Size de oluyor mu?Yolda yürürken aklınıza birden bir şey geliyor ve aniden duruyorsunuz. Hani dur, düşün derler ya oradan hareketle. Aklıma aniden gelen şeyi düşünmek için yürümeyi bırakıp düşünüyorum. Bu esnada karşılaştığım bir tanıdık beni yakalamış olmanın sevinciyle Oo, nerelerdesin? Ne beklersin böyle? diye soruyor. Benimde Karagözlüğüm üzerimdeydi sanırım mektup bekliyorum diyorum. Yüz ifadesini değiştiriyor, önünde bulunduğumuz binaya bakıyor. Olacak ya, merkez postahanenin önündeyiz. Şimdi çık işin içinden! Birini/birilerini yahut bir şeyi beklemek için olmasa da orada durdum, düşünürken tanıdık birisinin gelip ne beklediğimi sorması üzerine genel anlamda beklediğimi söyleyiveriyorum: Mektup!*Evet, ne kadar oldu mektup yazmayalı birilerine? Ya da en son ne zaman merakla beklediniz mektubunuza verilen cevabı? İnternet her işimizi görüyor değil mi? Görüyor vesselam ve hiçbirimiz internetin getirdiği kolaylıklardan acizlenmiyoruz. Aksine her geçen gün daha da çok hayatımıza dâhil ediyoruz. *O gün, oracıkta söyleyiverdiğim ama gerçektende beklediğimdi mektup. Nereden estiyse artık oturdum mektup yazdım adresini bildiğim dostlara. Hemen hepsi bu davranışıma telefonla cevap vermeye kalkınca nazikçe telefonu kapatıp, onlara mektup yazdığımı ve cevabını mektup olarak beklediğimi söyledim. En güzeli ise, mektubunu gönderdim ulaşınca bana mesaj at, diyen arkadaştı. Ne kadar da uzaklaşmışız mektuplaşmaktan. Bencilce haklı olduğumuzu savunabilirim aslında, hani kuşak farkı, teknoloji diyerek *Hepsini bir yere bırakıyorum, ilerlemeye başlarken bir arabesk ezgi çalınıyor kulağıma. Yaklaşık yarım saat süren Zeki Mürenin Kahır Mektubu tabii ki. Tam çıkaramıyorum, aklıma gelmiyor sözleri. Sadece giriş müziğini hatırlar gibiyim. Neydi, nasıldı? Ne zaman iki satır yazmaya kalksam