Kur’an’da; iki kez geçen "Biz göğü ve yeryüzünü ve bu ikisinin arasındakileri … yaratmadık (وَمَا خَلَقْنَا السَّمَاء وَالْأَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا)” ifadesi ile bir defa geçen “Biz gökleri ve yeryüzünü ve ikisi arasındakileri … yaratmadık (وَمَا خَلَقْنَا السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا).” ifadesi toplam üç Mekki surenin üç ayetinde yer almaktadır. Bu yazıda ilgili ayetler, içlerinde bulundukları surelerin iniş sırasına göre ele alınacaktır.
Dünya hayatının geçici güzelliklerine kapılan inkârcılar, mükemmel bir şekilde yaratılmış göğün ve yeryüzünün yaratılma nedenini görmezden gelmektedirler: “Biz göğü ve yeryüzünü ve bu ikisinin arasındakileri boş yere yaratmadık. Bu inkâr edenlerin zannıdır. Ateşe atılacak inkârcıların vay haline!” (Sad, 38: 27). Gök ve yeryüzü, insan için iki büyük nimettir. O nimetleri veren, onlardan faydalanan kimseleri imtihan etmektedir ve ahirette de söz konusu nimetlerden hesaba çekecektir. Ahiret inancının olmayışı, dünya hayatını anlamsızlaştırır. Çünkü bu dünyada mazlumlar, zalimlerden hakkını tam olarak alamamaktadır. Adalet, ölüm sonrası diriliş ve ardından herkesin yaptığının tartılması sonucu tam olarak gerçekleşecektir. Peygamberlerin tebliğini göz ardı eden inkârcıların ahirette alacağı karşılık, yakıp kavuran bir ateştir! İnkârcıların akıbetine uğramak istemeyen müminler, yaptıkları güzel işlerin boşa gideceğinden endişelenmemelidir. Yapılan en ufak bir iyilik, Allah için gizli değildir. Onun melekleri, irade sahibi varlıkların yaptıkları her şeyi kaydederler.
Dünya hayatının hedefinin, oyun ve eğlence dolduğunu ileri sürenler, dolaylı olarak onu yaratanın, eğlendiğini de ileri sürmüş olmaktadır: “Biz gökleri ve yeryüzünü ve bu ikisinin arasındakileri oyuncular olarak yaratmadık.” (Duhan, 44: 38). Allah yarattıklarını bir hikmete dayalı olarak yaratmıştır. Ne var ki iblise, dünya hayatının son bulmasına kadar “dünya hayatının hedefini eğlenceymiş gibi” gösterip insanları saptırma izin verilmiştir. Bu vesveseye karşı direnen ve Allah’a itaati seçenler kurtulacaktır. Dünyanın oyun ve eğlence mekânı olduğu doğrudur: “Bu dünya hayatı bir eğlence ve oyundan başka bir şey değildir. Ahiret yurdu ise işte asıl hayat odur. Keşke bilselerdi.” (Ankebut, 29: 64). Dünya hayatı geçicidir. Doğru olan şey, ahireti önceleyerek yaşamaktır. Zaten dünyanın oyun ve eğlence yeri olması, onun yaratılış amacıyla değil, imtihan yeri olmasıyla ilişkilidir: “Biz göğü, yeri ve bu ikisinin arasındakileri oyun olsun diye yaratmadık.” (Enbiya, 21: 16).
Önceki iki ayette olduğu gibi bu ayette de göğün ve yeryüzünün anlamsızlıktan uzak olduğu belirtilmekte ve Allah, kendisi için “biz” ifadesini kullanmaktadır: “Biz göğü ve yeri ve bu ikisinin arasındakileri oyuncular olarak yaratmadık.” (Enbiya, 21: 16). Allah için Arapça’da özel bir zamir yoktur. Bu nedenle olsa gerek Allah için Kur’an’da bazen “o”, bazen “ben” bazen de “biz” zamirleri kullanılmaktadır. Ayetteki “biz” ifadesi Allah’ın ortaklarının olduğunu değil, yüceliğini gösterir. Allah eğlence edinmek isteseydi elbette onu kendi katından edinirdi (Enbiya, 21: 17). Ancak O, eğlence edinmekten münezzehtir.
Görüldüğü gibi gökler ve yeryüzü, anlamdan uzak ve oyun olsun diye yaratılmamıştır. Dünya hayatını eğlence görenler, bu bakış açılarının hesabını ahirette verecekler ancak onun imtihan olduğunu kavrayan ve buna göre hareket edenler ise kurtulanlardan olacaklardır.