Evliya Çelebiyi çocukluğumdan beri severim. Onun yedi iklim dört bucak at üstünde gezip gördüğü yerlerin çoğunu bugün hiçbirimiz görmemiştir. Hafta sonu ailece Mersindeydik. Bu şehir nedense Anadolunun tarih ve medeniyet perspektifi öne çıkmış şehirleri kadar ilgimi çekmemişti. Edirne, Sivas, Erzurum, Afyon kadar görmeyi istememiştim. Sevgili dostum, fakülteden arkadaşım, Seydişehirli Ayhan Çakıllı bu şehirde olmasa belki hiç yolum düşmeyecekti.
İlk bakışta büyük bulvarlarıyla, mantar gibi yükselen apartmanlarıyla modern bir şehir görünümü bıraksa da, yabancılığını ve soğukluğunu hissediyorsunuz. İstanbulu hatırlatıyor mu? Eh biraz. Ancak, ne deniz aynı deniz, ne şehir aynı şehir. İnsani yapısıyla, bir Türkiye mozaiği olması bakımından benzerlik gösteriyor. Bir de sahil şeridinde yapılan çevre düzenlemesi dikkatimi çekti.
Bize rehberlik eden Ayhanla birlikte Mersin taşrasına yaptığımız yolculukta daha çok keyif aldık. Ashabı Kehf ve Tarsus içindeki gezi, Mersinden daha güzeldi. Tarsusta Hayvanat Bahçesini gördük. Hayatımda belgesellerden gördüğüm hayvanlarla karşılaştım. Çok zor durumdaydılar. Ömür boyu hapse mahkum olmalarına çok üzüldüm. Bir üzüldüğüm şey daha oldu burada, o da kapıda bilet kesen görevlilerin biletleri toplayarak yeniden ziyaretçilere 60 YKr karşılığında uzatmaları. Kesilen bilet, alınıyor yeniden uzatılıyordu ve bu böyle sürüp gidiyordu. Allahtan dedim, Konyada böyle şeyler olmuyor.
Bizi Mersinde ağırlayan Sevgili Dostum Ayhan Çakıllı ve eşi Sultan Hanıma, teşekkür ediyorum. Anlatacak çok şey kaldı satırlara sığmayan
Konyaya kim dönüp bakacak?
Görevden alınmış mı, yoksa istifa mı etmiş, henüz belli olmayan Tarım Eski Bakanımızın siyasi portresini burada çizmeyeceğim. Türkiye Gazetecileri Onun 2 buçuk yılda neler yaptığıyla çok ilgilenmez, üç-beş gündür yazılıp çizilenler bunu göstermeye yetiyor.
Sami Güçlü bugün 55 yaşında ve 2 buçuk yıllık bakanlık koltuğunu devretti. Bu iki buçuk yıla şüphesiz çok şey sığdırdı. Çok çalıştı, memleketi için düşündü, ancak yapmak istediği bir çok şeyi yapamadı. Sorumluluğunu bilen ve bu bilinçle kalıcı işler yapmaya çalışan yine sorunların çözümü için çabalayan bir insandı. Bugün artık o koltukta oturmuyor. Konyayı vekil olarak temsil ediyor. Bakanken de milletvekiliydi ama herkes onu bakan bildi. Yani değişen bir şey olmadı. Konya için değişen tek şey, Ankaradaki Konya fotoğrafında bir Genel Başkan Yardımcısı ve bir Bakanın eksik oluşu.
Onunla birebir oturup sohbet etme imkanım olmadı ama Güçlü Bakan, bildiğim kadarıyla Dostoyevski'yi sevmeyip Balzaca değer veren; Atilla İlhan, Tarık Buğra, Necip Fazıl Kısakürek okumuş ve yanı sıra Cengiz Aytmatov hayranlığıyla bilinen bir zat-ı muhterem. Siyaset Onun edebiyat yönünde herhangi bir yıkıma yol açmamıştır umuyoruz. Sami Güçlü, artık vekil olarak aramızdaysa, bundan sonra ilim ve edebiyat sohbetlerinde daha çok karşımıza çıkacaktır. Konya, umarım bundan sonra Güçlünün düşünce ve bilgi birikiminin daha çok farkında olur. Konferanslar için konuşmacı arayıp bulamayanlara duyurulur.