Karayollarında işçi olan bir babanın çocuğu olarak dünyaya gelen, eğitim hayatında hep birinciliklerle okuyan, ama Kara Harp Okulu sınavlarını verdiği halde ilk kez bütünlemeye kalarak bu fırsatı kaçıran, Konyaspor’da Nalçacılar taraftar grubunun kurucularından ve bugün Türkiye’nin en büyük lojistik dağıtım şirketinin sahibi olan
6.Eylül 1963 günü Aksinne mahallesindeki mütevazı evimizde dünyaya gelmişim.
Babam İhsan, Karayollarında çalışmakta olan bir işçi, annem Naciye hanım ise ev kadınıydı. Üç kardeştik. Ablam Dürdane ve abim Ahmet ile biz de o zamanların eski Konya’sında, o günkü şartlarda mutlu, huzurlu bir aile yaşantımız vardı. Babam 27 yıl karayollarında hizmet edip emekliye ayrıldıktan sonra vefat etti. Kardeşlerimden Dürdane evlendi ve şu anda Ankara’da. Ahmet ise emekli olduktan sonra BÜSAN Kooperatifi’nde yönetici olarak çalışmakta.
ASLEN GİLİSTRALI’YIZ (GÖKYURT),
HOCAGİL SÜLALESİ OLARAK BİLİNİRİZ
Babam İhsan Kuntoğlu Karayolları’na 27 yıl işçi olarak hizmet verirken gerçekten iyi bir intiba bırakmış. Rahmetli olduğu zaman eşimiz dostumuzun yanı sıra sevenleri ve özellikle Karayolları camiasının göstermiş olduğu ilgi bizleri bir kez daha mutlu etmişti.
Aslında biz aslen Gilistralı’yız. Şimdi Gökyurt olarak biliniyor. Dedemlere, yani bizim sülaleye Hocagil sülalesi deniliyor. Dedem önce bu bölgede, daha sonra uzun yıllar Karahüyük 20 sene hatiplik yapmış. Daha sonra da buraya yerleşmişler. Daha sonra da Karahüyüklü olduk. Şimdi Goncaköy olarak bilinen yerler bizim bahçemizdi, oraları babamlar ekip biçerdi.
AYDOĞDU ARAPÖLDÜREN’DE
GEÇEN ÇOCUKLUK YILLARI
4 yaşında filandım. Zaten doğduğum ev kiraydı. Buradan da taşınmak zorunda kalmıştık. Yeni mahallemiz Aydoğdu Arapöldüren’di. Burada yine kirada bir eve taşındık. Büyüdükçe daha iyi hatırlıyorum. Mahalle sakinleri genelde köyden gelmiş, orta halli, kendi dünyalarında, mütevazı ailelerdi.
ÇEŞME BAŞI SOHBETLERİ
VE FENER ALAYI BASKINLARI
Çocukluk işte. O zamanki oyunlarımız hep çok basit, ama zevkli oyunlardı. Bir de mahallenin tam köşesinde bir tatlı su çeşmesi vardı. Büyükler orada toplanır, muhabbetler, sohbetler yaparlardı. Bizleri de bazen yanlarına oturturlardı. Sıkılıncaya kadar onları dinlerdik. Daha sonraları büyüdükçe özellikle o meşhur fener alaylarında yan mahallelere fener alayı baskınlarına giderdik. O yıllarda fener alayları bir başka coşku ile kutlanırdı. Büyük ateşler yakılırdı. Biz de toplu halde gider, öbür mahallelerde yakılan ateşleri söndürür, fenerlerini alırdık.
ÇOK İYİ TOP OYNARDIM
O yıllarda herkesin yaptığı gibi en büyük oyunumuz top oynamak, futbol oynamaktı. Ama ben gerçekten söylüyorum çok iyi futbol oynuyordum. Ama ayakkabım kötü olacak diye de korkuyordum. Çünkü başka ayakkabım filan yoktu ki. Futbola çok ama çok meraklıydım. Aslında iyi bir futbolcu dahi olabilirdim. Bugün Konyamız’ın bilinen isimlerinden Sayın Ali Selvi ile aynı yerde büyüdük. Biz Ali Beylerin dedesinin evinde birlikte oturduk.
YENİ DİKİLEN PANTOLONU
TOP OYNARKEN YIRTINCA
SARI BANT İLE KAPATMIŞTIM
Babam ilk olarak bana ve abime ikimize çok güzel pantolon ceket diktirmişti. Sarıydı. Hiç unutmuyorum. Annem de bu pantolon ve ceketi iyi dikkatli giymemiz için bizi sıkı sıkı tembih etmişti. Tabii ki işçi çocuğuyduk. Öyle bir daha diktirme şansımız olamazdı. Ama çocukluk işte, daha ikinci gün mü, üçüncü gün mü o pantolon ile top oynadım. Ve düştüm pantolonun dizi parçalandı. Çok korkmuştum. Hemen orayı sarı bir bant ile kapattım. Çünkü pantolondan dizim görünüyordu. Böyle 10 gün filan idare ettim. Ama annem sonunda gördü ve çok kızmıştı.
MEHMET KARACİĞAN İLKOKULU’NDA
İKİ SENE BİRİNCİ OLUNCA
KUMBARA VE 500 LİRA VERDİLER
İlkokula Mehmet Karaciğan İlkokulu’na gittim. Ama üçüncü sınıfa kadar burada okudum.
İlk iki sene hem sınıf hem de okul birincisi oldum. O zamanlar Mehmet Karaciğan’ın bana verdiği ödüller vardı. Mesela bir kumbara hediye etmiş, ayrıca hesabıma da 500 lira yatırmıştı.
Münevver Göçer ilkokul öğretmenimdi. Onun çok sevdiği bir çocuktum. Kendisi olmadığı, derse giremediği zamanlarda sınıfı bana teslim eder, ben de arkadaşlarıma ders filan anlatarak öğretmenin yokluğunu aratmazdım.
NALÇACI’YA BULVAR
SİTELERİNE GİDİYORUZ
İlkokul üçüncü sınıfa geçtiğim yaz babamların Nalçacı’da Onlar Yapı Kooperatifi olarak yaptırdığı Bulvar Siteleri’ne taşındık. Burası 190 dairelik Karayolları, DSİ ve YSE’de çalışan, çoğunluğu da işçilerin oluşturduğu bir kooperatifti. Burayı işçiler yaptırmıştı. Kooperatif inşaatı bitince 1973 yılında buraya taşındık.
BLOK HAYATINI, APARTMAN
YAŞANTISINI BURADA ÖĞRENİYORDUK
Biz burada Nalçacı’nın ilk oturanlarıyız. Bizle birlikte buraya yerleşenler gerçekten ilk defa blok hayatını, apartman hayatını gördüler. Biz de komşuluğa, apartmana orada alışmıştık. Çok güzel komşuluk, çok güzel arkadaşlıkların başladığı bir dönemdi o yıllar. O zamanlar evimizin altında Poçan etli ekmek salonu vardı.
HAYRİYE HANIM TEYZENİN
ÇAYDANLIĞI, KARPUZU
BAHÇEYE DÜŞERDİ
Bizim oturduğumuz bloğun arkasında boş bir arazi vardı. Biz orada devamlı futbol oynuyorduk. Taşındığımızda evlerin içine çöp atmak için mutfağa çöp deliği koymuşlar. Ama kimse buna alaşık değildi ki. Bir gün yine top oynuyoruz. Bir baktık ki ikinci kattaki Hayriye hanım teyze çöp deliğine elindeki çaydanlığı atmış, çaydanlık da bizim maçın ortasına düşüvermişti. Yine bir gün top oynarken bir komşumuz da karpuzu bozuk çıktığı için o deliğe atınca çürük koca karpuz deliğin altında top oynayan bir arkadaşımızın başına gelmişti.
HAZIM ULUŞAHİN İLKOKULU’NA GİTTİM
Nalçacı’ya taşındığımız için üçüncü sınıftan itibaren Hazım Uluşahin İlkokulu’na gittim. Öğretmenimiz Gülten Koral’dı. Burada da derslerimdeki başarılı hayatımı sürdürdüm. Çalışkan ve iyi bir öğrenciydim.
POÇAN KONYASPOR’UN YÖNETİMİNE
GİRDİ, KONYASPORLU ORAL İSE
BİZİM TAKIM ARKADAŞIMIZDI
77-78 yıllarında bizim evin altındaki Poçan Etliekmek’in sahibi Poçan, Konyaspor’un yönetimine girmişti. Poçan haftada bir gün mutlaka Konyaspor’a yemek veriyordu. O dönemde Konyaspor’da futbol oynamaya başlayan Oral da bizim takım arkadaşımızdı. Birlikte top oynardık. O yıllarda çok iyi bir siyah-beyazlı Konyaspor oluşturulmuştu. Cumartesi, Pazar günleri Billur sitesinin yan boşluğunda Musalla mezarlığının içinde çok ciddi futbol maçları yapıyorduk.
BABAM EVİN BORCUNU ÖDÜYORDU,
ZOR YILLARDI, BİZ DE ABİMLE
MARKETTE ÇALIŞMAYA BAŞLADIK
Babam o zamanlar çok düşük bir ücret alıyordu. Bir taraftan abim okuyordu, bir taraftan ben okuyordum. Babam bu evin borçlarını ödüyordu. Ama artık anlıyorduk ki gerçekten de çok zor dönemler geçiriyorduk. Biz de abimle birlikte çalışmalıydık. Aşağıdaki komşumuzun büyük bir marketi vardı. Kol Gıda Pazarı. Mustafa Kol abimizin marketinde yaz dönemlerinde artık 3-4 ay çalışıyorduk. Buradan aldığımız paralarla da hem okul kıyafetlerimizi kendimiz alıyor, hem de okul ihtiyaçlarımızı görüyorduk. O dönemde yine benim insanlarla olan ilişkilerim çok iyi olduğu için Mustafa abi gazete iadelerini Çarşamba günleri bana yaptırıyordu, bunları yap gel derdi. Ben eksiksiz olarak Gücüyenerler’e eksiksiz teslim eder, gelirdim.
ANADOLU LİSESİ İMTİHANLARINA
MADDİ İMKÂNSIZLIKLAR
YÜZÜNDEN GİREMEDİM
Hazım Uluşahin İlkokulu’nun son sınıfında yine çok başarılı bir öğrenci olmama rağmen Anadolu lisesi imtihanlarına giremedim. Öğretmenlerim Anadolu Lisesi imtihanları girmemi çok arzuladılar. Ama öğretmenlerim de biliyordu ki imkânsızlıklarımız vardı, paramız yoktu, orada okuyamazdım, O yüzden de tercihimizi devlet okulu olan Karma Ortaokulu’ndan yana kullandık.
HAFTALIK BEŞ LİRA İLE
OKULDA HERKESE TOST
BİLE ISMARLAYABİLİYORDUM
Karma Ortaokulu’na gidiyordum. O zamanlar haftalık 5 lira alıyordum. 5 lira iyi bir paraydı. Okulda bir hafta boyunca bu para ile krallar gibi yaşıyordum. Hatta arkadaşlarıma tost ayran ikram edebiliyordum.
BABAM İŞÇİ ÜCRETİ İLE ÇALIŞTI,
AMA TAKSİTLİ HİÇ MAL ALMAMIŞ,
BANA ACI BİR DERS VERMİŞTİ
Babam hep normal işçi ücreti ile çalıştı, ama hayatında hiç taksitli mal almadı. Hiçbir gün de kapımıza bir kişi gelip de borcunuz var demedi. Ben bir gün taksitle bir elbise almıştım. Üçüncü taksitini biraz geciktirmişim, evimize haber göndermişler ‘Borcunuz var’ diye. Babam o gün beni bu konuda çok eleştirdi. Ben de ‘baba herkes böyle oluyor, birkaç gün gecikti demiştim. Ama babam çok kızdı ‘Bir daha böyle bir şey görmeyeceğim’ dedi. Bu olay ileriki dönemlerde beni çok etkiledi. Öyle ki taksitle aldığım bir elbiseyi gardrobuma asıp borcu bitinceye kadar giyemeyeceğim hale getirdi. Bu olay bende böyle bir anı bıraktı. Bundan ders aldım.
BABAM İLK ZAMLI EMEKLİ
MAAŞINI ALAMADAN VEFAT ETTİ
Babam gerçekten çok iyi bir insandı, dürüst insandı. Kendisi 1992 yılında vefat etti. En son emekli olarak Karayolları’ndan 600 bin lira emekli maaşı alıyordu. O ay emekli maaşları zamlanmıştı. Maaşı 900 bin lira olmuştu. Ama o zamlı ilk maaşını alamadan vefat etti.
AMCAM MİLLİ EĞİTİM
MÜDÜR YARDIMCISI’YDI
Karma Ortaokulu’ndayken o zamanlar Milli Eğitim Müdür Yardımcısı olan amcam Ramazan Kunt benim velimdi. Amcamın oğlu Adnan Kuntoğlu ile birlikte aynı sıralarda okuduk. Burada da yine çok başarılı bir eğitim hayatı yaşadık. Fethi Ünler, Vehbi Durmuş, İlhami Coşkun çok sevdiğimiz hocalarımızdı.
BİZİM SINIF HİÇ KIZ
OLMAYAN SINIFTI
Karma Ortaokulu’nda bizim sınıfımız hiç kız olmayan bir sınıftı, hep erkek öğrenciler vardı. Başarılı bir sınıf olarak okulda da çok iddialı idi. Bizim arkadaşlarımız ileriki yıllarda kendi alanlarında hep örnek insanlar oldular. Hep başarılı oldular.
GAZİ LİSESİ’NE GELDİĞİMİZ ZAMAN
SİYASİ OLAYLARI GÖRDÜK, ŞOK OLDUK
Karma Ortaokulu’ndan sonra Gazi Lisesi’ne geldik Gazi Lisesi birinci sınıfa tam başladığımız zaman siyasi olaylar başlamıştı. Birinci dönemde, ikinci dönemde yine olaylar başlamıştı. Biz şoka uğradık. Karmadan gelince böyle bir ortam bizi çok korkutmuştu. Üçüncü sınıfta iken 80 ihtilali olmuştu. Böyle zorluklarla karmaşada tam eğitim göremedik, siyasi olayların sıkıntısını çektik.
NALÇACI’DA ABİMLE KON TAVUK
GIDA PAZARINI AÇTIK
Gazi Lisesi’ne devam ederken abimle birlikte Nalçacı’da KONTAVUK Gıda Pazarı isminde bir yer açtık. Ben de hem okula gidiyordum, hem de burada çalışıyordum. Çünkü maddi yönden de babama destek olmak zorundaydık. Babam hem bizi okutmakta, hem aileyi geçindirmekte, bir taraftan da evin borçlarını kooperatife ödemekteydi. Bunda da zorlanıyordu.
DEMİRSPOR’DA ANTRENMANLARA
ÇIKIYORDUM, AMA BABAM
FUTBOL OYNAMAMA İZİN VERMEDİ
Gazi Lisesi’nde okurken bir dönem de Demirspor’da antrenmanlara çıkmaya başlamıştım. Rahmetli Tevfik hocam babamın aynı zamanda karayollarından arkadaşıydı. Ben sağ açık oynuyordum. Yıl 1979- 80 idi. Tevfik hocam benim futbol oynamamı çok istemişti. Durumu babama da söylemiş. Ama babam izin vermedi. Babam benim okumamı istiyordu.
KARA HARP OKULU
SINAVLARINI KAZANDIM, AMA
İKİ DERSTEN İKMALE KALMIŞTIM
Bu dönemde yine okulun son aylarında Kara Harp Okulu’na müracaat etmiştim. O yıl yapılan sınavlarda yazılı sınavı ve mülakatı da geçerek kayıt yaptırma hakkını da kazanmıştım. Fakat okulda iki dersten ikmale kalmıştım. Edebiyat ve fizikten. Haziran imtihanları kaldırılıp Eylül ayına bırakılmıştı. Kara Harp Okulu kayıtları da Ağustos’ta sona erdiği için böyle bir fırsatı kaçırdık.
Lisede yine amcamın oğlu Adnan, uzman müh. Faruk Tosun, Ahmet Yüzbaşıgil, Av. Cihangir Çalışkan, Medine Tanağardı, askeri hakim Faruk Gökay Kaya, pilot Vedat Göğer ile arkadaştık.
İLK YIL ÜNİVERSİTEYİ KAZANAMAYINCA
TİCARİ HAYATA DEVAM ETTİK
Gazi Lisesi’nden mezun olduktan sonra ilk yıl üniversiteyi kazanamadım. Normal ticari hayatımıza devam ettik. Yani tavuk işini sürdürdük. Daha sonraki yıllarda ticarete ağırlık verdik. Ondan sonraki yıl üniversite sınavlarında Açık Öğretim Fakültesi İşletme bölümünü kazanarak bitirdim. Fakat zorluklar içinde olduğumuz için ticari hayata da devam ettim. Gece gündüz çalışmaya başladık. İlerleyen zaman da abim askere gidince ben tek başıma işimizi sürdürdüm. Daha sonra abim mobilya sektörüne geçti. Ben ısrarla gıda sektörüne devam ettim.
ÖZAL’IN SON DÖNEMİNDE
KÜÇÜK ESNAF KAYBOLUNCA
KARAR VERMEK DURUMUNDAYDIM
Fakat Özal hükümetinin son dönemlerinde enflasyon çok hızlı gittiği için küçük esnaf hızla kayboluyordu. Karar aşamasında hep aklımda gıda sektörü vardı. Pazarlamacılarla, arkadaşlarla araştırmaya girdim. 1988 yılında iş yerimizi devrederek PAKSOY firmasında satış temsilcisi olarak göreve başladım.
ÖNCE İZMİR, SONRA
İSTANBUL’DA ASKERLİK
1985 yılında askerliğimi yapmak üzere İzmir Narlıdere’ye gittim. Acemiliğimden 35 gün sonra yapılan sınavda askeri istihbarat kurumuna seçildim. Selimiye kışlasında özel eğitim alarak 6 aylık eğitimden sonra yapılan sınavlarda da başarılı olarak Gelibolu’ya keşif ve istihbarat bölüğüne geçtim.
1987’DE ŞERİFE HANIMLA EVLENDİM
1987 yılında Şerife hanımla evlendik. Bu evlilikten bugün üç kızım var. Naciye Elif Şule ve İrem Nur. Büyük kızım bu yıl ODTÜ Bilgisayar Mühendisliği’ni kazandı. Ortanca kızım Diltaş Lisesi 7. sınıfta, küçük kızım ilkokul 2. sınıfta eğitimini sürdürüyor. Eşimin ailesi ile de Evliya Tekke Köyü’nden uzaktan akraba sayılırız, aynı yörenin insanlarıyız. Eşim ev hanımı. Başta ticaret olmak üzere siyasette de en büyük destekçim hep eşim olmuştur. Kayınpederim de memurluktan emekli Sedirler’den Hacı Kadir Gürler’dir.
PAKSOY’DAN KOMİLİ’YE
TRANSFER OLDUK
4 yıl Paksoy’da çalıştıktan sonra Komili firmasına Konya Bölge Müdürü olarak transfer oldum. Komili firmasının Ünilever firması ile birleşmesinden sonra Konya Bölge Müdürü oldum. Ünilever 75 ülkede 500 fabrikası olan uluslararası bir firma. Türkiye’de Sana, Algida, Lipton ve tüm kahve ürünlerini üreten firma. 4 yıl başarılı bir satış hayatı geçirdik ve Konya’yı tüm satışlarda birinci yaptık.
AHMET ARICI BEYLE
BEŞEL GIDA’DA ORTAKLIK
Ulusal firmalarla rotasyon tayin olduğundan yeni çıkan tayin yerine gitmedim. İstifa ederek Konya’da BEŞEL Gıda Ahmet Arıcı bey ile birlikte bir ortaklık yaptık, 1997-1999 yılları arasında. Pazarlamadaki birikimlerimi, BEŞEL Gıda’da edindiğim tecrübelerimi 1999 yılında Mayıs ayında kullanma kararı aldım ve HEDEFSAN Ltd. şirketini kurdum.
HEDEFSAN TÜRKİYE’NİN
EN BÜYÜK LOJİSTİK DAĞITIM ŞİRKETİ
Hedefsan; hem Unilever, hem altın marka kakao gibi uluslararası gıda sektöründe etkili hammaddelerin Türkiye temsilciliğini yapmakta olan bünyesindeki yan şirketleriyle 85 kişinin çalıştığı, Türkiye’nin şu an en büyük lojistik dağıtım şirketi.
Hedefsan pazarlamadan arkadaşım Aydın Olgun ile beraber 1999’da ortaklaşa kurduğumuz bir şirket. Hedefsan’dan sonra Pastasan, Pakstar, Mako ihracatları ile son dönemde de Hasan Dağlı ile Tepekent isimli bir inşaat şirketinin sahibi bulunmaktayım.
HEDEFSAN VERGİ SIRALAMASINDA
HEP ZİRVEDE YER ALMAKTA
Hedefsan’ın kuruluşundan bugüne geldiğimizde son üç yıldır Konya’da kurumlarda bir ve ikinci olarak sıralamada devam etmekte. Konya genelinde 10. 12. 16 genel vergi sıralamasında yer almakta. Şirketlerimin 2005- 2006 döneminde toplam ödediği vergi net 500 milyar civarında. Hedefsan kuruluş amacıyla hem devlete hem millete hem Konya’ya faydalı bir şirket olarak devam edecektir.
KONYASPOR YÖNETİMİNDE
GÖREV YAPMAKTAYIM
Şirketimizin kurumsal kimliği oturduğundan dolayı 2 yıl önce MÜSİAD üyeliğini geçekleştirdim. Geçen yıl da kongrede Konyaspor yönetimine seçildim. Konya’da para kazanan insanların Konya’daki sosyal faaliyetlere katılması, en önemlisi de Konya sporuna destek olmasını arzu ettiğimden ben de maddi ve manevi olarak bu kulübümüzün yanında olmayı düşündüğüm için teklifi görev olarak kabul ettim.
BİR MÜDÜRE KIZDIM,
İŞLERİMİ ATEŞLEDİM
Ünilever’de çok büyük başarılara imza attım. Ankara Bölgeler Müdürü Anadolu’dan böyle bir başarının olamayacağını savunduğu için bunun önüne engeller koydu. Bizim bu başarımızı gölgeleyici müdürleri atadı. O güne kadar çok büyük hedeflerim, çok büyük arzularım yoktu. Ama o gün bir karar verdim, ben mutlaka haksızlıklara karşı çok çalışacağım ve mutlaka kendimi ispatlayacağım. O müdüre telefon açtım. Dedim ki siz beni ateşlediniz, burada karar veriyorum, mutlaka kendi şirketimi kuracağım ve onu da yanımda müdür olarak çalıştıracağım. 1999’da firmanın Türkiye genel distribütörlüğünü aldım. O müdür de bu şirketten bir süre sonra ayrılmak zorunda kaldı. Satış ve pazarlamada Türkiye birincilikleri kazandım. Kurduğum şirketlerde 9 yılda Konya’da çok büyük firmaların arasından sıyrılarak vergi ödüllerini aldım. İhracat dolayısıyla yurt dışında yapacağımız işler için özel referans mektuplu ödüller aldık.
KONYA’DA 25 SANAYİCİ
İLE BİR İLKİ YAPIP
KAHVALTI GRUBU YAPTIK
Bunun haricinde 4- 5 yıl önce BÜSAN’da bulunduğumuz dönem 25 sanayici arkadaşla birlikte Konya’da birlikteliklerin zor olduğu söylense de kahvaltı Salı Kahvaltı Grubu isimli bir birliktelik oluşturduk. 5 yıldır bunun başkanlığını ben yapmaktayım. Aydın Olgun, Mehmet Emin Dinç, Bekir Bostan, Ahmet Kanat, Ömer Demirhan, Abdullah Ataç, Ahmet Karpuzoğlu, Mahir Çınar, Feyzullah Ertaş, Mehmet Ayvaz, Bahri Karapınar, Adil Karacan, Nadir Avcan, Ali Çelikkaya, Mehmet Erdiren, Emre Kavasçınay, Şemsi Büyükpastırmacı, Veli Öncan, Necip Çimen, Mustafa Azman, Mehmet Aşçı, Hüseyin Tekin, Ahmet Arıcı ve Mehmet Emin Çınar ile bu birlikteliği sürdürüyoruz. Bu grup aynı zamanda Emniyet müdürlüğünün araç kampanyasına 20 araç bağışı yapmıştır.
TÜRİKYE’DE YENİLEN HER
ŞEYİN İÇİNDE HEDEFSAN VAR
Hedefsan Türkiye’de ki bütün çikolata ve bisküvi, helva, şekerleme, hazır çorba, dondurma yediğimiz bütün hepsinin içinde var. Ve gerçekten 11 bin metrekarelik deposu ile hijyen depolaması ile toplumumuzun her konudaki hassasiyetini sağlık hijyen ve örf adetlerine inanışlarına zarar vermeyecek ham maddelerin hepsini üretip satışa sunuyoruz. Bunların yanı sıra Hedefsan sivil toplum kuruluşlarına vakıflara derneklere de çok yakın temasını sürdürüyor huzurevinden çocuk esirgeme kurumundan bütün aş evlerinden halka hizmet veren tüm kuruluşlara özel ilgi ve alakasını sürdürmekte yardım etmektedir.
KONYASPOR’UN NALÇACI
GRUBUNUN KURULMASINA
KATKI SAĞLAMIŞTIM
Konyaspor’un Eskişehir grubunda Site ile oynadığı maçı hiç unutamıyorum. Bir de Isparta deplasman maçını. O dönemde yine Konyaspor’da Nalçacı taraftar grubunun da kurulmasında yine bizim Nalçacı’daki Cihangir’in, benim ve abisi Ayhan’ın katkıları olduğunu söylemek isterim. Bu grup Nalçacı’da olduğu için taraftar grubu kurulmuştu. Nalçacı taraftar grubuna hep desteğimizi verdik, onlarla birlikte maçlarda gittik, gece yattık, yollarda ekmek arası peynir zeytin yedik. O dönemlerde bile destekledik, o günler çok daha güzeldi. Taraftarların hevesi vardı. Bugünden daha güzeldi o günler.
SİYASETE 2001’DE
AK PARTİ’DE BAŞLADIM
Siyasete ilk defa AK Parti’de 2001 yılında Meram ilçede kurucular kurulu üyesi olarak göreve başladım. Meram’da son beş yılda değişik birimlerde ilçe başkan yardımcılıkları yaptım. Yerel Yönetimler Başkanı olarak görevimi tamamladım.