'nın kutsiyetini muhafaza etmek, onu mahzun, boynu bükük koymamak için var gücümüzle çalışacağız."
(Sürecek)
AA