Erken menopoza giren ve yumurtalık rezervi azalan kadınlarda tüp bebek şansını artıran "Over Yetmezliğinde İnovatif Yaklaşım In Vitro Aktivasyon (IVA)" tekniği, Çin, İspanya ve Amerika Birleşik Devletleri'nden sonra Sağlık Bakanlığının onayıyla Türkiye'de ilk kez Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde uygulandı.
Her 100 kadından 1'i yumurta kapasitesinin azalmasına bağlı olarak erken menopoz riski taşıyor ve erken yumurtalık yetmezliği gelişen kadınların kendi genetik çocuklarına sahip olma şansı bulunmuyor.
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalındaki uzmanların üzerinde 2016'dan bu yana çalıştığı, tıbbi adı "In Vitro Aktivasyon" olan teknikle, menopoz dönemindeki kadınlara da annelik umudu doğdu.
ABD Stanford Üniversitesi ve Japonya Narita Üniversitesi iş birliğiyle başlatılan ilk uygulama kapsamına, 18-36 yaş arası, evli, çocuk sahibi olma isteği olan ancak "yumurtalık yetmezliği" tanısı konulan ve bugüne kadar tanımlanmış herhangi bir tedavi yöntemi ile kendi genetik çocuklarına sahip olma şansı bulunmayan 10 hasta dahil edildi.
Anadolu Ajansının (AA) Hacettepe Üniversitesindeki uygulamalarını görüntülediği IVA tekniğinde, çocuk sahibi olmak isteyen erken menopoz dönemindeki seçilen hasta grubundan alınan yumurtalar, laboratuvar ortamında ABD ve Japonya'dan gelen özel bir ekip tarafından özel solüsyonlar içerisinde parçalara ayrıldı. Uygulamada, Narita Üniversitesinden Japon bilim adamı Kazuhiro Kawamura da yer aldı.
"Uyuyan güzelleri uyandırıyoruz"
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Yaralı, 2,5 yıldır çok büyük bir çaba içerisinde bu projeyi gerçekleştirmeyi hedeflediklerini belirterek, "Bu tür işlemler evlat edinme şansı olan hastalara yeni bir umut olsa dahi, bu deneysel bir işlemdir. Bu kapsamda da etik kurul onayı sürecinden ve Sağlık Bakanlığı onayından geçtik." dedi.
Çalışma grubu olarak 35 yaş altında erken menopoz sorunu yaşayan kadınları belirlediklerini ifade eden Yaralı, "Yapılan işlemler ameliyathane koşullarında, laboratuvar imkanı olmaksızın yapılabilecek işlemler değildir. Yumurtalıklar alındıktan sonra tüp bebek laboratuvarında uygun ortamda kabuk kısmının ayrılması gerekiyor. Umuda açık olan hastalara da bu anlamda doğru mesajların verilmesi gerekiyor. Menopoza giren kadınların yumurtalıklarının içerisinde 'uyuyan güzel' dediğimiz foliküller var ama onlar uyanamıyorlar. Hastalar da menopoza girmiş olabiliyorlar. Bizim amacımız da uyuyan güzelleri uyandırmak." şeklinde konuştu.
"Yumurtalık dokusunu donduruyoruz"
Histoloji ve Embriyoloji Uzmanı Prof. Dr. Lale Karakoç Sökmensüer de ameliyathanede laparoskopik yöntemle yumurtanın dışarı alındığını belirterek, yumurtanın dışından iç kısmının ayrıldığını, yumurtaları içeren kısmın da parçalara ayrıştırıldığını aktardı.
Bu parçalardan bir kısmının dondurularak gelecekte hasta isterse kullanılmak üzere saklandığını dile getiren Sökmensüer, "Bir kısmı ise küçük parçalara ayrılarak, 48 saat süreyle özel solüsyonlar içerisinde özel koşullarda saklanıyor. İşlem sırasında yumurta bulunamazsa laboratuvar içerisine aldığımız parçalardan birer parça, histolojik incelemeye tabi tutuluyor. Yüzde 65 kadarında bu hastalarda 'folikül' dediğimiz yumurta içeren yapıları görebiliyoruz. Yüzde 35'inde ise folikül olmayabilir. Yumurta içeren hastalarda başarılı sonuçlar alıyoruz. Yüzde 6 oranında bu hastalarda yumurta geliştirebilme şansımız var. Bu hastaların yumurtaları var mı yok mu bunu tespit ederek, tedavi planımızı devam ettirebiliyoruz." ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Sökmensüer, dondurma işlemini de yaptıklarını anlatarak, "Erken menopoz riski olan hastalarda yumurta dondurma işlemi yasal. Biz burada yumurtalık dokusunu donduruyoruz, yumurta içeren kısmını saklıyoruz. Tedavideki hastalarımızda da parçalara yerleştirdikten sonra gebelik elde edemezsek, hastanın istemesi durumunda dondurduğumuz parçaları tekrar çözerek yeniden yumurta elde etmeye çalışıyoruz." dedi.