Bir sürü dedikodu…
Aslı astarı olmadan ortaya atılan iddialar…
Yani ki ‘gıybet’ almış başını gidiyor…
Ve buna da maalesef çanak tutuluyor…
Bu yazıya bu cümlelerle başlamayabilirdim…
Ne ki yazının da bir kaderi var.
Allah’ın terbiye edemediği nefsi biz bir iki kelamla terbiye edecek değiliz…
Lakin işte, en azından buğzediyoruz…
Bazen okura kızıyorum, kendime kızdığım gibi…
‘Doğru söyleyeni 9 köyden kovuyor’ da, ‘dedikodu’ olduğunu açıkça söylediği bir şeyi yayan kişiye pirim veriyor…
Bununla vakit geçiriyor.
Her ne hal ise…
Allah muhafaza buyursun…
İşte böylesine bir dedikodu ortamında Konya’da sahiden de iyi şeyler oluyor…
Dünyanın yetimleri Konya’da buluşuyor misal…
Konya’dan tüm dünyaya ‘yetimlerin haklarının gözetilmesi’ gerekliliği hatırlatılıyor…
Şimdi bu programda kimlerin olduğu, kimlerin olmadığı teferruatına girerek ‘mühim’ olanı elbette örtebiliriz.
Ama örtmeyelim; bu organizasyona emek veren İHH’yı ve AYDER’i tebrik edelim…
Bu tür programlar aslında topluma nefes aldıran, yaşadığı çirkeflikler arasında çiçekler açtıran programlardır.
İHH ve AYDER’dir organize eden; fakat işte bu toplumun bir bireyi olarak bizlerin de gönlünü hafifleten güzelliklerdir…
***
Sonra Meram Belediyesi Konevi Araştırma Merkezi (MEBKAM)’ni duymuşsunuzdur…
Bugüne kadar, Konya’nın sadece Mevlana demek olmadığını, diğer kıymetlerin de gün yüzüne çıkarılması gerektiğini işaret edenler, olanı biteni de takdir etmeli…
Hafta sonunda MEBKAM “Sadreddin Konevi ve Tasavvuf” başlıklı bir konferans düzenledi.
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz, Konevi’yi yetiştiren İbn-i Arabi’ye uzanan bir sohbet icra etti…
Şimdi ben, sivil toplum kuruluşlarının ve belediyelerin kültürel ve sosyal etkinliklerini işaret edince, aklına ‘yol, su, kanalizasyon’ gibi fenni işleri kazıyanların kızacağını biliyorum…
Ne ki, gerçekten belediyelerin fen işlerine ayırdıkları bütçelerin 1000’de biri kadardır bu etkinliklerin maliyeti…
Ve maliyetinden daha çok getirisi olan işlerdir, bugünden yarına bırakılan sözler.
Düşünsenize; altgeçitleriniz, üstgeçitleriniz, çok geniş caddeleriniz, bulvarlarınız, modern otogarlarınız, gökdelenleriniz vardır…
Lakin sizinle konuşan, gönlünüze dokunan bir şehir yoktur ortada…
İşte bu etkinlikler sayesinde ‘şehir’ insanıyla konuşur/konuşuyor…
Ona değerlerini hatırlatır/hatırlatıyor…
Ben MEBKAM’ın bu dönemde ilk olan programını bu yüzden çok önemli buluyorum. Ve devamını diliyorum.
Şehri insanlarıyla konuşturma gayreti ne güzel bir gayrettir.
MEBKAM’ın Başkanı Hasan Yaşar, “Mevlana, İbn-i Arabi ve Konevi hazretleri insan, yaratılış ve eşya hakkındaki görüşleriyle doğuda ve batıda büyük ilgi uyandırmıştır. Merkezimizin amacı Konevi ve diğer değerlerimizi en iyi şekilde tanıtmaktır” diyor…
İyi ya; doğuda ve batıda ilgi uyandıran değerlerin, yaşadığı şehirde parlaması/parlatılması ne güzeldir…
Hasan Yaşar Beyi ve MEBKAM’ın diğer değerli yöneticilerini de bu vesile ile kutluyorum…
MEBKAM’ın hayata geçireceği çalışmalarla kültürel anlamda eksikliği yıllarca hissedilen büyük bir boşluğun doldurulacağını belirten Meram Belediye Başkanı Serdar Kalaycı da “Konevi’nin sadece bir ziyaretgâh olarak hatırlanmasını istemiyoruz” diyor…
İnşallah bu gayretler meyvesini tez zamanda verir…
Konya Mevlana’sıyla, Konevi’siyle ve diğer manevi önderleriyle hazinesinin kapılarını böylece tüm dünyaya açar…
Bir de bakmışsınız, ilçeyi kapalı pazar yerleriyle donatan Karatay Belediye Başkanı Mehmet Hançerli de misal Şems Araştırmaları Merkezi’ni kurar…
Şu kadar pazar yeri, şu kadar cadde, şu kadar tuvalet yapıp halkın gönlünü kazananların o gönle esenlik verecek işlere de imza atması ne güzel...