Kurgu ise skandal gerçek ise felaket!

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), şikayetlerin artması üzerine geçen hafta evlilik programları yayınlayan 5 kanala ceza kesti.

RTÜK geçtiğimiz hafta 5 kanala evlilik programlarından dolayı ceza kesti. Argo kelimelerin kullanılması, cast oyuncularına yer verilmesi, ahlâka aykırı ifadelerin kullanılması gerekçeler arasında.

* Bir sene önce İzmirli, 20 yaşında güzel bir kız çıkardılar evlilik programına. Ağzı laf yapan bu fettan kız, bir o talibine koştu bir ötekine. Bir Esra Erol'un programında çıktı, bir Zuhal Topal'ınkine. Şarkıcı İsmail YK bile mizansen icabı ona talip oldu. Kız, krizler geçirdi, şarkılar söyledi. Her bölümde yeni birine âşık oldu. Birisiyle tatile bile çıktı. En son ekranda tanıştığı talibiyle gece el ele sokakta dolaşırken görüntülendi.

* Sonra ortalama dindar bir ailenin mazbut kızı görüntüsünde birisini sürdüler ekrana. Aylarca tartıştırdılar. "Evlenmedim, evlenmemiş birini arıyorum" dedi aday ama 8 yıl evli kaldığı ortaya çıktı. Sonra "O benim erkek arkadaşım, aynı evde yaşadık" (lafa bak!) diye kıvırdı! Programda en mahrem şeylerini açıkladı. Tarkan için canlı yayında dövündü, albümünü öpüp ağladı. Bir süre ortadan kayboldu. Estetik yaptırıp ekranlara döndü/rüldü. 40. talibinde programdan aldılar. Son olarak da evlilik programı yapacağı haberlerini yaydılar.

* Bir diğeri talibini ailesiyle tanıştırdı. Birlikte gezdiler tozdular. Bir ay sonra da "Yerini yurdunu bilmiyor, işsiz güçsüz" diyerek damat adayını terk etti.

* Bir başkasının durumu daha felaketti. Taliplileriyle görüşürken kanal çalışanlarından birinden hamile kaldığı iddia edildi.

Bütün bu adayların hepsi de maalesef başörtülüylü

Yaşananlar kurgu ise skandal. Gerçek ise tam bir felaket! Çünkü kahramanlar ne başörtülü olmanın sorumluluğunu ne de o sorumluluğun yüklediği dindarlığın ağırlığını taşıyor.

Oysa o başörtüsü için çok bedeller ödendi bu ülkede. Ama şimdi reyting uğruna ucuzca harcanıyor. Ve işin ilginci bu ucuzluğa millet prim veriyor.

28 Şubatçılar, sahte şeyhler ve mağdur Fadimeler üretmişti. Bilselerdi millet böyle çözülecek, yaparlardı bir izdivaç programı, koyarlardı ekrana bir iki boyalıyı. Aynen yukarıdakiler gibi...

Yedirmeyiz dedik yedirdi

İspanya, millî takımımızın kalesine golleri tespih tanesi gibi bir bir dizerken ve Fatih Terim tercihleriyle bütün ülkeyi üzerken millet alkış mı tutacaktı? Elbette hayır. Maç gecesi TRT'ye konuk olan Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil de öyle yaptı. Terim'e ve takıma sitem etti.

Sen misin hazretlerini eleştiren? Terim bu yüzden TRT’ye, TRT de Şimşirgil'e ambargo koydu. Kanal Serdar Tuncer'in sunduğu Ramazan Sevinci programına katılacağını anons ettiği Şimşirgil'i son gün programdan çıkardı.

Pes doğrusu... Hem devlet kanalına ambargo koymayı kendine hak gören Terim'e, hem Terim'e sessiz kalan TRT'ye, hem de ağırlığını koymayan Serdar Tuncer'e…

Geçen hafta bir ilahiyatçının sözlerinden dolayı Tuncer ve TRT hedef alınmış biz de "Serdar Tuncer'i yedirmeyiz" diye yazmıştık. Ne var ki Serdar Tuncer, Ahmet Hoca’yı yedirdi. CNN Türk’e gösterdiği duruşun en azından yarısını burada da beklerdik.

Bir liralık değeri yok

Çilem Doğan, geçen sene kendisini fuhşa zorladığını iddia ettiği kocasını öldürdü. Kadını bir anda kahraman ilan ettiler. Ve Çilem bir yılını doldurmadan 50 bin lira kefaletle serbest bırakıldı. İki haftadır Türkiye onu konuşuyor. Yok ilk işi soyadını değiştirmek olmuş, yok evinde sabaha kadar sevinçten uyuyamamış, yok cezaevinde mevlid okutmuş… Bir sürü hikâye. Türkiye’de mağduriyetinizle gündemde kalmanız için ya ayrılıkçı Kürt, ya militan Alevi ya marjinal solcu Türk olmanız, ya da bu tür insanların desteğini almanız gerekiyor. Bunların dışındaysanız ağzınızla kuş tutsanız sizinle ilgilenmezler. Mesela geçen hafta İstanbul Maslak’ta tuvalet bekçisi Fırat Karavil 1 lira tuvalet parasını istediği için zengin restoran sahibinin oğlu tarafından öldürüldü. Ama kimsenin ilgisini çekmedi. Çünkü o cübbeliydi ve sakallıydı… Oysa mağduriyetse onda âlâsı vardı. Hak arama mücadelesiyse bundan ötesi olmazdı. Bir günde unutuldu adam.

Habere bak habere!

Cumhuriyet gazetesi orijinal bir haber yakalamış! İstanbul Adliyesi cuma günü camiye dönmüş. Hakim ve savcılar bodrum kattaki mescitte Kur'an-ı kerim dinlemiş. Hem de haremlik selamlıklarmış. Kur'an-ı kerimin zaten öyle dinlendiğini bilmeyince ve düşmanlık ettikleri dinin gereklerinden haberleri olmayınca böyle kendilerini rezil ederler işte. (Sahi adliyenin yanına bir cami şartmış! Bakın millet mescide sığmıyor.)

Kaynak: Türkiye gazetesi

Medya Haberleri

Ölünce Beni Kim Yıkayacak? Afişlerinin Gizemi Çözüldü
Ebru Şallı’nın eşi Uğur Akkuş’a uzaklaştırma kararı
Diyarbakır'da Çekilen 'Cintihar' Filmi Vizyona Giriyor
Konya'da Şubesi Olan Selin Ciğerci'ye Yurtdışı Yasağı
Mahsun Kırmızıgül’ün annesi son yolculuğuna uğurlandı