Bir kurumumuz, önümüzdeki 2-3 yıl, çalışanlarına maaşlarını falanca banka aracılığıyla dağıtmaya karar verir ve bunun karşılığında da bankadan yüklü bir çek alır. Lakin bu işlemin yürürlüğe girebilmesi için, sözleşmenin bu kurumumuzun bağlı bulunduğu ita amirliği tarafından da imzalanıp onaylanması gerekir. İmzayı atıverecek kişiler, fırsat bu fırsat deyip paranın ciddi bir miktarın a el koyarlar…
Kurum bankadan aldığı bu ekstra para ile kurumun işine yarayacak ciddi alımlar yapmaya hazırlanırken –ki bu en doğal haklarıdır-, yukarıda sadece imza atması gerekenler 4X4 cip sevdasına kapılıvermişler…
8-10 sene evvel de Kadınhanılılar ayaklanmış, benzer bir cip alımına itiraz etmişlerdi. Kadınhanı Kaymakamlığı ya da Mal Müdürlüğü’nün parasıyla Konya Valiliği’ne cip alınmıştı. Bugün o cip hala Konya’nın hizmetinde! Meram Belediyesi de benzer bir banka anlaşmasıyla elde ettiği para ile başkanın makam aracını yenilemiş ve halktan ciddi tepki toplamıştı. Bu tür paraların ihtiyaçlara harcanmasına kimse ses etmez, bilakis sevinir. Ama ne hikmetse kamyon alınacak yerde makam aracı almak tercih ediliyor!
Devletin almalarına izin vermediği cipleri, böyle beleş bi para ile çaktırmadan almaya çalışan idarecilerimiz kendilerini şöyle ya da böyle savunabilirler, ama asla haklı çıkamazlar. Çünkü kimin parasını kime harcıyorsun sen denir. Yetkiler, inisiyatifler hakkaniyetle kullanılmadığı zaman hukuksuzluk ortaya çıkar. Hukuksuzluk, adaletli davrananların moralini bozar ve herkes başına buyruk bir taraftan çekiştirir…
AK Parti iktidarı, bürokrasiyi azaltmak, Ankara’da iş takibinin önüne geçmek için yerel yönetimleri güçlendirme kararı almıştı. Alınan bu karar bazı kurumlarımızın kapatılmasına neden olurken, yeni başka kurumların ortaya çıkmasına sebep olmuş, hem de eskisinden daha kötü bir bürokrasiyle... Eskiden hiç olmasa Ankara’ya gidilip iş bitiriliyordu. Şimdi her şehirde ayrı bir mekanizma sanki işleri özellikle yavaşlatmaya çabalıyor. Bir yerde ibrikçiler çoğaltılmış oldu yani…
Polat Alemdar’a özenen çiçeği burnunda idarecilerimizi düşünmeye ve adam gibi çalışmalara imza atmaya davet ediyorum. Kendilerinin işgal ettikleri makamlara layık olmaya çalıştıkları günü iple çekerken, hesaplarda görünmeyen paralarla alınan Vito’ların, Vitara’ların ve lükse harcanan paraların bir gün verilecek cevaplarını hazırlamalarını tavsiye ederim…
Babanızdan kalan mirası dibine kadar çarçur edebilir, tamamını boş işlerde harcayabilirsiniz. Kimse gık diyemez size. Fakat devletin parasının tek kuruşunu boşa harcayamazsınız. Pek çok kurumumuzun işlerin selameti için bilgisayar, yazıcı, kartuş almaya, program yenilemeye ve eksiklerini tamamlamak için paraya ihtiyacı varken pekala bu amaçlarla kullanılabilecek paralara el koyarak lüks makam araçları peşinde koşmanın hiçbir açıklaması olamaz.
Mevzuyu daha da derinlere götürmeden, lojmanların perdelerine falan hiç girmeden kısa keselim. Maksadımız anlaşılmıştır umarım. Ve yine umarım akıllar başlara tekrar geri dönmüştür. Kalın sağlıcakla...