12 Rebîu’l-Evvel 1433. Evrensel elçi, son peygamberin doğum yıldönümü. Aslında her kutlu doğum, O’nun ümmetinden olan bizlerin yenilenme fırsatı olmalıdır. Şöyle ki:
Allah’a ve Rasülüne inanıyoruz, bu iman bize hangi sorumlulukları yüklüyor?
Bu imanın sahih bir iman olması nelere bağlıdır?
Bu konuda yalnızca inanıyorum demek yeterli midir?
Allah ve Rasülünü ne kadar tanıyoruz, Onu ne kadar seviyoruz, bu sevgimizin ispatı nedir?
Allah’ın Rasülünün hadislerini, sünnetini ne kadar tanıyoruz?
Biz Ona ne kadar benziyoruz, O’nu ne kadar izliyoruz ve bizler O’na ne kadar yakışıyoruz?
Bizler Ondan, Onun bize getirdiklerinden razı mıyız? Razı isek bunu nasıl ortaya koyuyoruz?
Peki, O bizden razı mıdır?
Elbette Kutlu Doğum, yalnızca Rebîu’l-Evvel yahut Kutlu Doğumun gerçekleştiği Milâdî aylardan Nisan aylarında Peygamberimizi hatırlamakla, bu vesileyle birkaç saatlik mevlid, vaaz, ibadet programlarıyla geçiştirilmemelidir. Kutlu Doğum bizim hayatımıza yeni doğumlara vesile olmalıdır. Müminlik ve Müslümanlığımız bakımından yenilenmemize vesile olmalıdır. İmanımızın artmasına, kuvvet bulmasına; İslam’ımızın güzelleşip gelişip serpilmesine vesile olmalıdır.
Bu vesile ile sizlerle paylaşmak istediğim üç ayete dikkatlerinizi çekmek ve bu ayetler üzerinde derinlemesine düşünmemizin gereğini vurgulamak istiyorum. Ayetlerin her üçü de andolsun ki ifadesiyle başlıyor. Yüce Rabbimiz, önemine vurgu yapmak için, bu konudaki kulların sergilediği/sergileyeceği ihmalkârlıkları çok iyi bildiği için onları bu konuda uyarmak için yeminle sözlerine başlıyor:
And olsun ki Allah, inananlara, ayetlerini okuyan, onları arıtan, onlara kitap ve hikmeti öğreten, kendilerinden bir peygamber göndermekle iyilikte bulunmuştur. Halbûki onlar, önceleri apaçık sapıklıkta idiler. (3164)
And olsun ki, içinizden size, sıkıntıya uğramanız kendisine ağır gelen, size düşkün, inananlara şefkatli ve merhametli bir peygamber gelmiştir. (9/128)
And olsun ki, sizin için, Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı çok anan kimseler için Rasulullah en güzel örnektir. (33/21)
Yemin vurgusuyla başlayan bu ayetlerde ilk etapta şu hususlar dikkatlerimizi çekmektedir:
Yüce Allah’ın, insanlara peygamber göndermesi, O’nun en büyük lütuf ve nimetlerindendir. İnsanlara düşen, bu nimetin farkına varmak, onun kıymetini bilmek ve bu nimete karşılık layığıyla O’na şükretmektir.
Yüce Allah’ın insanlığa en büyük armağanı olan Peygamber, Yüce Yaratıcı ile insanlar arasında iletişimi gerçekleştiren elçidir. O, Yüce Rabbimizin mesajını insanlara ulaştıran, açıklayan ve onların nasıl anlaşılıp yaşanmasını bizzat gösteren kimsedir.
Peygamberimiz, insanlara ve özellikle inananlara son derece düşkün şefkat ve merhamet önderidir. Onun tüm çırpınışları insanlık içindir. O varlığını Yüce Allah’a ve O’nun kullarına adamış bir vakıf insanıdır.
Peygamberimiz, her zaman ve her yerde, her konuda, hepimiz için en güzel örnektir. Onun bu örnekliğinden Allah ve Ahiret inancı olan, Yüce Allah’ı sürekli hatırlayan kimseler istifade edebileceklerdir.
İnsanlığa peygamber gönderen Yüce Allah’tır. Bu yüzden peygamber, Rasülullahtır. Bu gerçek, Yüce Allah’ın peygamberine sahip çıkışına ve Ona karşı sergilenen tavırlara seyirci kalmayacağına işarettir. Zira Allah’ın peygamberine itaat, doğrudan Allah’a itaattir. Allah’ın peygamberine saygısızlık da doğrudan Yüce Allah’a saygısızlıktır. Peygamberi sevmek ise Allah’ın sevgisini kazanmanın temel sebebidir.
Salât ü selam her türlü ihtiram O kutlu elçiye ve O’nun yolunu izleyenlere olsun!