Son zamanlarda kamuoyunda çok fazlaca gündeme gelmeye başlayan bir sorun var: liseli terörü.
Türkiye’nin neredeyse tüm illerinde kaygı verici bir sorun haline gelen liseli geçlerin hali, üzerinde epeyce konuşulması gereken çok önemli bir konudur. Gün geçmiyor ki, bir bıçaklama, silahla saldırı haberi medyaya yansımasın. Liselerde meydana gelen olaylar, artık sıradan bir hale gelmiş durumdadır.
Peki, bu durum daha büyük sorunların habercisi değil midir? Bu konuda yetkililer gerekli tedbirleri alıyorlar mı? Ya da almak için bir çabaları var mı? Bütün bu sorulara gönül rahatlığı ile evet diyebilmenin pek de mümkün olmadığını düşünüyorum.
Geçtiğimiz ay malum Ramazan ayı idi. Bir aile dostumuzun iftar daveti sonrası teravih namazı için yakınlarındaki bir camiye gittik. Teravih namazı çıkışında lise çağındaki gençlerin birbirlerine “Polat” “Çakır” ve “Memati” diye hitap ettiklerini duyunca, işin nerelere kadar vardığını düşünmeden edemedim. Geçtiğimiz yayın sezonuna “Kurtlar Vadisi” dizisi damgasını vurmuştu. Hakikaten de öyle olmuş. Öyle bir damga vurmuş ki, bir sürü sorun ortaya çıkmış. Daha hayatlarının başlangıcında olan delikanlılar, birbirlerini bu dizide geçen karakterlerle özdeşleştirmişler.
Türkiye’nin geleceği olarak gördüğümüz gençlik, böyle amaçsız bir şekilde yetişmemelidir. Dizilere göre hayatlarını tanzim eden, her gece sosyetenin nerelere takıldığı, kiminle beraber olduğu ile yatan ve kalkan bir gençlik, bu ülkeyi muasır medeniyetin üzerine çıkaramaz.
Lise çağındaki çocuklarımızın, cebinde tabanca ve bıçaklarla dolaşarak her gün bir olay çıkarması çok önemli bir sosyolojik sorundur. Bu konuda etraflıca araştırmalar yapılmalıdır. Böyle bir ortamda kaliteli eğitimden söz etmek mümkün değildir. Hocasına bıçak çeken, kendince onlara ceza veren, yaralayan hatta öldüren bir öğrenciden kime ne hayır gelebilir ki?
Elbette eğitim sisteminde de bir sürü araz vardır. Her şeyden evvel, sınıf geçme sisteminin yeniden ele alınması gerekmektedir. Şimdilerde neredeyse sınıfta kalma diye bir durum ortadan kalkmıştır. İlk ve orta öğretimde sevgi ve saygı azalmıştır. Öğrenci, öğretmenine sevgi ve saygı göstermez bir hale gelmiştir.
Bir milletin gelişmesi için eğitiminin en üst seviyede olması en temel şarttır. Eğitim olmadan hiçbir şeyi halledebilmek mümkün değildir. Bu bakımdan eğitim aslına bakılırsa stratejik bir konudur. Geniş ve sağlam kültürlü insan yetiştirmek, iyi bir eğitimden geçer. Devletin eğitimde meydana gelen aksaklıkları hızlı bir şekilde rehabilite etmesi gerekmektedir. Dizilere göre hayatlarını şekillendirmeye çalışan gençlerin bu halini iyi etüt etmek gereklidir. Lise çıkışlarında mafyalaşan, çeteleşen çocukları mutlaka görmezden gelmemek gerekmektedir. Elbette uyuşturucu ile mücadele etmek, vazgeçilmez bir konudur. Bu tür konularda herkesten önce anne babalara çok büyük görevler düşüyor.
Şunu söylemeliyim ki, bir çocuğa anne ve babası şayet Allah’ını, dinini, manevi duyguları, vatanını milletini sevmeyi, iyilik yapmanın ve vicdan sahibi olmanın her zaman önemli olduğu bilincini verir ve ona helal lokma yedirirse, memlekete hayırlı bir fert yetiştirmiş olur.
Sonuç olarak, liselerde büyük bir sorun vardır. Bu sorunun çözümü için kendisine sorumluluk düşen her kişi veya kurum, vakit kaybetmeden çözüm üretmeli ve bir an önce uygulamaya geçilmelidir.