Maneviyat dünyamızın işaret fişekleri
Bir Müslüman olarak günlük hayatımızda davranışlarımızı olumlu ve iyi yönde değiştirmek isteriz. İkili sohbetlerimizde kimimiz bundan sonra ibadet hayatına çeki düzen vereceğini, kimimiz ilmini artıracağını, kimimiz de sosyal faaliyetlere daha çok zaman ayıracağını dile getirir. Bütün bu güzel temenniler için her biri maneviyat dünyamızın işaret fişekleri hükmünde olan üç aylar yeniden geldi. Önümüze yeniden altın fırsatlar çıktı.
Neler yapabiliriz?
Bu üç ayda dini hayatımızı bir çekaptan geçirebiliriz.
İslam’da din-dünya ayrımı yoktur. Bir Müslüman’ın meşrû bir çerçevede yaptığı her türlü faaliyet, kulluğumuzun bir parçasını oluşturur. Bu sebeple, dini hayatımızı gözden geçirme ve ahlaki değerleri içselleştirme yolunda yoğunlaşmalıyız. Ben inanıyorum ki, bir kimsenin dini ve ahlaki hassasiyeti bu üç ayda düzgün geçerse, senenin diğer ayları da düzgün geçer.
Ramazan ayı, kulluğumuzun final ayı olsun. Ona hazırlanmak adına, Kur’an ve sünnetle bağımızı yeniden kuralım. Ömür sermayesi bitiyor. Zaman daralıyor. Bir çevre temizliği yapalım. Eş, arkadaş ve dost çevrelerimizi sahici bir bakış ve düşünce ile gözden geçirelim. Bu çevremizin bizim hem dünya ve hem de ahiret hayatımızın istikamet kazanmasında ne gibi bir rolü vardır? bu soruya cevap arayalım.
Yakın akraba çevremizle ilişkilerimiz ne düzeydedir? Akrabalara yardım ve sıla-i rahim dinimizin bizden istediği temel davranışlardır. Onlara karşı da sorumluluklarımız vardır. Bu zamana kadar biyolojik akrabalarımızla bağlarımız kesikse hemen bunu sonlandırmanın ve yeni bir başlangıç yapmanın hazırlığına girişelim.
İslam sosyal bir dindir. Başkalarını da düşünmeyi ve onların dertlerine çare olmayı önerir. Üç aylarla birlikte yakın çevremizden başlamak üzere uzak çevreye kadar yoksul, yetim, düşkün ve kimsesizlerle gönül köprüleri kuralım. Bu durum hem dini açıdan ve hem de psikolojik açıdan iç dünyamızın inşirah ve huzur bulmasına çok iyi gelecektir.
Komşularımızla aramız nasıl? Limoni mi yoksa muhabbetli mi? Onlarla iyi geçiniyor muyuz? Özellikle Hz. Peygamberin sünnetinde yakın komşunun önemi üzerinde durulmuştur. Acaba onların sevinçlerine ortak oluyor acılarını paylaşıyor muyuz? Modernitenin yalnızlaştırıcı etkilerine ancak İslam’ın bu buyruklarıyla karşı durulabilir.
Müslüman fark etme bilincine sahip olan insandır. O, sadece çevresinde değil, bütün bir dünyada cereyan eden olayların arka planını iyi kavrayan kimsedir. Dünya Müslümanlarının sorunlarını teşhis etmede mutlaka bir gazete ve aylık bir dergi takip etmeliyiz.
Öte yandan yüksek şuur sahibi bir Müslüman, benden bir şey olmaz, diyemez. Bu âlemde Allah’ın yarattığı her varlığın mutlaka bir yeri vardır. İnsanın da.. O yönümüzü iyi keşfedip bizlerde hayrın egemen, kötülüklerin def edilmesi noktasında bir şeyler yapmanın çabası içerisine girebiliriz.
İslam cemaat dinidir. Cami ve cemaatle bağlantımız kesikse hemen bu bağı yeniden kurmalıyız. Toplum hayatında olup-bitenler biraz da böyle öğrenilir. Dini coşkumuz ve İslami şevkimiz cemaat hayatında zenginleşir. Bu durum ramazan ayında zirveye çıkar.
Netice olarak, zamanımız sayılıdır. Üç aylar ve bu aylarda yer alan kandiller, dini hayatımızı düzenlemede birer işaret fişekleridir. Eğer bu ayları ve geceleri yukarıda ifade etmeye çalıştığımız gibi değerlendirirsek, iyi insan, iyi Müslüman olma yolunda kemalimiz artar, cemiyetimiz de güzelleşir.
Şimdiden bütün kardeşlerimizin üç aylarını tebrik eder, bu ayların hayatımıza, beldemize, ilimize, ülkemize ve bütün bir dünyaya güzellikler, bereket, barış, hoşgörü ve kardeşlik getirmesini Yüce Allah’tan niyaz eder, hepinize en içten saygı ve selamlarımı iletirim. Allah’a emanet olun, değerli kardeşlerim.