Her merhaba bir elveda gebeliği sonucu ortaya çıkar. Elveda ve merhaba kadar birbirlerini peşinden sürükleyen başka bir durum var mıdır? Bilmiyorum. Baharın taze otlara ve çiçeklere merhabası, kışın toprağı kefen gibi saran karlara elvedasıdır. Yine gençlik çağına atılan ilk adımlar, çocukluk yıllarının terk edilmesi sonucu gerçekleşir.
Sarı bozkırların ve geniş ovaların hâkim olduğu bir coğrafyanın çocuklarıyız biz. Yüreğimiz verimli ovalar gibi geniş ve sarı başaklar gibi bereketlidir. Toprağa sevgi ekmesini de biliriz, rengârenk yazmalarla başlarını örtmüş kızların gözlerinden hüzün harmanlamasını da. Ekin başaklarının rüzgâr eşliğinde, mavi denizlerin dalgaları gibi dalgalanmasına ve kalemin beyaz kâğıtlar üzerinde dans etmesine sevdalıyız. O nedenledir ki; yazmak boynumuzun borcudur, o nedenledir ki; üzerlik kokularının baygınlığına ihtiyacımız var bizim. Merhabanın içtenliği ve sevincini, elvedanın melankolisini ve mecburiyetini anlatmalıyız. Sözün etkileyiciliğini, yazının dilini, kalem ve kâğıdın kokusunu paylaşmalıyız.
Taze, yürekten ve samimi bir merhaba ile değerli Memleket Gazetesi okuyucularını selamlıyorum. Allah izin verirse bu haftadan itibaren her cumartesi kısa bir edebi anlatı yazısı veya şiirle birlikte olacağız. Ta ki, gönüllü ya da mecburi bir elvedanın ortaya çıkmasına kadar beraberiz. Umarım bu süre çok uzun, değerli Memleket Gazetesi okurlarıyla paylaşımlarımız hayırlı ve güzel olur.
Kim bilir, belki bir melek yaklaşıverir yanımıza ve bu yaklaşma, hayat serüvenimize son noktayı koyan kalıcı elveda olur. Elveda; yeni ve sonsuz hayatın başlangıcının/merhabasının koynundadır. Kim bilir?
Ama şimdi, gönülden merhaba.
Selam, saygı ve sevgilerimle…