Kuranın Ehl-i Kitaba doğrudan hitabı

Doç. Dr. Murat Kayacan

Kur'an-ı Kerim'de "De ki: Ey Ehl-i Kitap" hitabı sadece iki surede yer almaktadır: Al-i İmran ve Maide.  Tespit edebildiğimiz kadarıyla, bu hitabı içeren sekiz ayetin ikisi hariç (Maide, 5: 60, 76) diğer altısında Ehl-i Kitab'a Rasulullah (s) aracılığıyla lafzen hitap edilmektedir. Bu yazıda o sekiz ayetten söz edeceğiz.

Kur’an, Hz. Peygamber (s)'den Ehl-i Kitap ile ortak paydalarda buluşmayı teşvik etmesini, onları Allahın birliğine inanmaya ve Allahın yanında başkalarını ilahlaştırmamaya çağırmasını istemektedir: "De ki: Ey Ehl-i Kitap! Sizinle bizim aramızda müşterek olan bir söze geliniz: Allah'tan başkasına tapmayalım. O'na hiçbir şeyi eş tutmayalım ve Allah'ı bırakıp da kimimiz kimimizi ilahlaştırmasın. Eğer onlar yine yüz çevirirlerse, işte o zaman, 'Şahit olun ki biz Müslümanlarız!' deyiniz." (Al-i İmran, 3: 64). Onların çağırıldığı müşterek olan bir söz, dini Allah'a has kılmak (ihlas) ve tevhiddir. Onlar, Allah'ın "göklerin, yerin ve kendilerinin Yaratıcısı ve Rabbi olduğunu" kabul etmektedir (Maturidi, 2005, II: 393). Onlardaki bu bilgi, onlara tebliği kolaylaştıran bir unsurdur.

Ehl-i Kitab'a kendi kitaplarında ve diğer kitaplarda mevcut "Hz. Muhammed (s)'e Allah'ın verdiği delilleri" niçin inkâr ettikleri şöyle sorulmaktadır: "De ki: Ey Ehl-i Kitap! Allah yaptıklarınızı görüp dururken niçin Allah'ın ayetlerini inkâr edersiniz?" (Al-i İmran, 3: 98). Halbuki onlara Rasulullah (s)'ın doğruluğu, peygamberliği ve delilleri apaçık sabit olmuştur. Allahu Teala onların O'nu ve Rasulullah (s)'ı -ikisi hakkında bilgileri olmasına rağmen- kasten inkâr ettiklerini ifade etmektedir (Taberi, 2000, IV: 52).

Ehl-i Kitap, Müslümanları İslam dairesinden çıkarmaya çalışmaktadır: "De ki: Ey Ehl-i Kitap! (Gerçeği) görüp bildiğiniz halde niçin Allah'ın yolunu eğri göstermeye yeltenerek müminleri Allah yolundan çevirmeye kalkışıyorsunuz? Allah yaptıklarınızdan habersiz değildir." (Al-i İmran, 3: 99). Onların yaptığı salt bir temenniden ibaret değildir. Aksine onlar İslam'ın hak ve doğruluk dini olduğunu bilmelerine rağmen ona karşı harekete geçmektedirler (Nâsırî, 1985, I: 246).

Yahudi olan Ehl-i Kitap aslında Hıristiyanlığa da karşıdır: "De ki: Ey Ehl-i Kitap! Sadece Allah'a, bize indirilene ve bizden önce indirilene inandığımız için mi bizden hoşlanmıyorsunuz? Oysa çoğunuz yoldan çıkmışlarsınız." (Maide, 5: 59). Bu ayetle ilgili olarak İbn Abbas'tan, bir grup Yahudi'nin Rasulullah (s)'a geldiği, onun hangi peygamberlere inandığını sorduğu o da hepsini sayarken Hz. İsa'yı da belirtince o grubun, "Vallahi senin dininden daha kötüsünü bilmiyoruz." dedikleri nakledilmektedir (Cevzî, h. 1422, I: 562). onlara daha kötüsü şöyle haber verilmektedir: "De ki: Allah katında cezaya çarptırılma bakımından bunlardan daha kötüsünü size haber vereyim mi? Allah, kimlere lanet etmiş ve gazap etmişse; kimlerden maymunlar, domuzlar ve şeytana tapanlar yapmışsa, işte bunların makamı daha kötüdür ve onlar doğru yoldan daha çok sapmışlardır." (Maide, 5: 60).

Ehl-i Kitab'a kendi kitaplarında onlar için indirilmiş olan ve uymaları gereken hükümlere tabi olmaları söylenmektedir: "De ki: "Ey Ehl-i Kitap! Tevrat'ı, İncil'i ve Rabbinizden size indirileni uygulamadıkça bir şey üzerinde değilsiniz. Şüphesiz ki, Rabbinden sana indirilenler, onların çoğunun azgınlığını ve inkârını artıracaktır. Şu halde kâfir olan bir toplum için üzülme!" (Maide, 5: 68). Ne yazık ki, Hz. Peygamber (s)'e indirilmiş olan vahiy onların çoğunun tuğyanını ve inkârını artırır (Beğavi, h. 1420, II: 70) ancak onlar Hz. Peygamber (s)'e ve müminlere zarar veremez. Ayetteki şey ifadesi onların dinlerinin bozulduğunu ifade etmek amaçlı küçültücü bir ifadedir (Zemahşeri, I: 660).

Allahu Teala Hıristiyanların kâfir olanlarına ve Hz. İsa'yı Rableri sanan kesimlerine Rasulullah (s)'ın şöyle demesini istemektedir: "De ki: Allah'ı bırakıp da size ne zarar, ne de fayda vermeye gücü yeten şeylere mi tapıyorsunuz? Oysa Allah işitendir, bilendir. De ki: Ey Ehl-i Kitap! Dininizde haksız yere haddi aşmayın. Daha önceden sapan, birçoklarını saptıran ve yolun doğrusundan uzaklaşan bir topluma uymayın. (Maide, 5: 76-77). Bu ayetlerde kastedilen Ehl-i Kitap İncil ehlidir ve onlardan istenen Hz. İsa'yı sadece Allah'ın kelimesi kabul etmeleridir (Taberi, 2000, X: 486, 487).

Müminler yukarıda belirttiğimiz Ehl-i Kitab'ı muhatap alan ayetleri "ibret almak" ve onların düştükleri hatalara düşmemek için okumalıdırlar.

Beğavî, el-Hüseyin b. Mesud el-Ferra (h. 510), Meâlimu’t-Tenzîl fi Tefsiri’l-Kur'an, 5 c., Daru İhyai’t-Turasi’l-Arabî, Beyrut, h. 1420

Cevzi, Ali b. Muhammed (h. 597), Zadu’l-Mesîr fî İlmi’t-Tefsîr, Daru'l-Kitabi'l-Arabi, 4 c., 3. bs., Beyrut, (h) 1422.

Matüridî, Ebu Mansur (h. 333), Tevilatu Ehl-i Sünne, 10 c., Daru'l-Kütübi'l-İlmiye, Beyrut, 2005.

Nâsırî, Muhammed el-Mekkî (h. 1414), et-Tefsir fi Ehadisi't-Tefsir, 6 c., Daru'l-Garbi'l-İslamî, Beyrut, 1985.

Taberî, Muhammed bin Cerir (ö. 310), Câmiu'l-Beyan an Te’vîli Âyi’l-Kur'an, 24 c., Müessesetü’r-Risale, Beyrut, 2000.

Zemahşerî, Mahmud b. Ömer (ö. h. 538), el-Keşşâf an Hakâiki Ğavamidi’t-Tenzîl ve Uyûni’l-Ekâvil fî Vucûhi’t-Te’vil, 4 c., 3. bs. Daru’l-Kitabi’l-Arabi, Beyrut, h. 1407.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.