İlim İrfan diyarı Konya, dün öyle idi bu günde öyledir.
Galiba bu haslet toprağının iktizasıdır..
Nerede bir Türbe yada Zaviye görseniz, içinde uyanık yatırları
Vardır ve bir devrin batan Güneşidir..
Sözümüz Konya-nın Larende Caddesi üzerindeki SAHİP ATA CAMİİ
Ve TÜRBESİ üzerinedir.. Selçuklu devrinde Vezirlik makamında bulunan
Hayır ve hasenat sahibi Devlet adamı , SAHİP ATA FAHREDDİN ALİ
Tarafından yaptırılan Külliye 650 – 1285 yılında tamamlanmıştır. Mimarı
KELUK BİN ABDULLAHTIR.
Taş , mermer tuğla ve çini işlemeli harika bir tezyinat ile bezelidir.
Caminin doğusundaki TÜRBE manevi bir Manzumeyi terennüm eder .
İlim İrfan ve sanat erbabından oluşan bir çevrenin varlığından bahseder
Kaynak kitaplar
Cami- nin Emzikli Taç kapısı bin yıllık bir devrin Alamet’i Farika’sıdır.
Külliyenin sahibi Sahip Ata Fahreddin Ali ve yakınları Caminin güneyindeki
Türbenin içinde yatmaktadırlar. Maneviyat kapıları açıktır. Zamanımız insanları
ile barışık ve uyanık bir ruha sahiptirler. Zaman zaman MADDE ve MANADA
şaşırtıcı kimlikleri ile karşımıza çıkmaktadırlar.
Bu münasebetle 1970 li yıllarda bu yatırlarla ilgili kayıt dışa kalmış
Maneviyat kökenli bir olaydan bahsedeceğim sizlere..
Takriben kırk sene öncelerine kadar Konya’ın Mahalle sakinlerinin ve
Çarşı Esnafının mal ve can güvenliği geceleri Polis Karakollarına bağlı
GECE BEKÇİLERİ ile sağlanır idi.. Bu bekçiler resmi kıyafetli, Maaşlı ,
Tabancalı kişilerden oluşur idi. Akşam olunca mıntıkalarına dağılarak ve
Düdük sesleri ile haberleşerek görevlerini yürütürler idi. Bunları da kontrol eden Polis ekipleri vardı.
Sahip Ata Camii ve cıvarındaki Mahallelerin Gece Bekcisi Mustafa Kesekli lakaplı kişi ile ötedenberi tanışır merhabalaşırdık.Sahip Ata Camii Türbesinde ki
Yatırlarla ilgili Maneviyat kökenli enteresan bir olayı bana aynen şu şekilde
Anlatmıştır.
Bekçi Mustafa Kesekli gece mesailerine karşılık gündüzleri izinlidir. Evinde
Bağında bahçesinde çalışır akşam olunca Karakola uğrar imzasını atar ve
Mıntıkasına gider görevini yürütür. Fakat Manevi içerikli o olayın olduğu gün
Evinde bahçe işlerinde çok çalışmış olduğundan çok yorgundur. İlk Polis
Kontrolunu müteakip beş on dakika dinlenmek için Cami avlusuna girer
Kuytu bir köşeye oturur, ve orada uyur kalır.
Gece yarısına doğru Polis ikinci kontrolünde Mustafa ile temas kuramayınca aramaya başlar. Mustafa’dan ses seda yok. Uyurken yakalanırsa işine son verilip
Ekmek kapısı kapanacak.
İşte o anda RUHUN METAFİZİK BOYUTU devreye girmiştir. Türbenin kilitli kapısı içerden açılır. Nur yüzlü bir zat Mustafanın yanına gelir iki kolundan tutarak silkeler ve uyandırır. Canlı insan gibi konuşarak (Yavrum Mustafa uyan. Polis seni arıyor) diyerek Bekçi Mustafayı uyandırır. Mustafa süratle koşarak sokağa fırlarken
Ruhani Dede makamı Dergahına döner, kaybolur. Düdüklü işaretleşmeler başlamış ve Mustafa da ağır bir cezadan kurtulmuştur.
Oldukça yaşlı Bekçi Mustafa zaman zaman Cami avlusunda uyuyup kaldığında
Uyandırıldığını güvendiği insanlara anlattığı gibi banada sık sık anlatmıştır.
NUR İÇİNDE YATSINLAR.