Rabbimizin rahmeti ve bereketi ile yarattığı nimetleri, rızıkları hazır konumda bulmuş insanoğlu. Her bireyin zekâ düzeyi, yetenekleri, fiziksel ve ruhsal yapısı çeşit çeşit güzellikler ve özelliklerle donatılmış. Fani dünyamızda her kul bir diğerine bağlılık içerisinde hayat sürer.
Bunun içindir ki insanoğlu en iyi bildiği, inandığı doğrular ölçüsünde çalışmalı, konuşmalı, koşturmalı hizmet etmeli. İdealimiz;
‘’Alanımızda gayret gösterip emek harcayıp, ülkemiz, insanlık ve yaşanabilir bir dünyaya katkı sunmalıyız.’’ Amaç gaye bu iken gel gör ki, felaket senaryoları yazmaktan zevk alan dedikoducu bilgiçlerimizin çokluğu azımsanmayacak insan tipleri çıkarıyor karşımıza.
Bizim mahalleli vatandaşın maşallahı var. Akıllı, her şeyin en iyisini o bilir, hemen her konuda ahkâm keser. Her yaptığı doğru ve güzel, günlük konuşur, algı okyanusunda yüzücü rekortmen gibidir. Hayat okulu okumuş, mahalle edebiyatı bilginleri zengini bir bölgeyiz maşallah.
Adam, siyasette siyasi. Ekonomide ekonomist. Parada borsacı. Sporda sporcu. Hukukta hâkim savcı, uzat uzatabildiğince… Hiç bilmediği yok. Üretimde karnesi sıfır, kalkınmada sıfır, boş konuşmada zengin, lafla peynir gemisi yürütmeye coşkulu geveze bir kişilik.
Hani bir söz var. " İki Yahudi bir araya gelse şirket, iki Türk bir araya gelse Devlet kurar..." sözü gerçek sanki düşüncesi ağır basıyor.
Ülkemiz insanında bu profile sıkça rastlarız. Köy kahvesinde, parkta, durakta, camii bahçesinde namazı beklerken…
Anadolu’nun her konuda en son söz söyleyeceklerden ilki lafa giriyor hemen;
- Ekonomi çok kötü…
- Eee.. Nereden bildin konomi kötü?
Konuşmaya devam eder mahallenin en bilge ekonomist eli boş emekli amcamız, ya da her şeye muhalif tuzu kuru vatandaşımız.
- Baksana, poşetten bile para istiyorlar. Bir de şu patates, soğan ne oldu öyle bir yediğimiz onlardı şimdi aç kalacağız böyle giderse. 5-10 TL’ lik bir hesap ülkenin, hükümetin on sekiz yıllık gelişme ve güç olma yoluna takoz koyma için gerekçe. Aha!. Ekonomi anlayışı bu kadar işte. Açılmıştı bilge ekonomist bir kere durur mu hiç;
Döviz, altın fırladı. Birçok şirket kepenk kapatıyormuş.
Zamanı ve yaşanan çağı dakik ve saatlik değerlendirmeyen, akıllıca ve bilinçli olarak sohbete dâhil olur, diğer vatandaş. Dünya ve ülke gerçeği ile olayları değerlendirir.
Karamsar senaryolar üreten vatandaşa sorar:
- Kepenk kapatılanı bilmiyor, duyuyorsun. İktidarın kobilere, şirketlere üretim ve istihdam için verdiği teşvik kredilerden haberin var mı? Yok.
- Peki senin ekonomiyle bağın nedir? Bir katkın var mı? Bir üretim için bir meşguliyetin mesela. Vatandaş olarak sorumlulukların görevlerin arasında ülken için koşturmak var mı? Yada esnaflık yapıyorsak ölçüde tartıda bir hile yapıyor muyuz mesela? Hatta bire alıp beşe fahiş bir fiyatla satıp ,servetimizi kabartıp piyasayı yükseltip helal mi kazancımız diyor musunuz.? Vergide sıfır ödeme aymazlığı gösterip gözü açık rolü mü biçiyorsunuz kendinize.? Eee ! Ne yapalım devletse kontrol etsin canım, pişkinliği sergilemenizde bu işin cabası. O göklere çıkardığınız zengin gelişmiş batı ülkelerinin ekonomilerinin büyük oranda başta sömürgecilikten, sıkı vergi ve cezadan gelen para ile ayakta durduğunu hatırlatalım.
Her kazancın dürüst ve ahlaki olanının hesabını Rabbimize verileceği şuuru kalpte yaşamıyorsa, o kalbe yazılacak hiç bir reçete fayda etmeyecektir.
Dünya güç ekseninde yeni bir güç olan ülke ekonomimize, Londra merkezli saldırılar dönem dönem yoğunluk kazanmakta. Döviz kuru üzerinden darbe yapılmaktadır.
Ekonomik kriz çıkarma senaryoları, küresel güçlerin genellikle içerden yönetilen çeteleri aktif hale getirmesiyle start almaktadır. 2006-2013 tarihleri arasında sabit seyreden küresel krizi teğet geçen doların seyrini değiştirmek için Gezi olayları,17/25 Aralık, 15 Temmuz darbe girişimleri ile ekonomik darbe teşebbüsünde bulundular. Bulunmaya da devam ediyorlar. Ülkenin büyük projelerini, enerji yatırımlarını ve bölgesel güç siyasetini hedef alıp saldırdılar. Londra merkezli bazı manipülatif ataklarına devam ediyorlar. Finans çetesi tetikçileri elinde TL olmadan kuru yükseltip kur sopası ile saldırıyorlar.
Dünyanın gıpta ile baktığı ekonomik büyüme ve enflasyon, cari açıktan yatırımlara, savunma sanayindeki hamlelerden alt yapı yatırımlarına kadar dünyanın gıpta ile baktığı başarının yakalanması Türkiye’mizi hedef haline getirdi.
Manipülasyona geçit yok.
‘’Ekonomi batıyor’’, diyen kriz lafazanlarına sözümüz, diyerek konuşmasına devam eder memleket sevdalısı vatandaşımız.
Covid-19 pandemisi sadece insanlığın sağlığı ile değil, ekonomilerini de daraltıp nefesini kestiği dönemi yaşadığını bilir misin sen? Oturduğun yerden kurusıkı ahkâm kesmek kolay, çık dışarıya bir açıl. Bak bakalım şehirlerarası yollarda ki tırların yoğunluğuna. Bu araçlar içinde boş hava taşımacılığı yapmıyor herhalde. Endüstriyel hammadde ve ürün nakli yapıyorlar. Gıda, sanayi üreticiliğine bir bak. Enerji yatırmaları için termik, güneş paneli yatırımlarına bir bak. Rüzgârgüllerinin üretimine bak. Limanların hareketliliğine bir bak. Sanayicinin üretimine ihracatına bir bak. Hele hele son müjdelere ne dersiniz. Batı Karadeniz’de gaz rezervlerinin bulunuşu. Doğu Akdeniz’de petrol ve doğalgaz arama çalışmalarının sonuçlarını bekleyin hele. Ülke de milyonlarca aracın tüketimi olan petrolün bulunması ile artık dış cari acık küçülecek, milyarlarca döviz kasamızda kalacak.. Artık uluslararası çetelerin hiçbir müdahalesinin ekonomimize en ufak bir etkisi ve yıkımı olmayacak. Tek dertleri zaten siz aramayın biz size satarız düzeni sona ereceği içindir bu saldırılar.
Joe Biden ’in içimizdeki hazır kıta piyonları ile bizim Türk halkı ile değil, Recep Tayyip Erdoğan’la sorunumuz var diyen, Macron’a karşı;
Bizlere düşen, ülkeye ve yöneticilerine güvenerek, destek ve azimle çalışarak, küresel şeytanın yaktıkları alevleri söndürmek olmalıdır.
Sağlık ve selametle kalın...