Yolsuzluk milletin en hassas olduğu konu.
Bu Millet; kul hakkı, yetim hakkı yiyeni asla affetmez.
*.*.*.*
AK Parti’yi devirmek için bugüne kadar çok yol denediler.
Muhtıra verdiler.
Kapatma davası açtılar.
Bunların hiçbiri tutmadı.
Hepsi ‘Millet’ten döndü.
Millet her seçimde AK Parti’yi zafere taşıdı.
*.*.*.*
Başka bir şey yapmalıydılar.
Milletin hassas damarından girmeliydiler.
O da “Yolsuzluk”tu.
Şimdiye kadar iktidara karşı savaşlar, “Milletin dini değerleriyle, başörtüsüyle sorunu olanlar” tarafından yapılmıştı.
Bu sefer öyle bir şey yapılmalıydılar ki;
Onları içten vurmalıydılar.
“Bakın bunlar da namazlı abdestli insanlar. Yolsuzluk var diyorlarsa bir şey vardır” demeye getirmeliydiler.
Ve hemen bastılar velveleyi.
Yolsuzluk da yolsuzluk…
*.*.*.*
Daha dava aşamasında olan bir konu hakkında nasıl bu kadar emin olabiliyorlardı?
Sanki rüşvet alırken verirken oradaydılar!
Yoksa bir tezgah mı vardı?
Neden beklemiyorlardı mahkeme sonuçlarını.
Neden alelacele Başbakan’ın kellesini istiyorlardı?
Yoksa zaman geçerse bütün kirli oyunları ortaya mı çıkacaktı?
Devletin içinde örgütlenen, kanun ve nizam tanımadan masum insanları hapislere tıkan kirli teşkilatları deşifre oluverecek millet de gerçeği görüverecek miydi?
*.*.*.*
Hep aynı numara aynı tezgah.
Maşayı değiştirdiler ama numarayı değiştirmeyi unuttular!
Milletin 30 yıl, 60 yıl önce gördüğü numaralar bunlar.
Merhum Adnan Menderes için oluşturulan hayali yolsuzluk dosyalarını çarşaf çarşaf gazetelere servis etmişlerdi.
Merhum Turgut Özal hükümetlerinin önünü de hayali yolsuzluk dosyaları ile Koskotas dosyaları ile kesmişlerdi.
Maşa farklı, numara aynı...
Değiştirin bu numaraları…
*.*.*.*
Oysa Halka sorsalardı;
Kaçınız Menderes’in yolsuzluk yaptığına inanıyor?
Kaçınız Özal’ın malına mal servetine servet kattığına inanıyor? diye…
O zaman Recep Tayyip Erdoğan için kurdukları kirli tezgahın tutup tutmayacağını anlarlardı.
Hala anlamadılarsa 30 Mart akşamı anlarlar.