Kulakta sıvı birikmesi kalıcı duyma kaybına yol açıyor

Çocukluk döneminde sık görülen orta kulak enfeksiyonuna bağlı kulakta sıvı birikmesinin kalıcı duyma kaybına yol açtığı belirtildi- KBB Uzmanı Doç Dr. Özbek:- "Kulakta sıvının uzun süre kalması, zamanla zarda incelmeye neden olur. İncelen zar, orta kulakt

ANKARA (AA) - YEŞİM SERT KARAASLAN - Çocukluk döneminde sık görülen orta kulak enfeksiyonuna bağlı kulakta sıvı birikmesi kalıcı duyma kaybına yol açıyor.

Uluslararası İşitme Engelliler Haftası dolayısıyla AA muhabirine açıklamada bulunan Kulak Burun Boğaz (KBB) Uzmanı Doç. Dr. Mustafa Cem Özbek, çocukların genellikle yüksek sesle müzik dinlemekten ve televizyon seyretmekten keyif aldığını, ancak bu durumun bazı hastalıkların habercisi olabileceğini söyledi.

Çocukların yüksek sesle radyo dinlemesi ya da televizyon seyretmesinin ve özellikle söylenenleri sık sık tekrar ettirmesinin işitme kaybının belirtisi olabileceğine dikkati çeken Özbek, bu durumda mutlaka hekime başvurulması gerektiğine dikkati çekti.

Çocukluk döneminde en sık görülen işitme kaybı nedenlerinden birinin kulakta sıvı birikmesi olduğunun altını çizen Özbek, "Geçirilen orta kulak enfeksiyonları sonucunda, orta kulakta efüzyon denilen sıvı oluşur. Kulakta sıvının uzun süre kalması, zamanla zarda incelmeye neden olur. İncelen zar, orta kulaktaki kemikçiklere yapışarak onları aşındırır ve buna bağlı olarak hayatın ilerleyen döneminde kalıcı işitme kayıplarına yol açar." diye konuştu.

Özbek, sıvının uzun süre orta kulakta kalması sonucu meydana gelen işitme kaybına bağlı olarak, çocukta lisan gelişiminde gecikmeler ortaya çıkabildiğine de işaret etti. Bu durumun, çocuğun sosyal yaşantısında ve iletişiminde aksamalara neden olabildiğini ifade eden Özbek, "Bu çocuklar, genellikle arkadaşlarıyla değil, yalnız oynamayı tercih eder ve içine kapanırlar. Böyle durumlarda çocuk, mutlaka bir KBB hekimine muayene ettirilmeli." dedi.

- "Erken teşhis ile tüp tedavisi işitme kaybını önlüyor"

Erken teşhis ile kulak zarına tüp uygulamasının yapılabildiğini belirten Özbek, şunları kaydetti:

"Kulak zarına konulan tüp, orta kulak ile dış ortam arasındaki basıncın dengelenmesini sağlar ve geçici bir süreliğine görevini yeterli yapamayan östaki borusunun işlevini görür. Kulaktaki negatif basınç ortadan kalkınca orta kulaktaki enfeksiyon düzelir, hücreler normal işlevini yapmaya başlar. Konulan tüp, zaman içinde kulak zarından kendisi çıkar ve bu süre zarfında da orta kulaktaki sorun büyük oranda tedavi edilir. Bu şekilde çocuk normal işitmesine ve sağlam kulak zarına sahip olur."

- "İşitme kayıplarının erken teşhis edilmesi önemli"

Özbek, işitme kaybının, konuşma ve lisan gelişimini de etkileyen en önemli faktör olduğunun altını çizdi.

Konuşmanın öğrenilebilmesi için, çocukluk çağındaki işitmenin yeterli olması gerektiğini vurgulayan Özbek, "Hayatın ilk 2 yılı, lisan gelişimi açısından en önemli zaman dilimidir. Bu sürede işitme kaybı olup da saptanamayan çocukların dil gelişiminde, ilerleyen yıllarda yeterli ilerleme sağlanması çok güç olur." uyarısında bulundu,

Çocukluk döneminde meydana gelen işitme kayıpları ne kadar erken olursa, konuşma gelişiminin de o kadar olumsuz etkilendiğini ifade eden Özbek, bu nedenle çocukluk döneminde var olan veya sonradan ortaya çıkan işitme kayıplarının erken teşhis edilmesinin çok önemli olduğunu söyledi.

Özbek, şunları kaydetti:

"Gerekli tedavi veya rehabilitasyon programlarına da mümkün olduğunca erken başlanılmalı. Doktor, aile, öğretmenler ortak hareket ederek çocuğa yardımcı olmalı. Lisanı henüz daha yeni öğrenme aşamasında olan çocuklardaki yüzde 30'luk bir işitme kaybı dahi konuşulan kelimelerin yüzde 25-40'ını anlamamalarına neden olur. Yüzde 40'lık kaybı olan bir çocuk, konuşmaların neredeyse yarısını anlayamaz.

Konuşmayı öğrenmiş bir erişkin tam duyamasa bile sözcükler arasındaki boşlukları beyinde çözümleyerek aralarını doldurabilir, ancak iyi duyamayan çocuk, dil gelişimi henüz yeterli olmadığı için bunu yapamaz. İşitme kayıplı geçirilen süre uzadıkça, lisan gelişiminde gecikme ortaya çıkar, kelime sayısı yeterli gelişemez, çocuk daha içine kapanık ve çevresinden uzak durma eğiliminde olur."

- "Tarama testleriyle erken tanı mümkün"

Konuşmanın, kendini ifade edebilmenin en önemli aracı olduğu için bazı çocukların konuşarak sıkıntılarını anlatamadıkları için agresif olabildiğini aktaran Özbek, bu çocukların önce sosyal olarak evde veya yuvada, daha sonra da okulda akademik olarak arkadaşlarının gerisinde kaldığını söyledi.

İşitme kayıplarının birçoğunun önlenebildiğinin veya erken tanıyla tedavi edilebildiğinin altını çizen Özbek, tarama testleri sayesinde işitme kaybı olan çocukların erken teşhis edilebildiğini belirtti.

Özbek, işitme kaybı tespit edilen çocuklara işitme kaybı seviyesine göre ya işitme cihazı verildiğini ya da biyonik kulak ameliyatı yapılarak hastanın tedavi edildiğini kaydetti.

AA

Sağlık Haberleri

Türk Kızılay’dan AIDS iddialarına ilişkin açıklama
Koenzim Q10 Yok Sakatat Tüketin
Karapınar’da Dünya Diyabet Günü etkinliği
Mantarların Sağlık Üzerindeki Mucizevi Etkileri
Egzersiz ne zaman yapılır?