Marksistlerden Peygamber’e saygı talebi
Danimarka’daki sağcı bir gazetenin Hz. Muhammed hakkında karikatürler yayınlaması üzerine dünyanın pek çok ülkesinde gösterilen tepkilere Türkiye’den Temel Haklar Federasyonu da katıldı. Onlar İslam'ı vahyi perspektiften tanımamışlar ama Müslümanlar’ın değerlerine emperyalizmden saldırı yöneltildiğinde tepkilerini gösterdiler. Bir grup Marksist’in Hz. Muhammed'i savunmaları, inanç özgürlüğü için tek başlarına bir eylem yapmaları önemli. Bu çevrenin 7 Şubat günü yoğun kar yağışına rağmen Taksim İstiklal Caddesi üzerinde bulunan Fransız Konsolosluğu önünde yaptığı basın açıklamasından alıntılar yapmak istiyorum:
(…) İslam’ın peygamberi ve yeryüzündeki milyarlarca Müslüman için kutsallığı tartışılmaz olan Hz. Muhammed’in karikatürlerinin, açık bir tahrik ve kışkırtıcılıkla, birçok Avrupa ülkesi basınında basılması, emperyalist ülke yöneticileri tarafından savunulması, emperyalizmin dünya halklarına karşı saldırısının bir parçasıdır.
Bu saldırı yalnız askeri, ekonomik veya politik değildir. Bu saldırı halklara ait ne varsa, her şeyi yok etmeye yönelik topyekûn bir saldırıdır. (…) Halkların düşüncelerine, inançlarına, kültürlerine, emperyalizme direnen Müslüman veya Hıristiyan ülke yönetimlerine, emperyalizme direnen devrimci, vatansever, İslamcı tüm örgütlere saldırının tek bir nedeni vardır: Emperyalist tekellerin çıkarları! Bugün emperyalizme karşı nefreti besleyen tüm moral, manevi değerler, dini inançlar, ahlaki değerler, ideolojik düşünceler, emperyalizmin öncelikli hedefidir.
Emperyalizm için asl olan, halkların bu iğrenç, aşağılık düzene boyun eğip eğmemesidir. Boyun eğiyorsa onun inançları “iyi inanç”, boyun eğiyorsa onun rejimi “iyi rejim”, boyun eğiyorsa onun kültürü “iyi kültür”, boyun eğiyorsa onun düşüncesi “iyi düşünce”dir. Boyun eğmeyen tüm inançlar, rejimler, kültürler, düşünceler, hepsi kötüdür, hepsi değiştirilmesi, yok edilmesi, düzeltilmesi gereken şeylerdir.
Emperyalizm, geçen yüzyılda bile eşi görülmemiş bir yağma ve talanı sürdürebilmek için halkların ulusal, dinsel, sınıfsal tüm kimliklerini yok ederek, halkların tüm direniş iradesi ve motivasyonlarını silmek istiyor. Amaç; tek cümleyle, tüm dünyayı kendisine tabii kılmaktır.
(…)
Tiyatroya bakın ki, bu kez de ABD sözcüleri, Avrupa’nın “karikatürlerle Müslümanları aşağılaması”nı eleştirmektedirler. Sanki işgal ettikleri ülkelerde halkların tüm inançlarını ayaklar altına alanlar, Guantanamo’da olduğu gibi, Kur’an’ı, tuvalete koyanlar kendileri değilmiş gibi...
(…)
İslam’a hakaret ederken, onların derdi Hıristiyanlık değildir. Bu iyi görülmelidir. Emperyalizm için inançların bir önemi yoktur. Emperyalist tekellerin çıkarları neyi gerektiriyorsa, emperyalizm o inançtadır. Bugün emperyalizmin çıkarları, halkları bölmek, birbirine düşürmektedir.
“Medeniyetler çatışması” teorisini yaparak Müslüman ve Hıristiyan halkları birbirine düşmanlaştırmaya çalışan, bizzat emperyalizmin kendisidir. Bugün Avrupa’da kol gezen “yabancı düşmanlığı”nı körükleyen bizzat emperyalistlerdir.
Emperyalizmin dünya çapında öncelikli hedeflerinden biri Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da tam egemenliğini kurmaktır. BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) adı verilen proje, bunun projesidir. Bu coğrafyada ise, emperyalizmin karşısında ağırlıklı olarak Müslüman halklar vardır. Müslüman halklara yönelik işgaller, tehditler, ambargolar, islam inanışına karşı hakaretler, işte bu projenin bir parçasıdır.
(…)
Emperyalistlerin ve işbirlikçilerinin halkların inançlarına, değerlerine, ve iradelerine yönelik saldırılarına karşı çıkalım! Müslüman, Hıristiyan, Musevi, Budist, veya ateist, hangi dinden ve inançtan olursa olunsun, emperyalizmin halkların değerlerine yönelik saldırı karşısında tavır alınmalıdır. (…) Emperyalizme halkların değerleriyle pervasızca oynayamayacaklarını gösterelim.
(…)
Emperyalistleri ve işbirlikçilerini birlikte mahkûm edelim. Emperyalist liderlere sesleniyoruz; başaramayacaksınız! Halkların iradesini yok edemeyeceksiniz. Halkların inançlarına yönelik saldırılara son verin! Müslüman dünya halklarından özür dileyin! (Haklar ve Özgürlükler Cephesi)
Görüyorsunuz ya, akl-ı selim sadece Müslümanlar’da olan bir şey değil. Kısmen de olsa, kendisini İslâm’a nispet etmeyen kesimlerde de sağduyulu yaklaşımlar mevcut. İdeal olan, insanlarla tevhid ve adalet üzere işbirliği yapmaktır. Bu imkânın olmadığı durumlarda adalet temelli güzel işlerde ortak tavır alabilmek de erdemli bir eylemdir. Haklar ve Özgürlükler Cephesi’nin bu soylu tavrını ne yazık ki Marksist kesime genelleyemiyoruz. İnsanlık dışı F Tipi Cezaevi uygulamasına tepki gösteren İslâmî kesimin varlığını tüm Müslüman çevrelere genelleyemediğimiz gibi. Zararın neresinden dönülürse kârdır. Emperyalizm ve otoriter yapılar, direnenlerin haksızlıklara karşı “ortak aklı” inşa edebildikleri oranda gerileyecek.