Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Mamak 28. Piyade Tugay Komutanlığına bağlı tank taburu personelinin katıldığı eylemlere ilişkin 63 kişinin yargılandığı davaya, sanıkların cumhuriyet savcısının esasa ilişkin mütalaasına karşı savunmalarıyla devam edildi.
Ankara 18. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Cezaevi Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya sanıklar, yakınları, müştekiler ve taraf avukatları katıldı.
Tank taburu komutanı sanık eski yarbay Nuri Büyükyazıcı, savunmasında üzerine atılı suçlamaları kabul etmediğini belirterek, ne kimseyi öldürdüğünü, ne de yaraladığını öne sürdü.
Bu hususların kanıtlanmadığını savunan Büyükyazıcı, hukukun gereği olarak maddi gerçeklik aradığını ve şahsının maddi gerçeklikle suçlanmasını istediğini, bununla alakalı taleplerinin ise karşılanmadığını iddia etti.
Bir askerin mutlak itaat etmesi gerektiğini, bu hususun ordunun temelini oluşturduğunu belirten Büyükyazıcı, itaat etmeyenin en ağır şekilde cezalandırılacağını anlattı. Askerin itaat etmemeyi düşünmeyeceğini savunan Büyükyazıcı, komutanlarının emrine uyduğu için hain ilan edildiğini öne sürdü.
Büyükyazıcı, "Birlik komutanı olarak tüm sorumluluğu üzerime alıyorum. Mürettebata ve personele emirleri ben verdim. Benim personelim de mutlak itaat içinde emirleri dinlemiştir. Emirlere itaat eden birlik personelini serbest bırakarak Türk adaletini onurlandırmanızı diliyorum." dedi.
- "Genelkurmay namusumuz, güvenliğini alacağız"
Sanık eski uzman çavuş Ali Aksoy da bölük komutanı Adil Baykal'ın telsiz anonsuyla terör saldırısı olduğunu belirterek, "Genelkurmay namusumuz, güvenliğini alacağız" dediğini ifade etti.
Tank komutanının emriyle telefonlarını kapattıklarını anlatan Aksoy, ilerleyen saatlerde kandırıldıklarını öğrendiğini söyledi. Aksoy, "Ben o gece darbe yapmak amacıyla çıkmadım. Benim, kışladan çıkacağımızdan dahi haberim yoktu. Nizamiyenin oraya geldiğimizde tank komutanına 'Neden çıkıyoruz' diye de sordum. Genelkurmaya terör saldırısı olduğunu söyledi. Ben o gece Genelkurmaya yapılan terör saldırısını bertaraf etmek amacıyla kışladan çıkarıldım. Benim, hiçbir terör örgütüyle uzaktan yakından ilgim alakam yoktur." ifadelerini kullandı.
Önündeki tankı takip ederken, komutanının da devam etmesi emriyle panikle ne yapacağımı şaşırarak ezilmiş bir aracın üzerinden geçtiğini iddia eden Aksoy, suçlamaların hiçbirini kabul etmediğini söyledi. Aksoy, "Ben bu suçlardan hiçbirini işlemedim." dedi.
FETÖ ile uzaktan yakından alakası olmadığını iddia eden Aksoy, 9,5 aylık uzman olduğunu, böyle hain bir duruma düşürülebileceğini bilemeyeceğini öne sürdü. Aksoy, 'Ben üstlerimin verdiği emirleri sorgulayamam. Darbenin ne olduğunu dahi bilmezken darbeci olarak yargılanıyorum. Vatanımı korumak için hareket ettim ve kendimi bir ateşin içinde buldum. Suçsuzum, mağdurum. Vatanıma ve bayrağıma ihanet etmedim." dedi.
Aksoy, beraatini talep etti.
Sanık eski uzman çavuş Yusuf Kenan Deniz de darbe girişimi için kimseyle eylem ve fikir birliği içinde olmadığını savundu.
O gece tek mermi dahi kullanmadığını, kimseye zarar vermediğini, sadece kırmızı ışıkta Ulus'ta durduklarını ve bir engelle karşılaşmadıklarını anlatan Deniz, 10 aylık bir uzman çavuş olarak böyle bir durumla karşılaştığını öne sürdü.
Deniz, "Vereceğiniz karara saygı duyuyorum. Sonuç ne olursa olsun ben vatan haini değilim. Beraatimi talep ediyorum." dedi.
Sanık eski astsubay Erkan Doğru da darbeyi yapanlarla fikir ve eylem birliği içinde bulunmadığını savunarak, ilk defa karşılaştıkları böyle bir olay karşısında ne olduğunu anlamadığını iddia etti. Doğru, ne olduğunu öğrendikten sonra da polise sığındıklarını, darbe girişiminin içinde yer almadıklarını öne sürdü.
Kimsenin ölümünde rolü olmadığını savunan Doğru, beraatini istedi.
Duruşmada savunma yapan eski uzman çavuşlar Mutlu Dilek, Emrah Cesim, Uğur Aymayan, Ümit Mustafa Taşpınar da cumhuriyet savcısının esasa ilişkin mütalaası karşısında savunma yaparak beraatlerini talep etti.