Sevgili nitelikli okurlar,
Hayatta hemşehri ve arkadaş olarak benzer özellikler gösteren, yıllar geçse de unutulmayan ve yaşama on yıl arayla trafik kazasıyla veda eden merhum Recep Yazıcıoğlu (2003) ve Adnan Kahveci'yi (1993) tekrar rahmetle yâd edelim ve başlarından geçen şu güzel hikayeyi sizlerle paylaşmak istedim.
Maliye eski Bakanlarımızdan merhum Adnan Kahveci, Recep Yazıcıoğlu'nun Aydın Valisi olarak görev yaptığı zamanlarda, “Recep, Ankara’dan çok sıkıldım hafta sonu özel arabamla sana geliyorum. Kimsenin haberi olmasın lütfen kimseye haber etme, biraz kafa dinlendirelim hemşehrim” der.
Yazıcıoğlu da , “Çok iyi olur, ben de sıkıldım tebdili kıyafetle şöyle uzak bir köye gidelim” der.
Hemşehrisi, çocukluk arkadaşı Kahveci özel arabası ile gelir. İkisi de tanınmamak için köylü vatandaşlar gibi rahat salaş bir şekilde giyinirler.
Kahveci’nin arabasıyla uzak bir köye doğru yola çıkıp, köyün biraz uzağına arabayı park edip, köye yürüyerek giderler. Yolda köyün yakınındaki bahçede çalışan yaşlı bir ihtiyar görürler.
“Amca, selamün aleyküm, kolay gelsin. Biz Tanrı misafiriyiz. Karnımız tok. Bu gece bu köyde kalmak istiyoruz. Misafir alır mısın?” derler. İhtiyar amca da “O ne demek evladım, başımızın üstünde yeriniz var. Hadi hemen gidelim eve” deyip, misafirlerini evine götürür. Yaşlı hanımına “hanım bak sana iki tane tanrı misafiri getirdim. Malıın gittiğine bakma, yüzün ağardığına bak” der.
Yaşlı amca ve teyze misafirlerinin rahat etmeleri için, elinden geleni yapar. Misafirler sabah erkenden kalkıp giderler. Yaşlı amca, bakanı ve valiyi tanımıştır ama bir şey diyememiştir. Hanımına, “Hanım, bu gece bizim fakirhaneye, devletin, sanırım bakanı ve valisi misafir oldu, bizi şereflendirdi” der.
Yaşlı teyze de kocasına, “Yok lan herif, benimle dalga mı geçiyon… Üstlerine başlarına bakmadın mı, şu kılıklı adamlardan bakan, vali olur mu hiç!” der ve inanmaz. Aradan bir zaman geçer. Bu sefer rahmetli Recep Yazıcıoğlu aynı köye makam arabasıyla gelmiştir. Misafir oldukları yaşlı amcayı ve teyzeyi sorar. Yaşlı amca ve teyze gelir ve sohbet ederken, “Sayın Valim, şimdi kendini teyzene tanıt. Siz fakirhaneye şeref verdiğinizde teyzenize bunlar devletin bakanı ve valisi dediğimde, 'yok lan baksana üslerine, başlarına, bunlardan bakan, valimi olur!' diye inanmamakta inatlaşmıştı" der.
Teyze çok üzülür, mahcup olur. Yazıcıoğlu, yaşlı teyzeye sarılıp, “Teyzem üzülme, sen haklısın ama o akşam ne ben valiydim, ne de arkadaşım bakandı. İkimiz de şehirlerin havasından bunalmış ve kırlarda sade vatandaş olarak kafa dinlendirmeye geldik. Allah sizlerden razı olsun. Sizin gibilerin sayısını artırsın” der.
Şimdi sevgili okurlarım;
“Unutulmamak istersen, hayatta iken bırakabilmelisin bir iz, bir eser;
Yoksa ölünce unutulup gidersin de, senin de üzerinden yeller eser”
Efsane Vali Recep Yazıcıoğlu
Aramızdan ayrılışının 17. yıl dönümünde saygıyla ve rahmetle anıyorum... Bu gibi valilerin Allah sayısını artırsın inşallah.
Hoşça sağlıcakla kalın ama en önemlisi, bu hayatta iz bırakan adam gibi adam kalın.