“Allah’ın dini (dînillâhi)” ifadesi, üç Medeni surenin birer ayetinde geçmektedir. Bağlam gereği sırasıyla söz konusu ifadenin “Allah’ın dininden, Allah’ın dininde ve Allah’ın dinine” şeklindeki çevirileri tercih edilmiştir. Bu yazıda söz konusu ayetler, içlerinde bulundukları surelerin iniş sırasına göre ele alınacaktır.
İlk peygamberden sonuncusuna, insanlara iki dünya mutluluğunu temin için peygamberlerin Allah’tan alıp insanlara ilettiği dinin adı İslam’dır. Ne yazık ki insanların bir kısmı, bu nimeti görmezden gelmekte ve batıl/tahrif edilmiş dinlerin ve ideolojilerin peşinden gitmektedir: “Göklerde ve yerdekiler, ister istemez O'na teslim olduğu halde onlar, Allah'ın dininden başkasını mı arıyorlar? Hâlbuki O'na döndürüleceklerdir.” (Al-i İmran 3/83). Yaratılan her şeyin Allah’ın otoritesine tabi olduğu bir evrende insan, Allah’ın izin verdiği ölçüde doğru yolun dışına çıkabilmektedir. Onun ilahi uyarılara ve peygamberlerin rehberliğine rağmen, Allah’ın gönderdiği dine itirazı, gerçeği değiştirmeyecek verilen nimetlerden hesaba çekilecektir. Ayetteki soru üslubu, İslam’dan başka din arayanları kınamaya yöneliktir. Diğer dinlerin mensupları gibi Yahudiler ve Hristiyanlar da peygamberler zincirinin son halkasını kabul etmedikleri sürece doğru yolda olamazlar.
Gayrimeşru ilişki cezasız kalamaz. Hatta bu cezanın ibretlik şekilde verilmesi gerekir: “Zina eden kadın ve zina eden erkekten her birine yüz sopa vurun; Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsanız Allah'ın dininde (hükümlerini uygularken) onlara acıyacağınız tutmasın. Müminlerden bir gurup da onlara uygulanan cezaya şahit olsun.” (en-Nur 24/2). Bu çirkin fiili işleyen kadının önce belirtilmesi, fiilin kadın için daha çirkin olmasından dolayı olsa gerektir. Bu ağır suçu işleyen evlilere verilecek cezanın “recm (taşlayarak öldürme)” olduğuna dair rivayetler, “yüz sopa” cezasının bildirilmesi öncesine ait olsa gerektir. Ayrıca zina fiilini işleyen bekâr kimseleri sağ bırakan ama aynı çirkin fiili işleyen evli kişileri öldüren iki ayrı ceza arasında oluşan farkın izahı kolay değildir. Bu nedenle sopa cezasının, Ehl-i Kitap’tan alınan recm uygulamasını neshettiği yaklaşımı daha doğru görünmektedir. Zina eden cariyeye, özgür kadına verilen cezanın yarısının verileceğini (elli sopa) ifade eden ayet (en-Nisa 4/25) de cezanın yüz sopa olduğunu göstermektedir; çünkü ölümle sonuçlanan türden recmin yarısı olmaz. Bu suçun işlendiğini gördüğünü iddia edenlerin en az dört kişi olmaları (en-Nur 24/4) durumunda ceza uygulanır. Ayette, o çirkin fiili işleyenlere ceza verirken “acıyacağınız tutmasın” denilmesi, gevşeklik gösterilmesi durumunda bu suçun yayılmasını engellemeye dönüktür. Ayette “Zina eden kadın ve zina eden erkek” denilerek toplumu çökerten bu suçu işleyenlerin cinsiyetinin ceza açısından fark etmediği belirtilmektedir. Bu ifade, suçu işleyenin erkek olması durumunda daha hoşgörülü davranan toplumlara da bir eleştiri niteliğindedir. Yüz sopa cezasının uygulamasına bir grup insanın şahitlik etmesinin istenmesi, caydırıcı ve “cezanın herkese uygulanmadığı” şüphesini ortadan kaldırıcı ve cezanın kurallara uygun uygulanıp uygulanmadığının görülmesini sağlayıcı niteliktedir.
Allah’ın yardımı ve fetih, İslam’a olan ilgiyi artırmaktadır: “İnsanların bölük bölük Allah'ın dinine girmekte olduklarını gördüğünde.” (en-Nasr 110/2). İtaat, en güçlü olan Allah’a olması gerekirken insanların bir kısmı, insanlar arası güç dengelerine göre hareket etmekte ve dengenin Müslümanlar lehine değiştiğini gördüklerinde hakkın tarafına yönelmektedirler. İnsanların zorlukta değil de bollukta müminlerle beraber olmaları, onların başına kalkılacak bir mesele değil, şükredilecek bir nimettir. Onların bu tercihleri, tebliğ faaliyetleriyle pekiştirilmelidir. Ayette insanların İslam’a girdiklerinin değil de “girmekte olduklarının” belirtilmesi, Müslümanlaşmanın sürüp gideceği ve bu dinin kıyamete kadar sona ermeyeceğine dair bir müjdedir. Din Allah’ındır ve O, dinini korumasız bırakmayacaktır. Dinini Allah’a has kılmayıp başka din ve ideolojileri hâkim kılma çabasında olanlar, Müslümanların tebliğleri ve uyarılarına rağmen, bu yaptıklarından vazgeçmezlerse hesapları çetin olacaktır.
Görüldüğü gibi “Allah’ın dini (dînillâhi)” ifadesinin yer aldığı ayetlerde yaratılan her şeyin Allah’ın koyduğu ölçüler içinde hareket edebildiğinden, tevhid dininin dışındakilerin geçersiz olduğundan, Allah’ın dinindeki kuralları uygulamada merhametin engelleyici unsur olmaması gerektiğinden ve müminlerin başarılarının İslam’a olan ilgiyi artırdığından söz edilmektedir.