Farsça hocasının ödev olarak verdiği Mesnevi’den bir parça ile değişen bir hayat ve onun getirdikleri…
Mevlâna’ya hissedilen o büyük muhabbet, doğduğu, büyüdüğü şehir olan Ankara’dan ayrılma ve gencecik yaşta Mevlâna Dergahı’na müntesip olma, tüm ömrünü buraya vakfetme…
Mevlâna Dergâhı’nın son dervişi olan Mehmet Arısoy Dede, 1875 yılında Ankara’nın Hacı İvaz Mahallesi’nde dünyaya gelmiştir, köklü bir aileye mensuptur. Babası, Yorgancı Oğulları’ndan Seyyid Mehmet Efendi’dir.
Mehmet Dede Mülkiye Okulu’nu pekiyi derece ile bitirmiştir. Okulunda pek çok derslerin yanı sıra Arapça, Farsça ve Fransızca dersleri de almış; Farsça öğretmeni İbrahim Efendi’nin Mesnevi’den verdiği bir metni Türkçeye çevirmesiyle birlikte her geçen gün ilgisi biraz daha artarak Mesnevi okumaya başlamış ve derviş olma kararını bu şekilde vermiştir.
10 Haziran 1895 tarihinde Mülkiye'yi bitirince Ankara Mevlevi Dergâhı’nda Ali Dede’nin “Sen okuyup büyük bir devlet adamı olacaksın” ısrarlarına rağmen dervişlikte ısrar etmiş ve babasından izin alması şartı koşulunca da tam bir sene bunun için izin istemiş, sonunda istediği izni almıştır. Bunun üzerine Ali Dede, Mevlana Dergâhı’ndaki, Aşki Dede'ye bir mektup yazarak kendisini Konya'ya göndermiştir. Aşki Dede’nin izniyle çile doldurmaya başlayan Mehmet Dede, çok genç yaşta dergâhta hücre sahibi olmuş, 60 yıl Mevlana Dergâhı’ndaki hücresinde yaşamış, müzenin düzenlenmesinde görev almıştır.
İlk olarak Dergâhta Kazancı Dede'ye teslim edilen Mehmet Dede, derviş olmanın zorluklarını ve uyarılarını ondan dinledikten sonra 1001 günlük çile hayatı başlamıştır. Çilesinin 9 Mart 1900 tarihinde bitimi sonunda ‘Hücrenişîn Derviş’ olur (hücre sahibi). Mesnevîhan Sıtkı Dede'den Mesnevî okur, Hüsn-i Hatta ta'lik ve nesihde hatlar yapar. Musiki dersleri alır, ney üfler ve Sema' çıkartır. Ayrıca vefatından sonra ortaya çıkan Sultan Veled'in İbtidanâme, Rebâbname ve İntihnâme'siyle İsmail Ankaravî'nin Minhacü'l Fukara'sını ve Sipehsalaâr'ın Menakıb-ı Mevlânâ isimli eserlerini bakarak aynen yazar ve çoğaltır.
Tekke, türbe ve zayiyelerin kapanması kanunu ve 2 Eylül 1925 tarihli İcra Vekilleri Heyeti kararı ile Türkiye'de Mevlânâ türbesinin müze haline dönüştürülmesi gerçekleşir. Bu kararın alınmasından biraz önce Mehmet Dede rüyasında Mevlâna'yı görür ve rüyasında Hz.Pîr eline bir süpürge vererek, dergahın içinden başlayarak kapı önüne kadar süpürmesini söyler. Önceleri bu rüyanın anlamına vakıf olmasa da daha sonra görevinin süreceği şeklinde yorumlar. Müze müdürü M.Yusuf Akyurt derviş hücrelerini bozdururken Mehmet Dede'nin hücresinden çıkmadığını öğrenince ve "Müdür bey, eğer kabul ederseniz degâhta hademe olarak kalmak istiyorum. Ne iş verirseniz memnuniyetle yaparım. Böylece hem Hazret-i Pîr'ime, hem de sizlere hizmet etmiş olurum. Beni buradan ayırmayınız. Ben buraya, ayrılmamak üzere geldim. Burada ölmek isterim" demesi üzerine müstahdem olur. Ve bu görevini yıllarca ve sadakatle yapar. O, Mevlânâ’ya 1957 yılında Hakka yürüyünceye dek hizmet etmiştir.
Mehmet Dede’nin Müzeyi ziyaret edenlerden ve elini öpen pek çok kişiye “yok ol evlâdım” duasını yapmıştır. Bunu “benliğinden sıyrıl, nefsini arındır, dünya dertlerinden ve kirlerinden uzak kal” manasında çok hayırlı bir dua olarak söylemiştir. Çok nazik ve misafirperver Mehmet Dede’nin her gün 25-30 ziyaretçisi olmuş, onlara sağlıklı günlerinde mangalda kahve pişirmiş, şeker ve lokum ikram etmiş, Mesnevî ve Dîvân-ı Kebir’den parçalar okuyarak izah etmiştir.
Mehmet Dede 10 Ekim 1957 tarihinde Hakk’a yürümüştür. Mehmet Dede’nin cenazesi arzusu üzerine Üçler mezarlığına götürülmüş ve orada Mesnevîhân Sıtkı Dede ile Rûhî Dede’nin arasında senelerden beri boş kalan yere defnedilmiştir..
Son derviş Mehmet Dede’nin vasiyeti şu şekildedir;
Kefenim bir bohça içinde dolaptadır. Param da şu dolaptadır.
Beni Sultan Selim imâmı Şükrü Efendi yıkasın, derhal Kur’ân hatmi yapılsın, bunlara ve diğer fıkaraya bol bol para verilsin.
3- Bir zat tâyin edilerek kırk gün kabrimin başında Yâsin-i şerif okunsun ve memnun edilsin.
4- Cenazem Üçler kabristanında münasip bir yere defnedilsin.
5- Kitaplarım ve diğer eşyam satılarak bedeli hastahâneye, dergâha vesair hayır işlerine verilsin.
6- Hazır param üç bin liradır. Bir hac bedeli olarak muhafaza edilsin ve zamanında bir bedel gönderilsin.
7- Akrabalarım zengindir, benim terekemden bir şey almasınlar, icabederse kendi paralarından sarfederek benim için hayır, hasenat yapsınlar.
8- Kimseyi beklemeden cenazem hemen kaldırılsın.
9- Kimseye borcum yoktur. Alacaklı olduklarımdan hak iddia etmiyorum. Alacaklı değilim, helâl olsun.Herkesten memnunum. Onlar da haklarını helâl etsinler.
İhsan Kayseri bu kaynak eseri ile Mehmet Arısoy Dede’nin hayatını, Asitane’ye olan hizmetlerini, el yazısı notlarını, gazete ve dergi arşivleriyle birlikte bazı belgeleri, onunla yakından görüşen kişilerin yazdıklarını bir araya toplayarak bu kıymetli dervişin hafızalardan silinmesini önlemiş, geleceğe taşımayı başarmıştır.
Bu üstün gayretinden ve bilhassa bu şehrin geçmiş ve günümüz insanlarına olan vefasından dolayı kıymetli İhsan Kayseri Ağabeyime teşekkür ediyor, daha uzun yıllar bu hizmetlerinin devamının gelmesini temenni ediyorum.
Selametle, ihsanla kalınız.
Kitap ve Yazar Hakkında Bilgiler
Yayın Tarihi: 2014
Yayınevi: Memleket Ofset Tesisleri
Baskı Sayısı: 1.Baskı
Sayfa Sayısı: 242
Temin Adresi: Memleket Ofset Tesisleri, Konya
Yazar Hakkında:
İhsan Kayseri
Karatay Dedemoğlu Mahallesi’nde 1 Ocak 1947 günü dünyaya geldi. İlkokulu Hakimiyet-i Milliye İlkokulu’nda, orta ve liseyi Konya Erkek Sanat Enstitüsü'nde okudu. Konya Selçuk Eğitim Enstitüsü’nden mezun oldu. Bisiklet sporu yaparken gazeteciliğe başladı. Anadolu’da Hamle, Yeni Meram, Milliyet, Yeni Konya, Tercüman, Akdeniz Haber Ajansı, Türk Haberler Ajansı, Güneş Gazetesi Hürriyet Haber Ajansı, Anadolu Ajansı’nda muhabirlik, büro şefliği ve müdürlük gibi çeşitli görevlerde bulundu. Konya Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Spor Yazarları Derneği gibi derneklerin de üyesidir. Çeşitli tarihlerde basın kuruluşlarının vermiş olduğu ödüllere layık görüldü. Basketbol, bisiklet, futbol, halter, masa tenisi, güreş, yüzme ve su topu gibi branşlarda hakemlik, merkez hakem kurulu başkanlığı gibi görevlerde bulundu, voleybol ve geleneksel spor dalları il temsilciliği yaptı. Türk tarihine ve Konya kültürüne hizmet edenler konusunda araştırmalar yapan Kayseri, bugün 10'dan fazla kitap yazmıştır. Evli ve iki çocuk babası olan Kayseri, sürekli basın kartı sahibidir.
İhsan Kayseri’nin diğer kitapları
-Atatürk ve Konya,
- Türk Medeniyeti’nin Dinamiği Ahilik,
- Mehmet Muhlis Koner
- Avukat Yazar M. Özgen Küçükkoner’in Hayatı ve Hatıraları,
- Konyalı bir Gazeteci Mehmet Gazel,
-Duayen Siyasetçi Haydar Koyuncu,
-Konyalı Duayen Öğretmen Hüseyin Köroğlu,
-Konyalı Arif ve Etik bir Hoca Arif Etik,
-Konya’nın Gül Babası Avukat M. Ali Apalı,
- Konyalı Hattat Hafız Mehmet Sakaoğlu