Milletçe ölüm kalım Savaşı verilmektedir. Ulusal hazırlıkların yoğunlaştığı sıralarda Konya halkının erkekli kadınlı, Gelinlik kızların bu milli galeyana canı gönülden iştirak ettiklerini Tarihi kayıtlardan öğreniyoruz. Bu günün anısına Konya halkının maddi ve manevi yardımları ile ve fedakarlıklarını anımsayacağız bu günkü yazımızda..
Yunan İşgal kuvvetleri yurdumuzun dört bir yanından saldırıya geçmiş anavatanımızın kucağında bizi yok etmeye gelmişler. İzmir, Manisa, Uşak Afyon ellerine geçmiş, gözleri Akşehir ve Konya’da…
İşte o safhada o karanlık günlerin aydın Konyalı kadınları harekete geçerler. Dualar ve tekbirlerle ahaliden gönüllü yardım toplamışlardır. Gelinlik kızların, gelinlerin, sandıkları açılmış bohça bohça ne varsa, kollarındaki bilezikleri dâhil Çamaşır Çorap, Fanila, Don, Çarık ne varsa binlerce Denk Balya Hurç hayvanlarla arabalarla orduya yardım malzemesini Hükümet meydanına getirerek Ordu mensuplarına teslim etmişlerdir.
Bu günlerin birinde Tarihin altın kalemle yazdığı mutlu bir olay cereyan eder. Bir Anne yanına alıp getirdiği on yedi yaşındaki bıyığı yeni terlemiş oğlu Ahmedin yanında kucağındaki çocuğu ile gelinini ordu mensuplarının yanına getirir teslim eder. Kıbleye döner, açar kollarını havaya büker boynunu başlar ALLAH’A yalvarmaya.
Ya Rabbi üç çocuğumu tevhid uğruna şehit verdim. Vatanı sana emanet ettik. Bizi düşman çizmezi altında ezdirme. Dördüncü oğlum Ahmed’im de sana emanet, dedikten sonra secdeye yere kapanır oğlu Ahmed’e son nasihatini yapar. Ve der ki: Oğlum sen de dördüncü şehidim olabilirsin. Eğer doğacak çocuklarımızın babaları belli olacak bu BAYRAK dalgalanacak, bu ezanlar okunacak ise canla başla savaşacaksın Emdirdiğim sütü helal ettim. Ve Ahmed’in elinden tutar alnından öper ordu mensuplarına teslim eder.
Toplanan yardımları Hükümet Meydanı almaz. Alaaddin ve İplikçi Camii geçici olarak ibadete kapatılır. Odun ateşi ile çalışan Tiren Akşehir ile Konya arasında gece gündüz çalışır cepheye cephane ile birlikte yardım malzemelerini taşımaktadır.
Bu gelişmeler üzerine devamlı Konya ile temas halinde olan Gazi Mustafa Kemal Paşa karargâhından zerrat-ı cihanı dize getiren şu ölümsüz şu emri Baş Komutan İsmet İnönü’ye telgrafla bildirir.
ORDULAR; İLK HEDEFİNİZ AKDENİZDİR İLERİ…
Ötesi malum…