Memleket’in arka sayfa güzeli!

yazar-43

Memleket’in yazarlarını ve çalışanlarını buluşturduğu gece oldukça renkli ve verimli geçti. Özellikle masada iştahı yerinde olup da yanındakilerin tatlılarına göz koyan(!) Dr. Faik Özdengül, anlattığı kıssadan hisselerle düşünce ufkumuzu renklendiren kendisiyle istişare fırsatı bulamadan kaçırdığımız Dr. Mustafa Güçlü gibi isimlerle toplantımız daha da bereketlendi.

İstişare sırasında Dr. Ufuk Karadavut’un öz ve yerinde önerileri dikkat çekici olduğu için notlarımız arasında yer buldu. Hızlı ve planlı çalışmasıyla Murat Kayacan gündemle ilgili önerileri ve şikayetleri maddeler halinde laptopuna bakarak süratle sıraladı. Derinlikli yazılarıyla tanıdığımız Kayacan’ın çalışkanlığını bir kez daha görmüş olduk.

Gazetemizin dikkat çeken, adından söz ettiren yayıncılığının daha da güçlenmesi için gerek popüler gerekse felsefi konular bir bir masaya yatırıldı, genişçe tartışıldı ki bilimsel bir dersin ortasına düşüverdik. O kadar kalıcı ve faydalı bulduğum istişari toplantının ilerleyen vakitlerinde futbol merakının bile bu kadar tartışma konusu olmasına doğrusu şaşırmadım değil.

Yöneticiler ve beyefendi yazarlar böyle kaptırmışken memleket meselelerine, esnemeye başladığımız saatlerde salonun bir köşesinde sessizliğini muhafaza eden bizim güruha da söz verildi. Erkeklerin o saate kadar ısrarla üzerinde durdukları spor daha ziyade futbol merkezli yayıncılık hassasiyeti doruk noktaya ulaşmıştı.

Vatandaşın futbolla olan ilişkisine bakıyorum da; Türklüklerine ruh veren İslam’ı ve beraberinde misafirperverlik, dürüstlük, tevazu vb. gibi sahip oldukları değerleri yitirmeye başlayan Türkler’in uğrunda yaşanası ve ölünesi yeni değerler bulmaya çalışırken, tesadüfen olmadığını düşündüğüm futbolla karşılaşmaları ve bu değeri bir daha bırakmamak üzere sözleştiklerine inanmaya başladım.

Bir programda “Dünyayı imar eden ve şekillendirenler iyi ki sadece erkekler değil kadınlar da var” diyen Prof. Şaban Çalış’a ben de “İyi ki!” diyorum. Yoksa futbol fanatizmine rağmen sanata edebiyata kültüre hayatımızdaki hak ettiği değeri vermeye birkaç entelektüel erkeğin gücü yetmezdi. Güncel ve popüler kültüre ait haber ve yazıların daha çok ilgi gördüğünü bilmemize rağmen edebi ve felsefi yazıların da günlük gazetelerin köşelerini renklendirmesi taraftarıyım. Hatta bu konuda somut bir örnek verecek olursak edebiyat dünyamıza katılan Memleket DERGİ’yle sektöre yeni bir açılım getiren gazetemizi de kutluyorum.

Reyting uğruna televizyonu seviyesizleştiren ve tek düzeleştirenler gibi “Başka ekler hazırlamaya gerek yok, spor bize yeter. Bilmem kaç bin satarız, iyi para getirir” teklifinde bulunanlara soralım mı?

Hayatı spor daha doğrusu futboldan ibaret görenlere Oktay Ekşi’den bir anekdotu aktararak cevap vermek isterim. O anlatıyor: “Eskiden yayın kurulu toplantılarına bir delikanlı elinde bir tomar güzel kadın fotoğrafıyla girer, hangisini koyalım” diye sorardı. Biz de 30-40 fotoğrafın içinden birini seçerdik. Haberini nasıl yazacaksınız diye de sormazdık. Artık şimdi hangisini koyalım diye sormuyorlar. Koyuyorlar bir arka sayfa güzeli, altına da iki üç satır. Hürriyet’in bugünkü satışlarında ne sporun ne de arka sayfa güzelinin rolü var.

O halde Memleket’i marka yaparak satışlarını on binlere çıkaracak starteji ve yayın politikası nedir?

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.