Bilindiği gibi Hicri takvime göre Rebiülevvel ayının 12. gecesi Mevlid Kandili…
Yani Peygamber Efendimizin doğum günü…
Mevlid Kandili gün ve gecelerinde Peygamber Efendimiz anılır ve O’nun örnek hayatı anlatılır.
1989 yılından beri, Mevlid Kandili’nden ayrı olarak, Kutlu Doğum haftası da kutlanmaya ve Efendimiz, bu hafta içinde de anılmaya başlandı.
Mevlid Kandili, 1989 yılında Efendimizin miladi doğum günü olan 20 Nisan’a denk gelince, o hafta Kutlu Doğum Haftası ilan edilerek kutlanmaya başlandı.
Kutlu Doğum Haftası, 1994 yılından itibaren de 14 – 21 Nisan olarak sabitlendi.
Hicri takvim, Miladi takvime göre her yıl 10 gün önce geldiği için, aradan geçen seneler, bu iki etkinliği tarih olarak birbirinden tamamen ayırmış oldu.
Mesela bu yıl, Kutlu Doğum haftası her yıl olduğu gibi Nisan ayında kutlandı ama Mevlid Kandili yani 12 Rebiülevvel gecesi, 30 Kasım – 1 Aralık gecesine denk geliyor.
Şu gerçek ki her iki etkinlikte de Peygamber Efendimiz anılıyor, O konuşuluyor, O’nun anlatıldığı programlar yapılıyor, konferanslar veriliyor.
Mevlid Kandili’nde yapılan anma sadece bir geceye mahsus, Camilere hapsolmuş olarak yapıldığı için verimi de o oranda düşük oluyor.
Kutlu Doğum Haftası olarak kutlanan programlar, Camilerin dışına taştığı ve resmi zevatın da ilgi göstermesi ile daha büyük kitlelere ulaşma imkânı verdiği, üstelik 1 hafta boyunca devam ettiği için verimi ve faydası da daha fazla olmaktadır.
Kesin bir bilgi midir değil midir bilmiyorum ama Kutlu Doğum Haftasını paralelciler başlattı gibi bir nedenle karşı çıkmak bana göre yersizdir.
Netice de Peygamber Efendimiz anılmaktadır ve de o paralelciler artık tarihin çöp sepetine atılmıştır.
Diyanet İşleri Başkanlığı, Kutlu Doğum Haftasını bu nedenden dolayı iptal etti ise yanlış yapmıştır.
Peygamber Efendimizin bir hafta boyunca anıldığı, anlatıldığı, konferans ve sempozyumlarda konuşulduğu o haftanın faydası mı yoksa zararı mı söz konusudur?
Buna karşı çıkanlar varsa zararını da ortaya koymak durumundadırlar.
Geçmişte paralelci, bugün FETÖ’cü denilen grup, bugüne kadar Efendimizi hep istismar etti, O’nun adını kullanarak servetlerine servet kattılar.
Yüce Allah’ın en güzel örnek gösterdiği Efendimiz, istismardan kurtarılarak, samimi olarak ve hakiki anlamda anılmaya ve anlatılmaya başlandı ise bundan neden rahatsızlık duyuluyor ki?
*** *** ***
TV’lerdeki dizilerin ve programların birçoğu, bizim inancımıza, ahlâk yapımıza, örf, adet ve geleneklerimize, tarih ve töremize maalesef uygun değil.
Çok sayıda TV kanalında boy gösteren evlilik programları da bunlardan biri…
İlk bakışta, bir aile yuvası kurma faaliyeti gibi algılanan bu programların içeriğine bakıldığında hiç de öyle olmadığı anlaşılıyor.
Bir kere bu programların amacı, sandığımız gibi iyi bir evlilik ve güzel bir aile oluşturmak falan değildir.
Amaç sadece reytingdir.
Programdaki kişilerden bazılarına reyting için maaş bile veriliyormuş.
Reyting uğruna, bizim bütün kutsal ögelerimiz, mânevi değerlerimiz kurban ediliyor.
Aylarca hatta yıllarca aynı yerde tutulan ve bir gün biri ile başka bir gün diğeri ile birinin bıraktığı başkası ile sarmaş dolaş gezip tozan o insanların bu halleri ekranlardan yansıtıldıkça, bu davranışlar toplumda normalleşmektedir.
Böylece kutsal aile yapımız zedelenmekte ve gençlerimiz zehirlenmektedir.
Geçtiğimiz günlerde bu programların yayından kaldırıldığını öğrenmiş ve çok mutlu olmuştuk.
Ancak işin aslı öyle değilmiş.
Yayından kaldırıldığı söylenen evlilik programlarına yaptırım uygulanacakmış.
Yaptırım denilen herhalde para cezasıdır.
Bu programları yapanlar o cezaya çoktan razı…
Zira, onların bu yolla kazandığı para, ödeyecekleri cezadan kat kat fazla.
Sadece evlilik programları da değil, bütün TV programları ve diziler gözden geçirilerek, iyice incelenerek, bizim ahlâk anlayışımıza ve inancımıza uygun olmayanlar mutlaka yayından kaldırılmalıdır.
RTÜK bunun için var değil midir? RTÜK üyelerinin en baştaki görevi bu olmalıdır.
Görevlerini yapmıyorlarsa, yapacak olanlar getirilmelidir. Nihayet bunları Meclis seçiyor.
Hem bu milletin sırtından milyarlar alacaksın, hem de milletin inancına ters, gençlerimizin ahlâkını bozan programlara göz yumacaksın, onay vereceksin. Olmaz öyle şey…
Sağlıklı ve mutlu yarınlar efendim.