Mavi Marmara Gemisi

Prof. Dr. Ramazan Altıntaş

Yıl, 1187. Ünlü İslam komutanı Salahaddin Eyyubi Kudüs’ü Haçlıların elinden almak için yola çıkar. Cadde ve sokakların kenarlarında toplanan halk hep bir ağızdan: “Allah seni muzaffer kılsın!” diye dua ederler. Bunun üzerine Salahaddin Eyyubi:

“Ey Müslümanlar! Bugün İslam’ın sadece sizin dualarınıza değil, kılıçlarınıza ihtiyacı vardır” diye karşılık verir.

Hiç kuşkusuz bu ifade de geçen ‘kılıçlar’ tabiri, fiili dua anlamına kullanılmıştır.

İşte “rotası Filistin, yükü insani yardım” sloganıyla yola çıkan “özgürlük filosu” aktivistleri, yüzyıllar ötesinden Salahaddin’in çağrısına bugün, “lebbeyk” diyenlerdir.

İşte Akdeniz’de modern haydutlar ve deniz korsanları tarafından yolları kesilen bu iyi insanlar, fiili duaya duranlar, bu duayı hayat tarzı haline dönüştürenlerdir.

Onlar, insanlığın içinden seçilmiş iyi davranışı eyleme dönüştüren aydınlık yüzlerdir.

Onlar, Siyonist İsrail’in yıllardır her türlü insanlık dışı zulmüne maruz kalmış, son üç yıldır da açık hava hapishanesinde yaşatılan Kudüs’ümüzün muhafızları mazlum Gazze halkına insani yardım elini uzatmak maksadıyla yola çıkan kahramanlardır.

Her türlü insani değerlerden arınmış olan İsrail askerlerinin mazlum ve mağdur bir konuma itilmiş Filistin’li kardeşlerimize, insani yardım elini uzatmaktan başka gayeleri olmayan bu insanlara yönelik vahşeti ve gaddarane tutumu kabul edilir gibi değildir.

Siyonist İsrail’in mevcut yöneticilerine “ister çıldırmış, ister delirmiş, ister korsanlar, ister teröristler deyin” -ne derseniz gider-artık laflar da sorunu çözmemektedir. Yapılması gereken uluslar arası sistemin ayağa kaldırılmasıdır. İnsanlığın topyekûn vicdan isyanında bulunmasıdır.

Çünkü Siyonist İsrail’in farklı uluslardan olan barış elçilerine reva gördüğü bu zulüm ve vahşet, bütün insanlığa yönelik yapılmış bir zulüm ve vahşettir.

Hangi temiz vicdan, bu insanlık dışı davranışı görmemezlikten gelebilir?

Göz göre göre ölüme terkedilmiş olan çocuklara, hastalara, kadınlara, yaşlılara, savunmasız tüm insanlara bir merhem olmak maksadıyla yola çıkan yardım sevdalılarına reva görülen bu zulüm, hiç geçiştirilebilir mi?

BM’in kınaması yetmemektedir. BM, Güvenlik Konseyi’nden çok kınamalar duyduk. Uluslar arası kuruluşların dosyaları Siyonist İsrail’in kınama evraklarıyla doludur. Bu pasif politikalar, üstü örtülü bir biçimde Siyonistlere yola devam anlamına gelmektedir.

Bütün vicdanlar fert fert bu zulme dur demedikçe, bu insanlık dışı uygulamalar durmayacaktır.

Burada Filistin’li kardeşlerimize de birkaç söz söylemek gerekmektedir. Bölünmüş bir Filistin İsrail’in projesidir, onun işine yarar. Bölünmüş bir Filistin Fravun düzeninin bir politikasıdır. Bunun arkasından böl, parçala ve yut süreçleri gelir. Önce yapılması gereken asgari müştereklerde buluşup, tüm Filistinliler arasındaki safları sıklaştırmaktır. İçeride birlik olmadan nasıl Siyonistlere karşı tek yürek olup toplu mücadele verilecektir?

“Kötülükler kılık değiştirmiş iyiliklerdir.” Ben inanıyorum ki, masumiyeti temsil eden Akdeniz sularında durdurulan “Mavi Marmara Gemisi” Hz. Nuh’un kurtuluş gemisi gibi bir sonuç doğuracaktır.

“Mavi Marmara” gemisi, sadece insani yardım maddelerini değil, bütün bir insanlığın kurtuluşunun değerlerini de taşımıştır. Bunun en açık örneği, bir Batı’lı kardeşimizin hidayetine vesile olmasıdır. Bu her şeye değmez mi?

“Mavi Marmara” gemisinde canlarını feda eden insanların mübarek kanları, insanlığın ufkunda yeni bir dönemin, yeni bir fecrin doğuşuna kaynaklık edecektir.

“Mavi Marmara”nın seyrüseferi, Filistin’in bağımsızlığının bir miladı olacaktır.

Artık bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.

Yüce Allah’tan bütün şehitlerimize rahmet, gazilerimize âcil şifalar niyazıyla.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.