Bu sene sekizinci sınıfa başlayacak olan öğrencilerimizde tatlı bir heyecan varken, ebeveynlerde de ayrı bir telaş sezmekteyiz. Bu telaş, stres düzeyine ulaştığından olsa gerek birçok soruyu da beraberinde getiriyor..!
*Çocuğum yeterli düzeyde sınava hazırlanabilecek mi?
*Öğrenim gördüğü okul, sınav için yeterli bir eğitim verebilecek mi?
*Derslerle ilgili hangi kaynakları kullanmalıyız ?
*Süreç içerisinde nasıl bir yol izlemeliyiz?
Peki; ebeveynleri de sınava hazırlatan, onları da yarıştıran LGS, acaba öğrencilerimizi hakkıyla seçebiliyor mu?
Bu sınav sisteminin artıları eksileri nelerdir?
Eksik olan ve adil olmayan yönleri var mıdır?
LGS'nin en adaletsiz tarafı branşlar arasındaki soru ve katsayı dağılımlarıdır. Türkçe, Fen Bilgisi ve Matematik derslerinde 20 soru hazırlanırken, bu derslerin kat sayı çarpını da 4 olarak alınmaktadır. İngilizce, T.C. İnkılap Tarihi ve Din Kültürü derslerinden 10 soru hazırlanıyor ve kat sayı çarpanı da 1 olarak alınmaktadır. Yani kat sayısı düşük bu üç dersin bütün soruları 8 Türkçe sorusuna denk gelmemektedir. Bu durum, öğrencilerimizin dersleri ikiye ayırmasına neden oluyor: "Önemli ders!" "Önemsiz ders!" En tehlikeli olanı da yaptığı yanlışları "büyük", "küçük" hata olarak isimlendiriyor.
Dersin "önemli " yada "önemsiz" olması göreceli olarak tartışıla bilinir fakat öğrencilerin böyle bir ayrıma gitmesi geleceğimiz açısından üzücü ve endişe verici bir durumdur.
"Önemsiz" diye tabir edilen derslerin önemsenmemesi ise ileride bazı duyguların eksik kalmasına, bazı değerlerin kaybolmasına izin veren yeni bir neslin ortaya çıkmasına mahal verecektir.
MEB diğer derslere daha çok önem veriyorsa en azından "önemsiz" diye yorumlanan derslere sınavda yer vermese daha büyük fayda sağlayacaktır. En azından "önemli" ve "önemsiz" muhabbetini ortadan kaldıracaktır. Hem de sınav kaygısını bu derslerden kaldırmış olacaktır.
Bu durumun ne gibi sorunlara sebep olacağını branş branş analiz edelim:
Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin öğrenci gözünde önemsiz ders ya da önemsenmeyen ders olarak görülmesi en büyük sorunumuzdur. Öğrencilerimizin bilinçaltına dolaylı olarak bazı negatif mesajlar yollanmaktadır.
Bunlardan en önemlisi "Ahlak duygusunun ve bu derste geçen manevi kazanımların çok önemli olmadığıdır!"
İlk okuduğumuzda "ne alaka?" diyeceğimiz bu cümlenin aslında günümüz gençlerinin en büyük sorunu olduğunu unutmayınız. Toplumumuzun değer yargılarını arttırmak, geleceğe aktarmak ve özümsenmesini sağlamak için birçok dersimizin içine değerlerimizi yedirirken LGS'de ortaya çıkan bu istem dışı mesaj yapılan bütün çalışmalara gölge düşürmektedir. MEB'in elbette ki böyle bir düşüncesi yoktur. Fakat alınan kararların dolaylı olarak olumsuz sonuçlar doğurabileceğini de göz ardı etmemelidir.
Mehmet Akif Ersoy ne güzel demiş: " Tarihi 'tekerrür' diye tarif ediyorlar. Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?"
Öğrencilerin gözünde basitleşen bir tarih dersinden nasıl ders alabiliriz? Cephede omuz omuza mücadele aşkını nasıl verebiliriz.
Önemli bir hususta LGS' de sadece yoruma dayalı sorulan, sınavda belirleyiciliği olmayan sorular yok mu..!
Sürecin başından sonuna kadar emek emek hazırlanan bir öğrenciyle, hiç hazırlık yapmayan bir öğrenci aynı puanı alabiliyor.
Şimdi size soruyorum: "Siz olsaydınız tarihi dikkate alıp çalışır mıydınız? "
Bugün bazı akademisyenlerin en büyük sorunu yabancı dil öğrenimi. Alanında büyük araştırmalar yapan, üst düzey çalışmaları olan akademisyenlerimizin büyük bir kısmı yabancı dil sınavlarında istenilen başarıyı gösteremediğinden alanında yükselemiyor. Bizlerin akademik kariyer yapmasına engel olan yabancı dil bu kadar önemliyse neden öğrencimizin gözünde bu ders basitleştiriliyor?
"Önemli " olarak adlandırılan derslerin kat sayısının fazla olması, soruların zor ve sınavın belirleyicisi olması, öğrencilerin gözünde bu derslerin daha da büyümesine neden olmuştur. Bu durum velilerin strese girmesine, zihinlerde birçok soru işaretinin oluşmasına neden olurken "Dershanelere ihtiyacı azaltacağız" söylemiyle de çelişen bir durum ortaya çıkarmıştır.
Bu sınavın hiç mi olumlu tarafı yok ?
Tabii ki de var,
LGS'nin en olumlu yönü ise sayısal alanda donanımlı öğrenciler yetişmesini sağlamasıdır. Bu durumun sayısal derslere giren lise öğretmenlerinin dertlerine derman olduğu kanaatindeyim. Artık analitik düşünen, olaylara çok boyutlu bakan, hızlı düşünüp aktarım yapabilen öğrencilerle çalışma imkanı bulacaklardır. Bu aşamadan sonra "Ortaokuldan gelen öğrenciler boş geliyor." düşüncesinde olan lise öğretmenlerinin de özeleştiri yapma zamanının geldiği yadsınamaz bir gerçektir.
Tüm bu açıklamaların özelinde eğitim sistemimiz için de umudumuzu yeşerten gelişme ise eğitim camiasının içinden gelen bir bakanımızın olması. Sayın Ziya Selçuk' un ihtisasının rehberlik, psikoloji, öğrenme ve iletişim üzerine olması yani isin mutfağından gelmesi yüreklere bir nebze de olsa su serpiyor. Umuyoruz ki bu sorunlar üzerine de uğraş verecektir. Eğitim emekçileri olarak güvenimiz tam ve beklentimiz yüksektir.
Ezcumle,
Okunan her sayfa, yazılan her sözcük, bu yolda atılan her adim "GELECEK" adını verdiğimiz motif için atılan eşsiz birer ilmektir.
"Her şey güzel memleketimin güzel nesilleri için "