Bir ehbapla fuar girişindeki çay bahçesinde bulduğumuz boş bir masaya oturduk. Çayımızı içerken bir çocuk geldi. Elinde iki paket mendil vardı. Hacı abi mendil alır mısınız? dedi. Ben arkadaşımdan erken davranarak, Hayır dedim. Çocuk ısrar etti. Ben hayır dedikçe çocuk sırpatlaştı ve bu duruma arkadaşım dayanamayıp kaç para? dedi. 500 bin lira cevabını alınca cebinden 1 milyonluk çıkartıp verdi. Çocuk ikisini birden uzattı mendillerin. Yavrum bir tanesini istiyorum dediyse de çocuk anlamadı. Bozuk yok demez mi? Git bozdur gel dedik, gitti, bir daha gelmedi. Yani bir milyona bir mendil almış olduk.
10-12 yaşlarındaki bu çocuk büyüdüğü zaman kimleri ne kadar dolandıracak bilinmez, ama bir gerçek var ki, biz bunları alıştırıyoruz. Kimse pirim vermese bu kadar rahat üç kağıtçı olamazlar. O yüzden bu tip satıcılara pirim vermem ben.
Buna benzer bir hikayeyi de birisi anlatmıştı. Şöyle: Bacağıma sarılan iki çocuktan mendil satın almak zorunda kalmıştım. Biraz ilerledim ki, aynı çocuklar tekrar bacağıma sarılıp mendili geri istediler! Lanet olsun diyerek verdim. Paketi açıp içinden bir tane mendil aldığımı farkeden çocuk, "O... çocuğu! Niye açtın lan bunu?" diye bağırarak arkamdan taş atmıştı!
Bu, küçükken mendil, biraz büyüyünce insan satmaya kadar işi vardıran tiplere, kapı kapı dolaşan dilencilere lütfen yüz vermeyelim. Mutlaka yardım edeceksek ki etmeliyiz, bizim istediğimiz birisine yardım edelim. Sevinsin, dua etsin. Arkamızdan sövmesin
Arkadaşlar Müdür geliyor
Seyyar satıcıların bol olduğu caddede ilerleyen zabıta ekip aracından şöyle bir anons duydum: Arkadaşlar müdür geliyor. Lütfen toplanın! O ne kibarlıktı öyle yaa!