Maliye Bakanı Ağbal Mersin'de

Bakan Ağbal: (2) - "Zamanında liberalleşmeyi ve küreselleşmeyi savunanlar korumacı oldu, şimdi küreselleşmeyi ve liberalleşmeyi biz savunuyoruz. Niye? Çünkü gücümüz artıyor rekabette ön sıralara geliyoruz"- "Güç dengeleri batından doğuya kayıyor. Önümüzde

MERSİN (AA) - Maliye Bakanı Naci Ağbal, "Zamanında liberalleşmeyi ve küreselleşmeyi savunanlar korumacı oldu şimdi küreselleşmeyi ve liberalleşmeyi biz savunuyoruz. Niye? Çünkü gücümüz artıyor rekabette ön sıralara geliyoruz." dedi.

Ağbal, Mersin Sanayi ve Ticaret Odasında düzenlenen "İstihdam ve Üretim Destekleri ile Vergisel Düzenlemeler" başlıklı toplantıda, dünyada korumacılık eğiliminin arttığını söyledi.

"Dünyada her şeyi biz yaparız" diyenlerin şimdi korumacı olduğunu dile getiren Ağbal, şöyle konuştu:

"Zamanında liberalleşmeyi ve küreselleşmeyi savunanlar korumacı oldu, şimdi küreselleşmeyi ve liberalleşmeyi biz savunuyoruz. Niye? Çünkü gücümüz artıyor rekabette ön sıralara geliyoruz. Onun için mutlaka ve mutlaka güç dengelerinin doğuya kayma meselesi, güç dengelerinin değişme meselesine odaklanmamız lazım. Türkiye ekonomisi bu süreçte nasıl gidiyor? Her ülke büyüyor. Son 14 yılda Türkiye hem gelişmiş ülkeler hem gelişmekte olan ülkeler hem de Avrupa ile yakınsama bakımından son derece pozitif bir trendin içerisinde. Yani Türkiye gerçekten bir maraton olarak düşünün. Bazıları yürüyor bazıları düşük performansta koşuyor ama Türkiye gerçekten şu anda büyüme liginde 14 yılda son derece başarılı bir performans ortaya koydu."

- "Yürütme içinde çok başlılık var"

16 Nisan'da gerçekleştirilecek halk oylamasına da değinen Ağbal, Türkiye'nin cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine ihtiyacı olduğunu anlattı.

Mevcut sistemin sürdürülebilir olmadığını vurgulayan Ağbal, "Bunu söylerken neye dayanarak söylüyoruz? Bütün Türkiye'nin siyasi ve ekonomik kronolojisini geriye getirip baktığımız zaman gerçekten mevcut sistem sürdürülebilir değil. Yönetimde istikrasızlık riski var. Bugün 1980'li, 90'lı yıllara bakın. Gerek 94, 98, 2001 yılındaki ekonomik krizi hatırlayın. Altından hep siyasi krizlerin çıktığını görürsünüz. Ne zaman siyaset düğümlenmiş, ne zaman siyasette çözümsüzlük olmuş ardından ekonomik krizler gelmiş." değerlendirmesinde bulundu.

Bakan Ağbal, siyasetin güçsüz ve istikrarsız olduğu dönemlerin ardından ekonomik istikrarsızlığın geldiğini ifade ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Yürütme içinde çok başlılık var. İçerisinden birisi olarak söylüyorum. Bugün zaman zaman bakıyorsunuz bakanlar arasında bile 'sen şunu dedin. Ben bunu dedim' meseleleri olabiliyor. Yönetimde siyasette vatandaşa hesap vermede tek bir yönetim aygıtı olsun. Yönetimde şu anda cumhurbaşkanlığı ayrı, başbakanlık ayrı. Bunun doğurduğu siyasi kararlarda yavaşlama, siyasi kararların alınamaması gibi sıkıntılar çekiliyor. Ama yeni sistemde böyle bir sıkıntı olmayacak. Yine sistem çok yavaş işliyor. Bugün memleketin sorunlarını çözmek istiyoruz mevcut sistem bu sorunların çözümüne çok imkan vermiyor. Bugün birçok konuyu konuştum sizle. Bunların bir çoğunu kanunla yapmanız gerekiyor. Peki kanun yapmak kolay mı? Birçok noktada bir konuyu hazırlayıp Meclise sunsanız bile aylar hatta yıllar alıyor. Kanun çıkarttığınız konulara bakıyorsunuz aslında kanun konusu olmaması gereken yönetmelik düzeyindeki düzenlemeler olduğunu görüyorsunuz. Peki her geciken düzenleme her geç çıkan kanun kime maliyet getiriyor? İş adamına, ekonomiye maliyet getiriyor. Bir kanun 3 ayda çıktığında ihracatçı 3 ay onu bekliyor. Onun için bizim riskler, tehditler ve fırsatlar, bütün bu meydan okumalar karşısında çok daha hızlı hareket eden, karar alabilen bir sisteme ihtiyacımız var."

- "Yasa yapmada tek el olmalı"

Kuvvetler arasında yetki ve sorumluluğun belirsiz olduğuna işaret eden Ağbal, "Ben söylüyorum arkadaşlar. Bugün hangi konuda Meclis ne yapacak, hangi konuda hükümet ne yapacak belli değil. Zaman zaman bu kararnameyle de olur diyoruz. Efendim kanunla da olur diyoruz. Bazen yoruma dayanıyor iş. Onun için mutlaka Meclis yasa yapmada tek el olmalı, tek başına yasayı o yapmalı, yürütme de hükümetle vatandaşa hesap veren bir mekanizma olarak tek başına icraat yapabilmeli." ifadelerini kullandı.

Ağbal, anayasa değişikliğinde özü itibarıyla yasama, yürütme ve yargının yeniden düzenlendiğini, değişiklik maddeleri yan yana konulduğu zaman yasama, yürütme ve yargı arasındaki ilişki, düzen, kural ve kaidelerin yeniden belirlendiğini aktardı.

- "Kişilere, partilere göre bir değişiklik yapmıyoruz"

Yönetim sisteminde temsili demokrasiyi güçlendirdiklerini anlatan Ağbal, "Vatandaş artık iktidara gelecek, hükümet olacak kişileri kendisi doğrudan belirliyor. 'Doğrudan demokrasi' dediğimiz sistemi aslında Türkiye'ye getirmiş oluyoruz. Ne yapıyoruz? Şu andaki mevcut sistemde millet olarak ne yapıyoruz, parlamentoyu seçiyoruz. Sonra o milletvekilleri kendi içinden bir hükümet çıkarıyor. Dolayısıyla siz oyu kullansanız akşam sandıklar kapansa bile o seçimin sonucunda nasıl bir hükümet kurulduğunu o gün göremiyorsunuz. Ama biz sistem değişikliği yapmıyoruz. Kişilere, partilere göre bir değişiklik yapmıyoruz." diye konuştu.

Ağbal, yeni sistemde sandıktan en az yüzde 50 destek alanın hükümet olduğuna ve artık hükümetin kurulması için beklemeye gerek kalmadığına dikkati çekerek, şunları söyledi:

"Akşam seçim bitiyor, saat 09.00'da yüzde 50'den fazla itibar edilen kişi hükümet oluyor. Yani güven oyunu vekillerinden değil bizatihi asıl olan milletin kendisinden alıyor. Yüzde 50 oy alabilirim diyecek bir babayiğit arıyor bu sistem. Yoksa 'yüzde 20-25 de alsam iktidar olabilirim. Geniş toplum kesimlerine hitap etmek zorunda değilim, dar bir tabanda siyaset yapabilirim' deme devri kapanıyor. Bu millet olarak iyi bir şey. Çünkü siyasette uzlaşıyı getiriyor. Siyasette merkezi kuvvetlendiriyor, uzlaşmayı beraberinde getiriyor. Hangi parti olursa olsun siyasette geniş toplum kesimlerinin oyunu kazanmak gibi yeni mecburiyet geliyor. Seçim dönemi 4 yıldan 5 yıla çıkıyor. Yetki ve hesap verme zorunluluğu artıyor. Hem Meclisin hem hükumetin hesap verme konusundaki sorumlulukları artıyor. Yasama artık sadece yasa yapacak."

Bakan Ağbal, 100 kanun çıktıysa bunun 97'sinin kanun tasarısı olduğunu yani hükümetten geldiğini, hükümetin yasama organının temel belirleyicisi haline geldiğini belirterek, "Hükümet yazıyor çiziyor Meclise getiriyor ve Meclisten geçiyor. Milletvekili burada daha pasif bir durumda. Yeni sistem hükümet olarak hiçbir şekilde Meclise bir tane dahi yasa teklifi dahi götüremezsiniz. Bunun tek istisnası bütçe. Mecliste parti grupları ve milletvekilleri kanun tekliflerini hazırlayacak bu şekilde." dedi.

- "Amerika senatosunun gücünü hepimiz görüyoruz"

Hükümetin kararnameler ve yönetmelikler çıkarmak yoluyla icraatın içinde olacağını aktaran Ağbal, bakan olarak çalışma gün sayısının önemli bir kısmını gidip Mecliste harcadığını, yeni sistemde artık bakanların vatandaşın gündelik sorunlarıyla ilgileneceğini, Meclisin de yasa yapacağını vurguladı.

Dünyada bu sistemin ilk defa Türkiye'de uygulanmadığını belirten Ağbal, şunları kaydetti:

"Biz 'cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi' diyoruz. Başkaları da 'başkanlık sistemi' diyor. Başkanlık sistemi uygulanan ülkelerde parlamentoların gücünü görüyor musunuz? Amerika senatosunun gücünü hepimiz görüyoruz. Başkanların ödü kopuyor' acaba yasa kabul edilecek mi edilmeyecek mi' diye. Meclis gerçekten bu sistemde güçleniyor. Cumhurbaşkanlığı ile başbakanlığı tek bir noktada birleştiriyoruz. Cumhurbaşkanlığı ile başbakanlığın yetkileri hükümet başkanında birleşiyor, dolayısıyla artık hükümetin içerisinde veya yürütme organı içerisinde 2 ayrı baş olmayacak. Yargıda tarafsızlık ilkesini ilk defa anayasaya koyduk. 'Milletin yargısı olsun tarafsız olsun' diyoruz. Güven oyunu artık millet verecek. Hesap veren sorumlu bir cumhurbaşkanı olacak. Şu anda vatana ihanet dışında cumhurbaşkanına hiç kimse hesap soramaz. Sorumsuzluğu ortadan kaldırıyoruz. Denetim ve cezai sorumluluğu da getiriyoruz."

Bakan Ağbal, küresel meydan okumalar karşısında güçlü, kararlı devlet yapısı oluşacağını vurgulayarak, "Güç dengeleri batından doğuya kayıyor. Önümüzdeki dönemde göç ve mülteci sorunları devam edecek. Türkiye'nin artık bu noktadan sonra mutlaka ve mutlaka daha güçlü hükümetlere, siyasi belirsizliklerin olmadığı bir ortama ihtiyacı var. Onun için bu sistem Türkiye'yi bütün bu meydan okumalar karşısında güçlü kılacak." şeklinde konuştu.

(Bitti)

AA

Gündem Haberleri

Niğde'den Dubai çikolatasına farklı yorum
Antika Dükkanını Lağım Suyu Bastı: İSKİ'ye Tepki
Okulun duvarını çocuklar boyadı
Doğanşehir’de 4.9 Büyüklüğünde Deprem: Çevre İller de Sarsıntıyı Hissetti
İBB Meclisi’ne damga vuran konuşma: Gök kubbeyi başınıza yıkarız