Lise müdürü müsün?

Memleketi Kurtaran Adam

Atatürk Kız Lisesi olarak bilinen, şimdilerde Selçuklu Atatürk Lisesi olarak karışık eğitim verilen lisemize çok yakınız gazete olarak. Tüm eğitim kurumlarımızda olduğu gibi burada da Pazartesi ve Cuma günleri bayrak törenleri yapılıyor. Hem de ne bayrak töreni! Bulunduğumuz bölge yani Tarla Mahallesi sakinleri için işkenceye dönüşmek üzere bu törenler. Nasıl mı? Anlatayım…

 

Efendim hepimiz öğrenci olduk, biliriz… Tören öncesi haylazlıklar, sıraya geçivermeme, yanındakilerle konuşma vesaire. Askerde de aynı içtima haline devam ederiz. Ne kadar büyürsek büyüyelim bu törenlerde illa birileri zorla hizaya sokar bizi. Bu okulumuzda da öğrenciler susup bir an evvel hizaya geçivermiyor ki, eline mikrofonu alan biri -sanırım okulun müdürü- bağırıp çağırıyor öğrencilere. Hakaretler ediyor, aşağılıyor. Öğrenciler alışmış, vurdumduymazlığa veriyorlar zannımca, ama bizler bu okulun civarında çalışmak, yazmak zorunda olan bizler…

Perişan oluyoruz…

 

Bu mikrofonla bağırıp çağıran, etraftaki hiç kimseden çekinmeyen ve herkesi rahatsız ettiğini bir türlü anlamayan eğitimci kardeşim, senin bu yaptığın ne eğitmeye ne de öğretmeye sığar. Düpedüz canavar yetiştiriyorsun. Amirlerini dinlememeyi, aşağılanmayı, hor görülmeyi alıştırıyorsun öğrencilere. Sana öğrenciyken böyle davranılmış olabilir, bu ne şu anki öğrencilerin ne de bizim suçumuz. Bu senin gibi gördüğünü gösteren kafaların suçu…

Lütfen…

 

Artık bu mikrofonla bağırıp çağırma işine bir son ver. Okulun bahçesi etrafa göre oldukça basık ve kapalı. Mikrofonsuz konuşsan da duyulur. Niye gerek duyuyorsun bu alete. Hem öğrenciler seni dinlemek istemiyorsa bu senin kusurun. Zorla kulağına soktuğunu zannettiğin emirlerin, bağırıp çağırmaların öğrenciliğini bitireli 20-30 sene olmuş bizleri üzüyor. Okul kapısında uzun diye saçımızı kesip ağlatan, geç kaldın diye milletin önünde tek ayaküstü durdurup gururumuzu ayaklar altına alan, kişiliğimizin bozulmasına ve ilelebet kendilerine kin duymamıza vesile olan öğretmen demeye dilim varmıyor, eğitim memurlarını hatırlatıyor.

 

Konuşana tokat, soru sorana hakaret, koşana tekme, tipini beğenmediğine kırık not, saçı uzuna makas, babası zengine iltifat, yakışıklıya incelik, köyden gelmişe hor bakma…

Bunları biz yaşamıştık, çocuklarımızda mı yaşayacak? Ne olur beni dinle ve bugünden itibaren kendine çeki düzen ver. Artık senin sesini duymak istemiyorum. Öğrencilerin oyun sesleri, bağrış çağırışları seninkinden iyi geliyor…

Adliye çalışanlarının da senden şikâyetçi olduklarını duydum. Bu yazım savcı ve hâkim kardeşlerimin de belki sana direkt söyleyemedikleri hususlar. Onların da sesi…

Lütfen…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.