Ahmet Kekeç köşesinde Mehmet Altan'ı topa tuttu. Profesör Altan'ın neden Taraf gazetesinde yazmadığını sorgulayan yazısında Kekeç, Star gazetesinden olaylı bir şekilde ayrılan Altan'ı çok sert bir şekilde eleştirdi. Altan'ın son günlerdeki tavrının ilkesel değil ideolojik olduğunu söyleyen Kekeç şunları yazdı:
ALTAN'IN EYLEM ÇAĞRISI İLKESEL DEĞİL İDEOLOJİK
"Mehmet Altan hocayı geçen hafta, elinde Ali Akel’in yazısı, ekran ekran dolaşırken gördük ve çok mutlu olduk.
Şunları söylüyordu hoca: “Onuru olan, bu yazıyı köşesinde yayınlar...”
Kim icabet etti, kaç kişi icabet eder bu çağrıya, bilmiyorum.
Bir “ilke”den bakan ve kişilerden değil, “olgu”lardan hareket etmeyi düstur edinmiş Mehmet Altan için yerinde bir eylem çağrısıydı.
Merakım şu:
Mehmet Altan hocamız Star gazetesiyle yollarını ayırmasaydı ve Ali Akel benzeri bir mağduriyetle karşısına çıksaydı, “Durun bir dakika, ilkeli bir duruş sergiliyorum ve bu yazıyı köşemde yayınlıyorum” der miydi?
Bunu sınama imkânımız yok ama bence demezdi.
NEDEN BEKİR COŞKUN VE EMİN ÇÖLAŞAN İÇİN DE DEMEDİ BUNLARI
Hükümetin baskısı sonucu işinden ayrıldığı ya da gazetesiyle ilişkisi kesildiği söylenen sair isimlerle ilgili en ufak bir rahatsızlık içinde görmedik çünkü onu...
Burada sihirli ifade, “hükümetin baskısı...”
Emin Çölaşan ve Bekir Coşkun’un mağduriyetleri için de kullanılmıştı bu ifade...
Kişilerin durumunu, konumunu, ideolojik tercihlerini değil, bizatihi o kişilerin karşılaştığı baskıyı (hükümet baskısının ortaya çıkardığı “olgu”yu) dert edinmiş Mehmet Altan’ın, en azından Emin Çölaşan ve Bekir Coşkun için de bir eylem planı yapması gerekiyordu ama yapmadı... Onurlu bir duruş sergileyip, “mağduriyetlere” yol açan yazıları köşesinde yayınlayabilirdi ama yayınlamadı... Elinde Çölaşan ve Coşkun’un yazıları, ekran ekran dolaşabilirdi ama dolaşmadı.
MEHMET ALTAN İDEOLOJİ SEÇİYOR, ADAM SEÇİYOR
Demek ki, her zaman ilkeden bakmıyor.
İdeoloji seçiyor. Hatta, adam seçiyor.
Emin Çölaşan ve Bekir Coşkun söz konusu olduğunda, vaki “hükümet baskısı” tolere edilebilir, üzerinde durulmayabilir, onurlu davranış sergilemeyi gerektirmeyebilir bir şeye mi dönüşüyor? Hükümet baskısı anti-demokrat düşüncelere yöneldiğinde meşru, demokrat düşüncelere yöneldiğinde gayrı meşru mu sayılıyor?
Böyle mi oluyor?
HÜKÜMET BASKISI KİME YÖNELİRSE YÖNELSİN...
Hükümet baskısı, hükümet baskısıdır oysa... Kime yönelirse yönelsin, niteliği değişmez.
Emin Çölaşan’a da yönelse hükümet baskısıdır, Ali Akel’e de yönelse hükümet baskısıdır.
Hayatını ilke üzerine kurmuş Mehmet Altan neden böyle şeyler yapıyor, neden ideoloji ve adam seçiyor?