İnsani Yardım Vakfı (İHH) tarafından Gazze’ye yardım amaçlı yola çıkan Mavi Marmara gemisi -yerli ve yabancı işbirlikçilerin planlarıyla- 31 Mayıs 2010 günü İsrail saldırıları üzerine amacına ulaşamamış Gazze’ye varamamıştı.
Peki, Mavi Marmara ‘öylesine’ bir yardım gemisi miydi? Öncesinde sonrasında neler olmuştu? Hangi aşamalar İsrail’le ilişkileri koparma noktasına getirmişti? Hatırladığım kadarıyla yazayım… Mavi Marmara meselesinden yaklaşık 2 ay kadar önce Hakan Fidan, o dönem Başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan tarafından MİT Müsteşarlığına getirilmişti. Hakan Fidan belli bir kesimin (İsrail de dahil) hiçbir zaman sevmediği, sevemediği bir isim olma özelliğini taşıyor. Yine o dönemlerde Mavi Marmara olayından önce, Tayyip Erdoğan’ın “Daha da gelmem, benim için bitmiştir” ifadelerini kullandığı Davos Zirvesi yapılmış, hemen hemen yaşananlar tüm dünyada yankı bulmuştu.
Mavi Marmara, Şimon Peres’e insanlık dersi vermiş olmanın bir bedeli miydi? İsrail’e kafa tutmanın sonucunda olması kesin gözle bakılan bir hadise miydi? Arkasında yatan neden her ne ise sonucu hiç kabul edilebilir olmadı… Eğer bir şeylerin bedeliyse ağır oldu. Eğer bir şeylerin sonucu ise acı oldu.
Gemide sivil 10 can, İsrail saldırılarıyla şehit edildi. Tamamen gönüllü olarak o gemide olan, kanatlarını sadece kardeşlerine doğru uçma niyetiyle çırpan bu insanlar, hayatlarından koparıldılar. Mazlum insanlara yardım ulaştırmaktan başka hiçbir amaçları yoktu onların… Daha öncesinde gelen küçük yardımları -bunların içinde ABD kökenli olanlar da var- Gazze’ye sokan İsrail, Türkiye’den gelen bir gemiyi ateşe tutuyordu. Ve dünya tüm bunları canlı yayında izliyordu. İnsan Hakları ise yine sadece bize uygulanamıyordu.
Mavi Marmara yıllardır devam eden kanunsuzluğa karşı “Bir şeyler yapmalı” diyen bir avuç insanı temsil etmişti belki de. İnsan diyorum bakın. Şu ırktan bu dinden demiyorum. İnsan… İnsani bir görevi üstlenen büyük yürekler. Dünyanın dikkatini çekmek amaçtı. Ambargo kırmaktı niyet ama karşı taraf haindi. Onlar da biliyorlardı bunu ancak önce insandı, önce Allah’ın rızasıydı.
Geminin içindekilerin anlatımıyla; gemiye tacizle başlayan süreç, insanları hedef alarak taramaya kadar gitmiş. Askeri botlar ve askeri helikopterler ateş açmış tek hedefleri de o insanları öldürmek olmuştu. Burada yazılanlar, görüntüler halinde de internet üzerinde var zaten.
Peki, sonra ne oldu?
Uluslararası Ceza Mahkemesine, BM İnsan Hakları Konseyine kadar gidildi. Davalar açıldı. İsrail kınandı. Gerekli politik çalışmalar yürütüldü. Protestolar yapıldı… Sonuç mu? Ben kendimi bildim bileli Ortadoğu’da insanlar ölüyor, şu yaşıma geldim o topraklarda kanın, savaşın eksik olduğuna rastlamadım. Filistin bunun belki de en çok ismi öne çıkmış olanı, daha nice yerlerde nice insanlar bir parça yardıma muhtaç, kaderlerine terkedilmiş durumdalar. Bizim yapacağımız tek şey de dua etmek. Akla başka bir şey gelmiyor.
UMARIM Haziran’da yeniden görülecek olan Mavi Marmara davasının sonucundan mağdurları ve mazlumları sevindirecek bir sonuç çıkar. Umarım…