Uyumuşum ne kadar uyuduğumu bilmeden.
Rüyamda canım acıdı. Yatmadan önce düşüncelerimi durduramayışımdan belki. Sağa sola dönüp durdum. Acıdı canım hem de çok. Yol meşakkatliydi. O benden önce uyanmıştı. Kafam hala karışık. Yol önümde uzun ve yokuş görünüyordu.
Kapımı çalan ve canı acıyanları hatırladım. Ben de anlatırdım onlara. Yol meşakkatli diye. Bunu söylemekten korkardım da. Ümitsizliğe düşmelerinden endişe ederdim. Gerçek buydu oysa. Gerçekte emniyet vardır derdim. Emniyet gerçektedir. Sizi kandıramam. Söylendiği kadar kolay değilmiş meğerse. Herkesin kendi yolu kendine meşakkatliymiş. Yolumuz Kılavuzuma ne kadar aşılır görünüyorsa bana da o kadar zor görünüyordu. Onun bildiği benim bilmediklerimden dolayı.
Piri seçip ona teslim oldun mu,nazik ve tahammülsüz olma, balçık gibi gevşek ve sölpük bir halde bulunma. 1/2979
Biraz sertçe söylendi söz. Kafamı kaldırıp baktım ve devam dedim.
Ben de söylerdim gelenlere. Bana güvenmelisin. Zor gibi görünmekle birlikte kolaylaşacak. Hemen her can acıyışında feryat etme derdim. Kedi gibi her kuyruğuna basılınca miyavlama. Çoğu zaman kızarlardı. Güvenenlerse susardı. Belki çaresizliğinden. Belki de sezgilerinden. Ancak zaman alırdı güvenme işi. İnsanın kendisini bir başkasına açması. Tanımadığı bilmediği birisinin karşısına geçip soyunması. Soyunma dedimse, ruhunu soyup göstermesi. Gerçek bir cesaret işi derdim. Bu cesareti göstermeye niyetlenmek zaten düzelmeyi, istediklerine ulaşmayı ruhu sağlamlaştırıp güçlendirmeyi sağlayacak baş işaret. Bunu yapabildiğine göre bir şekilde benimle ya da bir başkasıyla mutlaka yolculuğun nihayet bulur endişelenme derdim.
Her kes başarı ister. Fakat bunun için pek az kimsede sebat vardır. ( Ali bin Ebu Talip) Başarı için sebat gerekiyor. Dayanma gücü. Şartlar ne olursa olsun. Her canı yandığında miyavlayanlardan hoşlanmıyorlar. Kendi haline bırakıveriyorlar. Bazen de bırakmıyorlar. Onda o potansiyeli gördülerse. İyice acıtıyorlar canını. Ta ki yola gelene kadar. Dedi ki:
Gelelim kendi halimize, kendimizle çelişen halimize. Gerçekle güreşen halimize. Neyi tercih ettiğimizi bile bile mızmızlanan bize.
Her zahmete, her meşakkate kızar, kinlenirsen cilâlanmadan nasıl ayna olacaksın? 1/2980
Hikaye edilir ki. Kazvin diye bir yer vardı. Kazvinlilerin de dövme yaptırmaları meşhurdu. Vücutlarına kol ve omuzlarına kendilerine zarar vermeden iğne ile mavi dövmeler döğdürürlerdi. Kazvinde bu yüzden dövme ustaları boldu. Ustalıkları da meşhurdu. Bir gün bir Kazvinli ustanın yanına gidip bana bir dövme yap fakat canımı acıtma dedi. Usta söyle yiğidim ne döveyim dedi. Kükremiş bir aslan resmi yap dedi. Talihim aslandır. O yüzden aslan olsun. Vücudunun neresine döveyim deyince usta. Şöyle iki omzumun arasına olsun dedi Kazvinli. Ama görüyüm seni şöyle adamakıllı olsun. Usta iğneyi saplamaya başlayınca. Bağırdı Kazvinli aman usta ne yapıyorsun canımı acıttın. Usta aslan yap dedin ya yiğidim dedi şaşkın. Tamam dedim doğru neresinden başladın aslanın. Kuyruğundan dedi usta. Kuyruk dedin de kuyruk sokumum sızladı acıdan, boğazım daraldı, nefesim kesildi, bırak kuyruksuz olsun, iğne acısından fenalık geldi bayılacağım. Usta bu kez aslanın bir başka yerini kendi usulünce iğne ile yine dövmeye başladı. Yine feryat etti bizimki. Bu kez nereyi yapıyorsun usta. Kulağını dedi kızgın usta. Bırak kalsın kulağı kulaksız olsun. Usta yine ve bu kez başka bir yerini dövmeye başladı. Yine aynı şey. Aman usta öldüm bittim mahvoldum acıdan. Burası neresi? Karnı azizim dedi, dişlerini sıkarak karnını kazıyorum aslanın. Fena acıyor, iğneyi bu kadar çok batırma bırak karınsız olsun, deyince Kazvinli. Ustanın parmağı ağzına gidip uzun bir müddet orada kaldı. Sonra attı iğneyi yere. Kalk kardeşim kalk oradan dedi. Kalk başlatma dövmene de sana da aslanına da. Ne hale düşürdün beni. Kuyruksuz, kulaksız, karınsız aslan mı olurmuş, yürü git yoluna. Kovdu Kazvinliyi.
İşte bizim halimiz. Kuyruksuz, kulaksız,karınsız aslanlar istiyoruz. Hem yola gitmek isteriz hem yorulmayalım. Hem işimiz olsun hem çalışmayalım. Hem sınav kazanalım isteriz hem ders olmasın. Hem evimizin reisi olalım saygı görelim hem sorumluluk almayalım. Hem kocamız bizi sevsin hürmet etsin hem ev işi olmasın. Hem herkes bizi sevsin önemsesin hem fedakarlık tahammül olmasın. Hem anne babamızın gözüne girelim hem de bakkala ekmek almaya başkası gitsin. Hem amirlerimizin gözüne girip terfi edelim hem de işleri başkası yapsın. hem ilişkilerimiz güçlü olsun hem yatırım yapmayalım. İsteriz de isteriz emek vermeden. Emek olmadan yemek isteriz. Kuyruksuz kulaksız aslan isteriz.
Olmaz mı? derlerdi, Bir kolayı yok mu?
Kuyruğa girmek istemeyiz. Kolay yoldan kazanmak isteriz. Torpil ararız. Kayırılmak isteriz. Kuyruksuz kulaksız aslanlar ülkesi.
Hayır, ümitsizlenme, sevin o, feryada erişen Tanrıya feryat et! 1/3252
İkiye ayrılanlardan birisi olmak gerekti. Ya çözen, çözümün bir parçası olan. Ya da şikayet eden.
Bak sevinenlere. Bak kazananlara. Sona ulaşanlara. Hepsi bu uykusuzluk yolundan geçtiler. Cefa yolundan. Piştiler de lezzetlendiler. Bir an evvel evimize ulaşmak istiyorsak konaklarda menzillerde oyalanmaya vakit yok. Mızmızlanma zamanı değil. Şikayet zamanı hiç değil. Yükünü al yola devam.
Çalışma yolunda ayağı kırılana derhal Burak geldi ona bindi1/1073
Sevgili, bu divaneliği, bu perişanligi sever. Beyhude yere çalişip çabalamak, uyumaktan iyidir. 1/1819
Padişah olan; işsiz, güçsüz degildir. hasta olmiyanin feryad ve figan etmesi, şaşilacak şeydir 1/1820
Bu yolda yolun, tırmalan, son nefese kadar bir an bile boş durma! 1/1822
Bu bulutlar, çalışıp çabalar, buğday bitirirler. Halk onu pişirip bal gibi tatlı bir hale koyar. 1/3734
www.pozitifdegisim.com